Yaşam hakkı savunucuları, Meclis Genel Kurulu’nda görüşülmeye başlanan ve maden ile enerji şirketlerine sınırsız imtiyazlar tanıyan torba yasaya karşı Kadıköy İskele’de basın açıklaması yaptı.
Açıklamaya HDP Milletvekili Musa Piroğlu ve çok sayıda çevre örgütü katıldı. Yasa teklifinin geri çekilmesini isteyen hak savunucuları “Yaşam hakkı torbaya sığmaz” dedi.
Burada basın açıklaması okuyan yaşam hakkı savunucusu Melis Akyürek doğa talanının durdurulmasını istedi. Yasanın şirketlere rant sağlamayı amaçdığını ifade etti.
Torba yasanın doğayı ve yaşam alanlarını yok edeceğini söyleyen Akyürek şunları söyledi:
“Elektrik Piyasası Kanunu adı altındaki ‘torba yasa’ iktidarın ‘Ali Cengiz oyunları’nın bir devamı. Komisyondan türlü dalavere ile Meclis’e indirilen torba kanunun tüm maddeleri dünyanın bugün içine sürüklendiği ekolojik yıkımın baş aktörleri olan enerji ve maden şirketlerini daha fazla korumak ve kollamak için hazırlandı. Torbada kamusal hiçbir yarar yok. Doğanın daha fazla hasar alarak belki de geri dönülmez biçimde bozulmasına yol açacağı da kesin. Halk yoksulluk içinde açlıkla, sellerle, depremle, salgınla baş etmeye çalışırken, iktidar toplumun kaynaklarını sermayeye aktarmanın yeni yollarını arıyor.
"Bu düzenlemelerin ana amacının bir grup ‘yandaş’ı daha fazla zengin etmek olduğunu biliyoruz. Yıllardır ormanları, dereleri, kıyıları, tarım alanlarını, ve bölgelerimizi yani tüm doğal ve kültürel varlıklarımızı talan eden AKP bu hamlesiyle adeta bu yıkımın üzerine tüy dikmeyi planlıyor.
“Doğa ve yaşam alanlarını yok edecek”
"Yasa’nın doğa talanını nasıl gerçekleştireceğini dilimize tercüme edelim: YEKDEM’e (Yenilenebilir Enerji Destekleme Mekanizması) sınırsız yetkiler sağlanacak. Bu yetkiler artık çocukların bile zararını bildiği HES’lerin çok daha fazla artışına neden olacak. İktidarın bugüne değin el koyamadığı orman, su ve tarım alanlarının sermayeye devri hızlanacak. Bütün bunları da Giresun’da son yaşadığımız felaketin üzerine yapmayı planlıyorlar. YEKDEM’in büyük ölçekli HES, RES ve GES’lerle doğaya verdiği zararlar büyük bir artış gösterecektir.
“İktidar ülkeyi atık çöplüğüne dönüştürmek istiyor”
"Biyokütle Enerji Santralleri’nin (BES) yasada yer almasının bizim için anlamı nettir. Henüz nükleer santral yapmadan santral arazilerine atık gömüsü yapan, Avrupa’nın radyoaktif atığı ile doğayı zehirleyen zihniyet şimdi ek olarak petro kimya ürünleri ile doğayı tahrip etmeyi planlamaktadır. Lastik atıkları ve diğer çöplerden biyokütle diye bahsediliyor. Oysa bu santrallerin nasıl zehirli gazlar ürettiğini ve büyük miktarda sera gazı salınımını yaptığını biliyoruz. İklim değişiyor diye dünya ayakta iken, iktidar gözümüzün içine bakarak bize 'yenilenebilir enerji' masalı anlatıyor.
- Jeotermal Enerji Santralleri (JES) toprağa ve suya büyük ölçüde zarar vermekte iken, bu santraller için iktidar ‘yenilenebilir enerji’ başlığını seçmiştir. Yasa Jeotermal alanların ihale sürecini hızlandıracak, jeotermal enerji santrallerinin sayılarının artmasına yol açacaktır. Özellikle Manisa, Aydın, Çanakkale Gürpınar ve Tuzla’da doğaya ve tarım alanlarına, bölgede yaşayan halka ciddi anlamda zarar veren JES’ler daha da artacaktır.
- Her türlü denetimden muaf yeni enerji şirketleri kurulacak, lisanssız ve geçici ruhsatla üretim ile enerji dağıtım şirketlerine, maden şirketlerine yeni ‘kıyak’lar yapılacaktır. Pandemide bile ihale yapmaktan vazgeçmeyen İktidar, halka İBAN gönderirken, şirketlerin ihalelere katılımını kolaylaştırmak için, borçlarını ödeme ispatı zorunluluğunu kaldırmakta, ödeme taksitlendirmelerinde çeşitli kolaylıklar sağlamaktadır.
- Artık ‘Acele kamulaştırma’ dendiğinde, özel ve tüzel kişilerin veya hazine arazilerinin şirketlere devrinin amaçlandığını biliyoruz. Bu yasa ile hukuk, halkı ve doğayı korumaktan uzaklaşacak ve bir talan uygulamasını meşrulaştırmaya çalışacaktır. Böylece iktidar önünde engel olan son küçük taşları da temizlemeye çalışmaktadır.
- Torbanın pek çok yerine iliştirilmiş ‘Cumhurbaşkanı’nın yetkisindedir’ sözlerinden anladığımız, petrol, doğal gaz, madencilik alanındaki şirketlerin Türkiye’de her türlü denetim mekanizmasından ve yükümlülüklerden uzak şekilde faaliyette bulunacaklarıdır. Bu ülkede Cumhurbaşkanı’na karşı açılmış olup kazanılmış tek bir dava yoktur.
"Doğa talanına geçit yok"
“Bugün ülkenin pek çok yerinde halk sokaktadır, ‘rant ve sermayenin çıkarları uğruna doğayı tahrip edemezsiniz’ çığlıkları her yerden yükseliyor. Biz yaşamı savunanlar işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, kentliler ve köylüler “yeter artık” diyoruz. Bu talanı durdurmaya kararlıyız, Torba Yasa’yı geri çekin. Yaşam alanlarımızın yok edilmesine izin vermeyeceğiz.”
Açıklamada söz alan HDP Milletvekili Musa Piroğlu, "İktidarın tek derdi inşaat baronlarını, enerji baronlarını, damadı, dünürü, yandaşları, patronları daha fazla zengin etmek. Savunduğumuz sadece ormanlar, dereler, topraklar değil, bu ülkenin hayatıdır" dedi.
(HA)