Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde, "töre" bahanesiyle öldürülen Gülistan Gümüş'ün davasında sanık avukatı Zafer Yaşlı "Burada bazı kişiler namuslarını candan öte görürler. Bu, vatan aşkı gibi, Allah aşkı gibidir. Bu kadının öldürülmesi basit bir cinayet değildir. Öldürülen Gülistan Gümüş masum değildir. Bu nedenle suçunu kabul eden Mehmet Şah Taş ile eşi Ömer Taş haricindeki diğer 2 sanığın tahliyesini talep ediyoruz" savunmasını yaptı.
bianet'in görüştüğü avukat Şenal Sarıhan, "Avukatlık yemini insan onuru ve insan hakkı üzerinedir. Namus gerekçe gösterilerek bir indirim talebi bile olamaz" diyor. İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkan Yardımcısı Avukat Reyhan Yalçındağ, Yaşlı'nın savunmasının kadın hakları savunucularının, akademisyenlerin çalışmalarını görmezden geldiğini belirtirken, Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, baro bünyesinde verilen eğitimlere rağmen avukatlar üzerindeki geleneksel zihniyetin kırılamadığını anlatıyor.
Olay nasıl gerçekleşti?
Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde "berdel" usulüyle evlendirilen ve "erkek çocuk doğuramadığı" gerekçesiyle eşinin ailesi tarafından gördüğü baskılara dayanamayıp İstanbul'a yerleşen Gümüş, "berdel" bozulur düşüncesiyle köyüne geri dönmüştü.
Burada kardeşinin kendisini öldürmesi tehdidi nedeniyle sandıkta saklanan Gümüş, uzun namlulu silahla taranarak öldürülmüştü. Olayla ilgili açılan davada, 4'ü tutuklu 8 sanık yargılanıyor.
Dava Diyarbakır 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor.davanın dün (5 Nisan) görülen duruşmasında Gümüş'ün imam nikahıyla birlikte yaşadığı eşi Ömer Taş, Mehmet Şah Taş, Hamdullah Taş, Bahattin Gümüş ile tutuksuz sanıklar Abdurrahim Gümüş, maktul Gümüş'ün kardeşi Memduh Gümüş, amcası İdris Gümüş ve kayınbiraderi İzzettin Taş hazır bulundu.
Sanık avukatı Yaşlı, maktul Gümüş'ün 8 kişi tarafından organize bir şekilde öldürülecek biri olmadığını söylemiş, "tabiri caizse kafeste bir kuştur, bunun için 20 avcı olmaz" demişti.
Beştaş: Namus savunmasının haklılığı olamaz
Gümüş'ün annesinin avukatı Meral Danış Beştaş, savunmasında "töre saikiyle kasten insan öldürmenin" karşılığının "ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası" olduğunu hatırlatıyor.
Yaşlı'nın savunmasına karşılık Beştaş şu açıklamayı yapmış:
"Dilekçelerde olayın namus meselesi olduğu söyleniyor. Bu savunma "töre" kavramına uygulanan ağır cezadan kurtulmak için yapılıyor. Namus denince akan sular durmaktadır. Böyle bir haklılık olamaz."
Beştaş özellikle "namus" bahanesiyle işlenen cinayetlerde caydırıcılığın çok önemli olduğuna dikkat çekiyor, ceza indirimi uygulanmamasını talep ediyor.
Tanrıkulu: Eğitim çözüm değil
Savunma hakkının sınırlarının yaşam hakkıyla sınırlı olduğunu dile getiren Tanrıkulu, "Hepimizin önlemeye çalıştığı geleneksel bir yapı, o yapının ürettiği sorunlar var" diyor.
Diyarbakır Barosu avukatlara Başbakanlık Genelgesi hakkında eğitim çalışmaları düzenlemiş. Fakat eğitim çalışmaları gönüllülük temelinde düzenlendiği için, katılmayan avukatlar var. Tanrıkulu, bu nedenle eğitimin başlı başına bir çözüm olmayacağını yineliyor.
Diyarbakır Barosu'na henüz Yaşlı'nın savunması hakkında bir şikayet başvurusu olmamış. Ama olursa bu şikayet "savunma etiği" çerçevesinde değerlendirilecek.
Sarıhan: Avukat yaşam hakkı üzerine yemin eder
Yaşlı'nın savunmasında, "insan ve yaşam hakkı ihlali" olduğuna işaret eden Sarıhan, avukatlık yemininin de aynı haklar üzerine kurulduğunu hatırlatıyor.
Başbakanlık Genelgesi'nin yayınlanmasının ardından yasa uygulayıcılarda eksikliklerin giderilememesi Sarıhan'ın dikkat çektiği bir diğer konu:
"Sözde etkinlikler yapılmış gibi görünüyor. Olumlu çalışmalar yok. Yargıçlara, savcılara ve avukatlar yönelik barolarda çalışmalar başlamadı. Adalet Bakanlığı insan hakları konusunda ciddi çalışmalar yaptı ama kadının insan hakları ve bunun yasal olarak adalet düzeyinde yansıması konusunda çalışmaların yapılmadığı çok açıktır."
Yalçındağ: Yaşlı'nın savunması aktivistleri görmezden geliyor
Yalçındağ, Yaşlı'nın savunmasıyla kadın hakları konusunda çalışanları, akademisyenleri görmezden geldiğini aktarıyor:
"Tecavüz dosyalarında özellikle kadın avukatlar olarak bu tarz savunma yapanlarla karşı karşıya geliyoruz. Bu tavır erkek egemen bakış açısının ne kadar yaygın ve mahkum edici olduğunu gösteriyor. Böylesi bir durumda bile kalkıp 'kadın suçlu' demek, aktivistleri, akademisyenleri görmezden gelmek demek."
Bu savunmanın hukuksal bir yaptırımı var mı?
Tanrıkulu, Yalçındağ ve Sarıhan, avukatların bu tarz savunmalarının herhangi bir hukuki yaptırımı olmadığını açıklıyor. Yaptırım uygulama hakkı bir tek barolara ait. Barolar da, avukatlık etiğine göre soruşturma açabiliyor.
Yalçındağ ve Sarıhan bu noktada, yaptırım uygulanmasından çok zihniyet sorgulaması yapılması gerektiğini ekliyor.
Berdel nedir?
Berdel kız değişimine dayanan ve aynı anda iki kadın iki erkeği dünya evine sokan bir evlilik yöntemi. Başlık parasından kurtulmak için uygulanan yöntem genellikle iki kardeşle iki kardeşin ya da yakın akrabaların evlenmesi şeklinde gerçekleşiyor. Yöntem akrabalık bağı olmayanlar arasında da görülebiliyor.(AÖ)