“Güç iştir çünkü bir tarihi insan gibi yaşamak. Bir hayatı insan gibi tamamlamak güç iştir” demişti Edip Cansever.
Salih Er, bu en güç işi başardı.
Hep umudu ve yarını üreten, umut ve direnci aşılayan bir devrimcidir Salih Er. Ondan di’li geçmiş zaman kullanarak bahsetmek zor. Salih Er geniş zamandır çünkü.
1987’de yitirdiği sevgili arkadaşı Atilla Arsoy’u her yıl 10 Ocak’ta, “aramızdan ayrılmayışının yıldönümü” diyerek anardı Salih Er.
Ben de Salih Abi’yi doğum günü olan 6 Kasım’da, aramızdan ayrılmayışıyla anmak istedim.
İki yüzyılın içinden geçen ömründe bir yanda sevdaların, kavgaların, türkülerin içinde büyüyüp öte yanda darbelere, sıkıyönetimlere, olağanüstü hal dönemlerine tanıklık eden Salih Abi dünya görüşüne, sosyalizme hep sadık kaldı. O dünya görüşü, Mülkiye’deki öğrencilik yıllarından başlayarak her zaman örgütlü mücadele içinde yer almasının nedeniydi.
2020 yılında sevgili Hasan Tahsin Benli’nin hazırladığı “Kendi Zamanının Efendisi” nehir söyleşisi, Salih Er’in bu yönünü de çok güzel aktaran bir kaynak oldu.
Mülkiye’ye girdiği 1963 yılından son nefesine dek Mülkiye değerlerini, hukuk devletini, kamu yararını, demokrasiyi ve kuvvetler ayrılığını yılmaz bir biçimde savundu Salih Er.
Fikir Kulüpleri Federasyonu’nun kurucu üyeliğini ve Genel Sekreterliği’ni üstlenerek devrimci mücadele içinde yer almış, 12 Eylül 1980 faşist darbesi sonrasında, fakültemiz birikimlerinin tasfiye edildiği kritik dönemlerde Mülkiyeliler Birliği yönetimlerinde görev almış olan, 2019 yılı Mülkiye Büyük Ödülü sahibi, eski Danıştay Genel Sekreteri ve 5. Daire Başkanı Salih Er, örnek bir Mülkiyeliydi.
Toplum çıkarını kişisel çıkarının önünde tutan, çağdaşlık, bilim, hukukun üstünlüğü, emeğe saygı, ilericilik ve demokrasi kavramlarını içselleştirmiş, Mülkiye geleneğinin önde gelenlerindendi Salih Er.
O, tüm yaşamını sömürülenlerin kurtuluşuna adadı. Bu adanmışlık, onun neşesiyle, iyimserliğiyle harmanlandığından benzersiz güzellikteydi, Salih Abi’ye hastı.
Sevdiği şu rebetiko dizesi gibiydi ömrü Salih Abi’nin: “Bize sapladıklarını zannettikleri bıçağı, kahkahaya çevirelim.”
Salih Abi o güzel kahkahaydı işte.
İyi insan, güvenilir dost, güzel abiydi Salih Er.
Yaşamı boyunca sevgiye, dostluğa, güzel bir arkadaşlığa dayalı ilişkiler kurmuş, dostlarına sadık olmuştu.
Sofralarımızda, sohbetlerimizde birdenbire ezberinden okumaya başladığı şiirlerce, güzel sesiyle söylediğinde kalbe işleyen türkülerce, devrim marşlarınca güzeldi Salih Abi.
70. yaş gününde, “Bizim yaşlarımız mutluluğun anlarla tartıldığı yaşlar. Kendi ayak seslerini duyarak yürümek, Kuğulu Park’ta kuğu sesleri arasında güneşlenip kitap okuyabilmek aynı zamanda kavganın göbeğinde olmaktır” demişti.
Kavganın göbeğindeydi hep Salih Abi, hep de öyle olacak. Çünkü o, sonu olmayan bir güzel şarkı olarak yaşadı ömrünü.
Sevdiği Edip Cansever’in şiirindeki gibi aynı:
“Bir şarkı ne zaman güzel değildir
Sonu olduğu zaman
Sonu yoktur çünkü güzel şarkıların”
(FÇ/VC)