Türkiyeli vicdani retçiler ve antimilitaristler, düzenledikleri basın toplantısıyla vicdani ret hakkının tanınması, "Halkı askerlikten soğutmak" olarak tanımlanan Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 318. maddesinin kaldırılması ve vicdani retçilerle ilgili sürdürülen kovuşturmaların sona erdirilmesi taleplerini yinelediler.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İzmir Temsilcisi Coşkun Üsterci'nin kolaylaştırıcılığında düzenlenen basın toplantısına Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanya Sorumlusu Milena Büyüm, vicdani retçiler Ercan Aktaş, Arif Hikmet İyidoğan ve Yavuz Atan, Uluslararası Savaş Karşıtları'ndan (WRI) Andreas Speck ve Almanya'dan Vicdani Retçilerle ve Firarilerle Dayanışma Örgütü Connection e.V.'den Rudi Friedrich katıldı.
Coşkun Üsterci, açılış konuşmasında, haftasonu İstanbul'da gerçekleştirilen vicdani ret toplantısından söz etti:
"Vicdani retçilerin karşılaştıkları sorunlar konusunda pek çok açıdan tartışma yürüttük. Vicdani ret hareketini güçlendirmeye ve geliştirmeye, vicdani reddin bir hak olarak Türkiye tarafından kabulü konusunda stratejiler geliştirdik."
"318. madde derhal kaldırılmalı"
Türkiyeli vicdani retçiler ve antimilitaristlerin ortak hazırladığı basın metnini vicdani retçi Arif Hikmet İyidoğan okudu.
Birleşmiş Milletler (BM) Oueker Ofisi, Uluslararası Af Örgütü, Uluslararası Savaş Karşıtları (WRI), Connection e.V temsilcilerinin de katılımıyla 25-26 Şubat 2012'de gerçekleştirilen toplantıdan söz eden İyidoğan, bu toplantıda, Türkiye'de vicdani ret hakkının kullanımına dair yaşanan zorluklan ve yeni anayasa çalışmalarının bu hakkın tanınması yönünde sağlayabileceği imkanları değerlendirdiklerini söyledi.
"Vicdani ret, Türkiye'nin imzalayarak taraf olduğu BM "İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi" ile 'Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi'nin 18. Maddesi, 'Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin (AİHS) 9. maddesi ve Anayasa'nın 24. ve 25. maddelerinde güvence altına alınan 'düşünce, inanç ve vicdan özgürlüğünün' meşru bir kullanımıdır."
"Buna karşın Türkiye, Avrupa Konseyi üyesi 47 ülke arasında, yurttaşlarına bu hakkı henüz tanımayan tek ülke durumundadır. Bu nedenle bir kez daha yineliyoruz ki vicdani ret, oluşturulacak yeni anayasada bir hak olarak yer almalı ve bu hakkın kullanımını mümkün kılacak bir yasal düzenleme derhal yapılmalıdır."
Vicdani retçi Halil Savda'nın "halkı askerlikten soğuttuğu" gerekçesiyle TCK'nın 318. maddesinden verilen beş aylık ceza nedeniyle tutuklu olduğunu söyleyen İyidoğan, Savda'nın "Evet, askere gitmeyin çağrımı yineliyorum... Amasız, haklı-haksız, kirli-temiz vb. ayrımlara gitmeden, bütün silahlı organizasyonların ve bütün savaşların kötü ve kirli olduğunu açık ve net bir biçimde vurguluyorum" dediği için tutuklanmasına dikkat çekti.
"Savda'nın bu ifadelerini bizler de bir kez daha yineliyor ve derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. 318. madde, Türkiye'de düşünce ve ifade özgürlüğünü kısıtlayan pek çok yasa maddesinden biridir. Vicdani retçiler ve antimilitaristler üzerinde bir baskı aracı olan 318. madde yürürlükten kaldırılmalıdır."
"Uluslararası kriterlere uygun vicdani ret hakkı istiyoruz"
Uluslararası Af Örgütü Türkiye Kampanya Sorumlusu Milena Büyüm, Türkiye'nin vicdani ret hakkını tanımaması nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından mahkum edildiğine dikkat çekti.
