Yasımız hala devam ediyor.
Bir ayı aşkın süre de devam edecek. Öyle kolay dinecek bir fırtına değil bizimki. Kolayına dolacak bir boşluk değil içimize oturan.
İlhan Berk bizim için ölmese de yayımladığımız her şiirden sonra telefon edip, kutlayan, eleştiren, uzaktan elini sırtımızdan eksik etmeyen bir Uzuncaoğlan'ımız yok artık.
Şiirin kütük defteri her neredeyse, o defterin yapraklarının derlendiği ağaçların kulağına, ilk dizeleri fısıldayanlardan İlhan Berk artık o ilk zamanlardadır.
İncelikler şairidir.
İşçilikler ustasıdır.
Duyarlıklar toplamıdır.
Hayatının tümünü, şiire ve şiir vasıtasıyla tabiatı anlamaya ve anlamlandırmaya adamış, çok yönlü bir sanat adamı olarak gelip geçen, torunları yaşındaki biz şiir heveslilerine, şair arkadaşlarım, kardeşlerim, diyerek onur, yokluğuyla da kocaman bir boşluk, son noktayı yaşlanmadan bırakan şair.
Ama uzunca tarihiyle devam edecek bir şey var ki önümüzde, maneviyat duygusundan yoksun, hakikatin gücünden korkmayanların varlığı.
"Gazetecilik" olayı
Hem de İlhan Berk gibi onur ve gurur kaynağımız, ufuk açıcımız bir dünya şairinin anısına, defninin ertesi gününde kara çalmaya uğraşan, boş hevesliler bunlar.
Defninin ertesi gününde Hürriyet, Milliyet ve Vatan gazetelerinde, sevgili şair kardeşim Gonca Özmen ile sevgili ustamız İlhan Berk arasındaki özenle dokunmuş bağı, iki ismi de lekeleme niyetiyle telaffuz eden rezil bir "gazetecilik" olayı. Nihayetinde unutulacak ama yanıtsız da kalmayacak beyhude bir kalkışma.
Sevgili İlhan Berk'i de Sevgili Gonca Özmen'i de -sevgili sözcüğünün altını çize çize belirtiyorum- yakından tanıyan biri olarak şunu söyleyebilirim. İlhan Berk hepimizin sevgilisiydi, nasıl ki taş'ın ve su'yun sevgilisiyse bizim de öyle.
Diyarbakır, Ocak 2008
İlhan Berk aramızdan ayrılmadan önceki son yolculuğunu Ocak 2008'de Diyarbakır'a yaptı. Evimde üç gün ağırlama onuruna eriştim. Gonca, kendisinin de davet edildiği Diyarbakır'daki bu etkinlikte hepimiz gibi içten bir ilgi, yakınlık ve saygı gösterdi şairimize.
Sanatı algılayışı, yeniliğe açıklığı, iz sürme yeteneğiyle, şiire bağlılığıyla önümüzde konak kapısı gibi büyüleyici ve ardına dek açık bir özel kalp olarak hepimizin sevgilisiydi. Hepsi budur.
Sevgi kavramını değersizleştirmeye uğraşan bu sansasyon avcıları şunu bilmeli ki karşılarında koca bir çınar gibi duran, harikuladelikler ve şiir avcısı İlhan Berk'in aziz anısıdır. Hayatta olmayan ve dolayısıyla cevap imkanı da bulunmayan büyük bir usta ismin ışıl ışıl mirasından paylanamayacaklar, hevesleri kursaklarında kalacak.
Şiirimizden, şairlerimizden, değerlerimizden, sevgili anılarımızdan, İlhan'ımızdan, şair kardeşimiz Gonca'mızdan uzak durun.
Kıymet bilgisinden yoksunlardan tabii ki beklentimiz yok, lakin sevgiyi salt beyin loblarının art niyetli sinir uçları kadar yorumlayabilenler, gidenlerin anılarının ve kalanların kalplerinin yalnız olmadığını unutmamaları gerekir.
Bu sözüm ona gazetecileri kınamak, niyetlerini teşhir etmek boynumuzun borcudur.
Gidin ve çok gecikmiş bir okuma yapın, İlhan Berk'i okuyun... (AZE/TK)