Geçtiğimiz sezon 100. kuruluş yılında şampiyonluğu kazanan Fenerbahçe oynayacağı açılış maçıyla yeni sezona başlıyor. Almanya'da oynatılan ve orada kazanılan kupa Fenerbahçe'nin lige daha moralli girmesini sağlayacak. Onun dışında aslında zamansız bir kupa. Yine de sarı-lacivert konfetiler yağarken futbolcuları öyle eğlenerek kutlarken görmek hoş sayılabilir.
Tuncay'ı özleyeceğiz
Anderlecht maçı öncesi ligin bu ilk maçı hem iyi bir başlangıç olarak hem de moral açısından önemli. Fenerbahçe geçen sezondan kalan eksiklilerini giderebildi mi tartışılır. Yine de birlikte oynamaya daha alışmış görünen, nispeten istikrarlı giden bir kadro var denebilir. Kadrodan gidenler arasından Tuncay dışında takımın yapısının ilk 11 açısından çok etkileneceğini düşünmüyorum.
Ancak Tuncay'sız bir Fenerbahçe hiç olmazsa bile manevi olarak eksik görünecektir. Mabedde sahada 10 numara Tuncay'ı gözlerimiz arayacak. Özellikle de Roberto Carlos'un önünde oynayacak bir Tuncay nasıl olacaktı diye merak etmemek elde değil. Gönül isterdi ki Fenerbahçeliler solda Tuncay ve Roberto Carlos'u aynı takımda izleyebilsinler ama bir gözümüz ve kalbimiz hep Premier League'de olacak.
Avrupa maçları daha önemli
Özellikle Avrupa maçlarında gözle görülen defans hataları ve anlık zaaflar devam ediyor. Geçen sezon Dinomo Kiev ön eleme maçına yabancı transferleri eksik ve de oturmamış dağınık bir kadroyla çıkan Fenerbahçe'nin bu defa Anderlecht maçında daha hazır ve dikkatli olması şart. Zico'nun da artık takımını daha iyi tanıdığını ve kafasında kadroyu daha etkin şekilde kullanacağını düşünüyorum.
"Avrupa'da başarı" adı altında her yılın başında zoraki ve tekerleme şeklinde dayatılan hedefler bir yana, Fenerbahçe bu sezon Avrupa'da oynayacağı maçları daha ön planda düşünmeli. Evet lig önemlidir ve başarı esastır ancak ligde ilk üç sıra pek de değişmemekte.
Bu durumda lig devam ederken Avrupa maçlarında daha istekli ve hırslı bir Fenerbahçe düşünmek bu sezon için özellikle mantıklı. Kadrosu lig ve Avrupa maratonunun bir arada sürdürecek yapıya sahip görünüyor. Anlaşılan o ki yabancı transferlerin durumu şampiyonlar ligine kalınmasına göre şekillenecek. Deivid ve Appiah ile ilgili belirsizlikler de bir an önce açıklığa kavuşmalı. Deivid gidecekse yerine Kezman'ın yanında çift forvet oynayacak bir transfer şart görünüyor.
Her şeye rağmen futbol
Lig sonunda başlıyor. Ne olursa olsun futbolsuz bir hayat eksik gibi. Çocukluğumda özellikle Dünya Kupası maçlarında hevesle izlediğim benim için futbola en çok yakışan futbolculardan biri olan Roberto Carlos'un Fenerbahçe formasıyla oynayacak olması hala bir hayal gibi. Roberto Carlos'u çubuklu Fenerbahçe formasıyla izleyecek olmak en mutlu heveslerden biri, bir çocuğun en güzel hayallerinden birinin gerçek olması... Şimdi sırada defansa Alessandro Nesta transferi var, daha ona yıllar olsa da bir sonraki hayal bu olsa gerek.
Bu sezon yaşayacağımız futbol gündeminden umutlu muyum?
Değilim. Birileri yine bıkmadan usanmadan farklı ekranlara kurulup futbol ulemalığı yapacak olsa da suni gündemlerle kendi komedyalarında yine başrolde olacak olsalar da, bu komedyanın böyle devam edeceği aşikar. Yeri geldiğinde kızsak da eleştirsek de hatta bazen gazetenin futbol sayfalarına bakmasak da ne olursa olsun, futbol bambaşka bir hayat gerçeği. Futbol sadece futbol değil.
Artık tamamlanıyoruz, futbola ve çok özlediğim Fenerbahçe'ye kavuşma zamanı. Hoş geldin futbol...(ŞT/EÜ)