80'lik Posada Carriles, "ne yaşar ne yaşamaz" Mahmut Yıldırım ve 90'lık Kenan Evren arasındaki ortak noktaları bulmak yapboz oyununa benziyor. Her üçü de karanlıktan beslenen bu kişiler arasındaki ortak noktaların birçoğu, Posada'nın geçmişini okurken kendiliğinden ortaya çıkıyor. Eğlencesi az, yaptıkça bozmak istenecek kanlı bir resim beliriyor oyun ilerledikçe…
Evren de Posada da deniz manzaralı lüks evlerinde ömürlerinin son demlerini geçirirken söndürdükleri genç hayatların gölgesini üzerlerinde hissetmiyorlar bile. Bu iki kişi arasındaki çirkin benzerliklerden komik olanlar da yok değil ama. 80'lik ve 90'lık iki ihtiyarın ortak noktalarının komik tarafı ikisinin de dünyaya kazık kakma niyetleri ve kötü ressam olmaları! İlişkilerini uyduruk resimlerine tahvil edebildiklerinden bazen resimlerini satıp gelir de elde edebiliyorlar üstelik ikisi de.
Sözgelimi, Posada kendisini maaşa bağlayan CIA ve Küba Amerika Ulusal Vakfı'nın desteğiyle Küba'daki devrim hükümetini yıkmak için giriştiği terör etkinliklerini sürdürürken, 1986'da parasal destek görece azaldığında başka bir devrim karşıtı Küba sürgününe, Rafael Quintero'ya yardım için başvurmuş.
Quintero'nun tavsiyesiyle kötü resimlerinden birini Richard Secord'a göndermiş. İran'a silah satışında ve elde edilen kârın Nikaragua'daki kontrgerilla savaşının finansmanında kullanımında Oliver North ile işbirliği yapan karanlık bir isim olan Secord, resmi için Posada'ya bin dolar yollayıp desteğini esirgememiş.
Posada'nın paradan yana pek sıkıntısı olmamış aslında ömrü boyunca. Kötülük dayanışmasının ötesinde anlamı var elbette kendisine yapılan desteklerin. 1997'deki ölümüne kadar Küba Amerika Ulusal Vakfı başkanı Jorge Mas Canosa'nın, Posada'ya her talep ettiğinde, "Kilise için!" adı altında beş bin dolar, 10 bin dolar, 15 bin dolar yolladığı biliniyor.
Yolladığı paraların nerelerde kullanıldığına dair ayrıntıyı öğrenmeyi özellikle istemeyen Mas Canosa'nın ölümünden sonra da Vakıf aracılığıyla Posada desteklenmeye devam edilmiş. Posada'ya farklı kaynaklardan verilen desteklerin ortak amacı Küba Devrimini tarihe gömmek olmuş hep.
Marmaris'in karasını ve Türk "Yeşil"ini iyi kötü tanıyoruz hepimiz. Peki, Amerikan "Yeşil"i Luis Posada Carriles kim?
ABD'nin "iyi terörist"i
Luis Posada Carriles, 80 yaşında Küba doğumlu Venezüella yurttaşı bir karşı devrimci. Ömrünü Fidel Castro'yu devirmeye adamış bir devrim sürgünü. Açıklanan CIA ve FBI belgelerinden uluslararası "terörizm" kariyeri ve ABD ile yaptığı resmi işbirliği ortaya çıkıyor Posada'nın.
1961 Şubat'ında CIA'nin Tugay 2506 girişiminde (1) başlayan bu işbirliğinin 6 Ekim 1976'daki 455 uçuş numaralı Küba Havayolları uçağının düşürülmesinden üç ay öncesine kadar sürdüğü CIA resmi kayıtlarından okunabiliyor.
"1976'da içlerinde Küba genç milli sporcularının da bulunduğu bir yolcu uçağına yapılan ve 73 kişinin ölümüne neden olan saldırıda bombaları yerleştiren iki yolcu Barbados’tan önceki havaalanında uçaktan indiler. Uçak 73 yolcusu ile Barbados’tan havalandıktan kısa bir süre sonra havada infilak etti. İnen iki yolcunun gittikleri ilk adres ABD büyükelçiliği oldu. Küba bu acımasız saldırıyı CIA için çalışan iki kişinin planladığını kanıtlarla ortaya koydu: Luis Posada Carriles ve Orlando Bosch."
