*Bu yazının tamamı 18 Ağustos 2023'te Artı Gerçek'te yayınlandı.
"İnsanlardaki ırkçılığı uyandırmak için savaş davullarını çalan bir liderden uzak durun. Çünkü şüphesiz ırkçılık iki ucu keskin bir kılıç. Hem insana deli cesareti verir hem de aklı daraltır. Ve savaş davullarının sesi azaldığı zaman ve kan nefretle kaynadığı zaman ve akıl kapandığı zaman, lider vatandaşlarının haklarını kısıtlamak ihtiyacı duymaz. Çünkü korkuyla vurulan ve milliyetçilikle körleşen vatandaşlar büyük bir memnuniyetle haklarını lidere teslim ederler. Bunu nasıl mı biliyorum? Biliyorum, çünkü bunu yaptım.
Ve ben Sezarım! Sezar’’
Tuncel Ailesine ırkçı saldırı
Bu haftaki yazım, geçen hafta okuduğum üzücü bir haber üzerine olacak. Bizlerin hassasiyetlerini bilerek haber yapan gazeteci dostum Ruken Tuncel’in, Beylikdüzü’nde yaşayan ailesine bir ırkçı bir saldırı olmuş. Bianet sitesinin yer verdiği haber sonrası Ruken’le yaptığım konuşmaya göre ırkçı saldırının epeyce derin bir mevzu olduğunu fark ettim.
bianet’in haberi kısaca şöyleydi: “Ruken Tuncel’in ailesi apartmanın giriş kapısında komşuları M.Y. ile karşılaştı. M.Y. burada aileye sözlü ithamlarda bulundu. M.Y., Sinem Tuncel’in kendisiyle konuşmak istemediğini söyleyince de tükürdü.
Polisin aranması üzerine M.Y. ‘Polis size gelmez. Ben arayayım ki nasıl geliyor görün. Devlet benim, polis benim. Trabzonluyuz, sizi yakarız. Bu Aleviler, her ayak sizde. Uyuşturucu satmak sizde, eroin kullanmak sizde. Yürüyüşlere gidiyorsunuz, bu yürüyüşe gitmeye benzemez. Pompalım var benim, bir pompalıya bakarsınız. Şarjörü boşaltırım’ sözleriyle darp etti.”
Darp ederken kullandığı sözler de epeyce manidar. Evde bulunan silahını almak isterken “Bunlar terörist" demiş, anne M.Y. de “Bunlar Ermeni, bunlar terörist” diyerek nefret söylemiyle içindekileri kusmuş.
Öncelikle bu olaydan dolayı Ruken Tuncel ve ailesine geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum. Bu hafta özellikle bu can sıkıcı konunun üzerinde durmam gerektiğini düşünüyorum. Bu tip nefret söylemleri ne yazık ki çok az gündeme geliyor. Gündemde tutulmadığı için de bu tip olaylar bazı zamanlar çok acı sonuçlara yol açabiliyor. Yaşanan bu elim olay aslında ülkenin ırkçılıkta ulaştığı noktanın özetidir.
Ruken Tuncel’in ailesi Ermeni olmamasına rağmen, Ermenilere duyulan nefreti birebir yaşadı. Bu da Ermeni kimlikli bir birey olarak beni ayrıca üzdü. Bir Alevi’ye veya Kürt’e, nefret diliyle Ermeni olduğunu söylemek aslında toplumun genelinde nefret duygusunun en üst katmanında Ermeniliğin geldiğini gösteriyor. Benzer en acı örnek sevgili Aysel Tuğluk’un annesi Hatun ananın cenazesinde yaşananlardır. Hatun anneye de ‘’Ermeni’’ diyerek nefret söylemleri yapılmış ve ölü bedeni mezarında rahat bırakılmamıştı. Bu olaylar olurken devletin kolluk kuvvetleri üzülerek söylemeliyim ki müdahalede bulunmamıştı. Bu tip bilinen örneklerin neticesinde ırkçılık artıyor ve lokal olarak benzer saldırılar gerçekleşmeye devam ediyor. Bunun artması için zemin oluşturulduğunu da eklemem gerekir.
Alevi olmak, Ermeni ya da Hristiyan olma haliyle denktir
Şimdi arkanıza yaslanın ve bir düşünün. Ruken Tuncel’in yaşadığı apartmana taşınmak zorunda kalan Ermeni bir aile olsaydınız nasıl bir ruh haliniz olurdu? Peki silahla tehdit edecek kadar nefret ve ırkçılıkla dolu bir komşuyla yaşamak zorunda kalan Tuncel ailesi nasıl bir ruh halindedir? Peki bu düşmanlık kin neden ve nasıl beslendi.
Ayrıca Ruken Tuncel’in ailesine yapılan nefret dolu ve ırkçı saldırı, Alevi toplumuna Kürt halkına ne kadar nefret duyulabildiğinin özeti niteliğinde. Alevi olmak, Ermeni ya da Hristiyan olma haline denktir anlayışıyı toplumun belleğine yerleştirilmiş durumda. Hristiyan, Yahudi, Ermeni ve Rum bulmakta artık zorlanan faşistler, saldırılarını ötekileştirmeye çalıştıkları Alevilere ve Kürtlere yönelttiler.
Geçen hafta İnanç Özgürlüğü Girişimi’nin ‘Türkiye’de Din, İnanç veya İnançsızlık Temelli Nefret Suçları 2022’ raporu yayımlandı. Bu rapora göre Hristiyan ve Alevilere karşı işlenen nefret suçları ilk sırada yer alıyor. Yahudi ve Ezidiler ikinci ve üçüncü sırada geliyor. İslam ülkeleri arasında oran olarak Hristiyanların en az bulunduğu ülkeler arasında olan Türkiye’de Hristiyanlara kaşı işlenen nefret suçlarının en yüksek boyutta olması aslında dünya ile entegre olamama halinin de bir nevi kanıtı.
Nihayetinde siyaset eliyle beslenen ırkçılık ve akabinde gerçekleşen nefret saldırıları, ‘’toplumsal barışın önünde ciddi bir engel.’’ Peki bu engelleme çabası neden, bu mudur milliyetçilik?
Yazının tamamı için TIKLAYIN.
(MM/RT)