Türkiye'nin vicdani ret hakkını tanıması gerektiğini söyleyen Büyüm, bu hakkın uluslararası standartlara uygun olması gerektiğini, aksi takdirde hazırlanacak geçici yasal düzenlemelerle atılacak adımları kabul etmeyeceklerinin altını çizdi.
Büyüm, vicdani retçi Halil Savda'nın "Halkı askerlikten soğutma" suçlamasıyla cuma günü tekrar tutuklandığını, Savda'nın uluslararası arenada "düşünce mahkumu" olarak kabul edildiğini belirtti.
"Savda'nın tutuklanmasına gerekçe olarak gösterilen 318. madde ifade özgürlüğü önünde engeldir. Savda'nın derhal serbest bırakılmasını, TCK 318. maddenin kaldırılmasını ve vicdani ret hakkının uluslararası kriterler gözetilerek tanınmasını istiyoruz."
"Vicdani ret savaşa karşı direniştir"
Uluslararası Savaş Karşıtları'ndan (WRI) vicdani ret kampanyaları sorumlusu Andreas Speck ise WRI'nın 1921'de kurulan ve bugün Kolombiya, Yunanistan, İsrail, Finlandiya, Güney Kore, Rusya, Türkiye gibi 40 ülkede faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütü olduğunu söyledi.
"Biz tüm savaşlara karşıyız çünkü savaşlar insanlığa karşı suçlardır. Vicdani reddin sadece insan hakkı olduğunu değil, savaşa karşı da bir direniş olduğunu düşünüyoruz."
1990'dan beri Türkiye'deki vicdani retçileri desteklediklerini söyleyen Speck, Türkiye'de vicdani retçilerin yaşadığı olumsuzlukları uluslararası örgütlerin gündemine taşımak için çabaladıklarını ifade etti.
"Mesela Halil Savda'nın durumunu pek çok uluslararası örgütle paylaştık. İşbirliğimizi nasıl sürdürebiliriz ve uluslararası mekanizmaları nasıl daha fazla devreye sokabiliriz diye düşünüyoruz."
"Vicdani retçilerin sığınma hakkı için de çalışıyoruz"
Almanya'dan Vicdani Retçilerle ve Firarilerle Dayanışma Örgütü Connection e.V.'den Rudi Friedrich de tüm dünyadaki vicdani ret hareketlerini desteklediklerini söyledi.
Uluslararası alanda sadece vicdani ret hareketini desteklemek değil, aynı zamanda vicdani reddini açıklayan kişilerin mülteci olarak başka ülkelere sığınmaları konusunda da yardımcı olduklarını belirten Friedrich, Connection e.V. olarak Türkiye'deki vicdani ret hareketini 20 yıldır takip ettiklerini söyledi.
"Uluslararası bir örgüt olarak bizim Türkiye'de vicdani ret hareketi ile dayanışmamız tamdır. Vicdani ret hakkının tanınması için daha güçlü şekilde çalışmaya devam edeceğiz."
"Halil Savda'nın derhal serbest bırakılmasını ve vicdani retçilere yönelik kovuşturmaların sona erdirilmesini talep ediyoruz. Vicdani ret kabul edilmesi gereken insan hakkıdır."
"Militarizmin nasıl yaşatıldığının tanıklarıyız"
Vicdani retçi Ercan Aktaş ise konuşmasına Pozantı Cezaevi'nde çocuklara işkence, tecavüz ve taciz yapılması ile ilgili iddiaları dile getirerek başladı.
Pozantı Cezaevi'nde yaşananları duyunca, sokakta Hocalı katliamını protesto edenlerin "Hepiniz Ermeni'siniz hepiniz piçsiniz" yazılı pankartlarla yürüdüğünü görünce insanın insanlığından utandığını belirten Aktaş sözlerini şöyle tamamladı:
"Militarizmin sokaklarda, mahkeme salonlarında, cezaevlerinde, kışlalarda nasıl yaşatıldığının tanıklarıyız ve tedirginiz." (EKN)