Venezüella’da yakalanıp tutuklanan Bosch'un suç dosyasının Posada'dan kalır yeri yoktu. Şili'nin Washington büyükelçisi, Allende'nin çalışma arkadaşı diplomat Orlando Letelier'in 21 Eylül 1976'da Washington'da kurban gittiği suikastın planlayıcısı Bosch'tu. Letelier suikastının perde arkasında ise yine ABD vardı. Bosch 11 yıl sonra affedildi.
ABD yandaşı olan zamanın Venezüella başkanı, görevinin bitmesinden önceki son iş olarak Bosch’u affettiğini açıkladı. Daha önce ABD’de bir Polonya gemisine bazuka ile ateş açtığı için tutuklanan ancak hemen şartlı salıverilen Bosch, şartları yerine getirmediği için ABD’ye gider gitmez tutuklanacağını bildiği halde Miami’ye gitti. Tutuklanıp Barbados uçağına konulan bomba nedeniyle suçlu bulunan Bosch, bu kez de Baba Bush tarafından affedildi.
Luis Posada Carriles ise Venezüella hapishane yetkililerine verilen birkaç bin dolarlık rüşvet karşılığı "kaçmayı" başardı. 2005'den beri ABD'de yaşayan ve geçtiğimiz 2 Mayıs'ta 500 Küba kökenli Amerikalının düzenlediği destek gecesine katılan Posada Carriles'in uluslararası anlaşmalara göre Venezüella’ya iade edilmesi gerekiyor. Ancak gerçekleştirdiği her eylem kanıtlarla ispatlanmış bu terörist, ABD hükümeti tarafından halen koruma altında. Devlet için kurşun atanlarla kurşun yiyenler Türkiye'de olduğu gibi Amerika'da da el üstünde tutuluyor devlet tarafından.
2005'de yasadışı yollardan kolaylıkla ABD'ye giriş yapmasına göz yumulan Posada'nın, ülkeye yerleşiminin meşrulaştırılmasındaki son merhale de Bush yönetimi tarafından 2007'de aşılmış. Küba halkının, Luis Posada Carriles’in Venezüella’ya iade edilmesi için yıllardır yürüttüğü mücadele devam ederken 8 Mayıs 2007'de ABD Bölge Yargıcı Kathleen Cardone, Luis Posada Carriles'in Teksas mahkemesinde yapılacak duruşmasına üç gün kala, göçmen yasalarınca terörist için savunma tarafından öne sürülen yedi ayrı suçlamayı reddetmiş.
Carriles'in davasının göçmenlik konusuyla sınırlı olması nedeniyle böyle bir karar vermek zorunda kaldığını belirten Yargıç Kathleen Cardone, Posada davasında ABD hükümetinin "sahtekarlık, hile ve düzenbazlık" yaptığını söylemiş.
Granma gazetesinde çıkan bir haberde Posada'nın serbest bırakılması ciddi şekilde eleştirilerek "ABD hükümeti maskesini tamamen çıkardı. Luis Posada Carriles serbest" denmiş. Haberde terörist için artık 11 Mayıs'ta bir dava olmayacağı ve bu kararla dokunulmazlığının tescil edilmiş olduğu açıklanmış. Posada'nın serbest bırakılma kararının Beyaz Saray tarafından çok önce karara bağlandığı söylenen haberde, Posada'nın hiçbir zaman terörist olarak yargılanmadığına ve yasal araçların Carriles'in suçlarının üzerini örtmek için kullanıldığına işaret edilmiş.
Posada, 1976'da 73 kişinin ölümüyle sonuçlanan terör eyleminin, 1997'de Havana'da bir İtalyan işadamının ölümüne ve onlarca kişinin yaralanmasına yol açan otel bombalamalarının ve 2000 yılında Panama'da Castro'ya karşı bombalı suikast girişiminin sorumlusu. Posada'nın ABD tarafından korunup kollanması, terör konusunda Bush yönetiminin çifte standardının bir örneği olarak hem ABD demokratları tarafından hem de Küba ve Latin Amerika ülkelerinde çok yoğun tepkilerle karşılansa da, Posada Miami'de, Brickell Key'deki lüks evinde keyif çatmaya devam ediyor şimdilik.
