Özgür Üniversite, Prof. Dr. Baskın Oran ve Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu'ya yönelik hakaretler içeren bir yazının Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda (YHGK) düşünce özgürlüğü olarak kabul görmesinin "hukuk sistemini ve yurttaşların hukuka olan güvenlerini derinden yaraladığı"nı açıkladı.
Tercüman gazete yazarı Servet Kabaklı'nın 22 Ekim 2004 tarihinde yayımlanan "Konuşturana, dinleyene yazıklar olsun!" başlıklı yazısındaki "Kaniş", "Uyanık geçinen şapşallar", "Salak" ve "Tescilli hain" şeklinde hakaretlerini yüksek mahkeme "düşünce açıklaması" olarak nitelendirmişti.
Özgür Üniversite: Bu sözler düşünce özgürlüğü olur mu?
YHGK, iki öğretim üyesine tazminat ödenmesine hükmeden Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin kararını 3 Haziran'da günü 20'ye karşı 23 oyla bozmuştu.
Özgür Üniversite, "hakaret, küfür ve açık şiddet içeren tehditler"in düşünce özgürlüğü olarak değerlendirilemeyeceğini bildirerek, iki öğretim üyesi için kampanya başlattı. Duyarlı kitlelere hitaben kaleme alınan kampanya metninde şu ifadeler yer alıyor:
"Aşağıda imzası bulunan bizler, yargının en üst kademesinden çıkan bu kararın, Türkiye'nin hukuk sistemini derinden yaraladığı, biz yurttaşların hukuka olan güvenlerini çok ciddi ölçüde zedelediği için görmezlikten gelinemeyecek bir önem taşıdığı inancındayız.
"Profesör Baskın Oran'ın yazdığı aşağıdaki metinde savunulan görüşlere kesinlikle ve tam olarak katıldığımızı ve yargı aygıtını 'böyle karar ve yargıçlara karşı' savunmaya kararlı olduğumuzu kamuoyuna duyururuz."
Kampanyaya destek verenler imzalarını [email protected] eletronik posta adresi üzerinde ulaştırmaları istendi.
Oran: Çaresiziz, tek çare AİHM'e gitmek
Oran son olarak yargı kararına tepki göstermek amacıyla Radikal 2'de yayımlanan "Bazı yargıçlara açık mektup" başlıklı yazısına da yer veren Özgür Üniversite, Oran'ın düşüncelerinin altına imza attıklarını duyurdu; kitleleri de Oran'ın eleştirilerini paylaşmaya çağırdı.
Oran, yazısını "Çaresizim. Sizi, her insanda doğuştan mevcut vicdanlarınızla baş başa bırakmaktan başka çare yok elimde bu ülkede. Tek çare, AİHM'ye başvurmak. Bu da bizatihi bir hüzün unsuru zaten" ifadeleriyle bitirdi ve kendisiyle aynı hakaretlere maruz kalan Prof. İbrahim Kaboğlu'nun da bu yazının altına imzasını koyduğunu belirtti. (EÖ)