Türkiye'nin devlet "Yeşil"i ve mahdumu
Teröristin hasının devlet tarafından beslenip koruma altına alınmasının örneklerinden sadece biri olan Posada Carriles için deniz manzaralı günler 2007'deki beraatı sonrasında ABD'de huzur içinde geçerken, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım'ın oğlu Murat Yıldırım'ın delil yetersizliğinden beraatının talep edildiğini okuduk Türkiye'deki gazetelerde. Drej Ali lakaplı Ali Yasak'ın, "Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, nitelikli yağma ve nitelikli yağmaya teşebbüs" suçlarından yargılandığı davada 18 yıldan 35 yıla kadar hapsinin istendiği davada "Yeşil" olarak tanınan Mahmut Yıldırım'ın oğlu Murat Yıldırım'ın ise delil yetersizliğinden beraatı talep edildi 24 Nisan'da.
Sorgusunda kimseyi "Yeşil" adını kullanarak tehdit etmediğini söyleyen Murat Yıldırım'ın kurduğu çeteyle ilgili olarak 2006'daki röportajında Sinan Yerlikaya şunları söylemişti: "Yeşil'in maddi ve manevi desteği olmadan oğlunun silahlı çeteye sahip olması, haraç toplaması mümkün değil. (…) Yeşil, terörle mücadele kapsamında görevlendirilmiş biriydi. Onun gözünde herkes PKK'lıydı, her Kürt potansiyel suçluydu."
Sinan Yerlikaya röportajda, "Yeşil, Mehmet Eymür'ün MİT'te adamıydı. Eymür Yeşil'in neler yaptığını biliyor. Yeşil bir gün çözüldüğünde, ucunun kendisine dokunacağını biliyor. Eymür, öldü, bir dönem bitti gibisinden Yeşil işini kapatmaya çalışıyor." dediği yıl, İstanbul Valisi Muammer Güler yaptığı bir açıklamada, "Yeşil'in yaşayıp yaşamadığına ilişkin bir bulgu bulunmamaktadır. Yaşayıp yaşamadığını biz de bilmiyoruz. Kamuoyunda öldüğü bilinen 'Yeşil'in son 10 yıldır yaşadığına dair bir bilgi yok" demişti (2). "Yeşil"in "ne yaşar ne yaşamaz" olarak devletin derin arafında kalakalma durumu da devletin derinlerine dair turnusol kağıdı işlevi görüyor.
Yeşil'in Tunceli, Bingöl, Diyarbakır'da estirdiği terörü besleyen karanlık ilişkiler ağında birçok tanıdık isim var. Mehmet Eymür, Mehmet Ağar, Abdullah Çatlı… 1980 öncesinde, cunta yönetiminde ve sonrasında devlet için silah atanların devletlû olmalarının hikayesi hepimizin malumu.
"Terörizmi bitireceğiz, fakat insan hakları ve demokrasi elimizi kolumuzu bağlıyor" diyen zihniyetin darbe dönemlerinin sınırlarının ötesinde devlet tarafından içselleştirildiği bilinen bir gerçek. Terörizm konusunda devlet ricalinin attığı nutuklarda devlet terörünün propagandası yıllardır rahatlıkla yapılıyor. Terör devlet yanlısı olunca ve devlet tarafından uygulanınca ne terör uygulayanlar ne de terör propagandası yapanlar kovuşturmaya uğruyor.
Terörizm konusundaki çifte standarttan vazgeçilmeden, devlet hizmetindeki teröristlerin ve ahfadının korunup kollanmasına son verilmeden ve devlet için kurşun sıkan teröristlerin "iyi" addedilemeyeceği konusunda devlet içinde fikir ve eylem birliğine varılmadan ufkumuzu ne Türkiye'de ne ABD'de çirkin yeşillerden ve karalardan ne de ikisinin karışımı kirli hakilerden arındırmamız mümkün değil. (FÇ/GG)
Dipnotlar
(1) 1961 yılında ABD'nin destekleyip silahlandırdığı "2506 Tugayı" denen bir grup Kübalı karşıdevrimci, Castro yönetimini devirmek üzere Küba'ya başarısız bir işgal girişiminde bulunmuş, Domuzlar Körfezi'nden yapılan çıkartma Küba devrimcileri tarafından püskürtülmüştü.
(2) 2006-02-17 Haber7