Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi'nce 28-29 Aralık tarihleri arasında gerçekleştirilen kamuoyu araştırması, Türkiye'nin, AKP ve CHP'nin nispeten büyükçe iki bileşenini oluşturduğu parçalanmış bir siyasal zeminde seyrettiğini gösteriyor.
Aşağıda, araştırmanın "basın özeti"nden seçilmiş soru-cevap setlerinden bir bölümünü 15-29 Mayıs 2023 genel seçimleri ve 31 Mart 2024 yerel seçimleri arasındaki dönemde seçmenlerin siyasal tercihlerinin nasıl şekillenmekte olduğuna ilişkin zihin açıcı göstergeler sundukları düşüncesyle derledik.
İttifaksız iktidar bir hayal
"Bu pazar genel seçim olsa" sorusunu yanıtlamayan, "kararsız" olduklarını veya "oy kullanmayacak"larını söyleyenlerin oyları paylaştırıldığında seçmenlerin yüzde 33,3'ü AKP, yüzde 19,9'u CHP, yüzde 10,3'ü iki rakip ultra-milliyetçi partiden MHP, 5,5'i İYİ Parti'ye yöneliyor. DEM Parti yüzde 9,4 ile 2015 performansının yüzde 30 gerisine düşmüş görünüyor.
Bu tabloda hiçbir partinin ittifaklar olmaksızın iktidar olmasına olanak bulunmadığı, AKP'nin iktidarını sürdürmek açısından MHP'ye mahkum olduğu, İYİ Parti ve lideri Meral Akşener'in 2023 genel seçimleri sonrasında izledikleri siyasetin seçmenden olumlu yanıt almadığı, öte yanda CHP'nin DEM Parti'ye arkasını dönerek iktidara talip olmasının mevcut Türkiye siyaset tablosunda bir karşılığı bulunmadığı gözleniyor.
Türkiye, "kötü yönetildiğinde" hemfikir
Seçmenlerin anketin genel yönetim ve ekonomi ve eğitimin yönetimine ilişkin sorulara verdiikleri yanıtlar ise, genel siyasi tercihler tablosundaki parçalanmışlığa rağmen temel sorunlar konusunda "makul"ün çevresinde yığıldıklarını gösteriyor. Ankete yanıt verenlerin yarısından çoğu, yüzde 60'a yakın bir bölümü, ülkenin "kötü yönetildiğini" söylerken "iyi yönetildiğini" söyleyenlerin yalnızca yüzde 25'te kalması, büyük çoğunluğun sorunları nesnel bir bakış açısıından gözlemlediklerini de ortaya koyuyor.
"Sorun çözecek parti" aranıyor
"Türkiye'nin sorunlarını hangi parti çözer?" sorusuna yanıt verenlerin yalnızca yüzde 27'sinin sorunları iktidarın büyük ortağı AKP'nin çözeceğini söylemeleri, bir önceki soruya "Türkiye iyi yönetiliyor" yanıtı verenlerin oranıyla (Yüzde 24,2) tutarlı. AKP'yle devam edilebileceğini düşünenler hiçbir koşulda anlamlı bir büyüklük oluşturmuyor. Ancak bu sayılar AKP'nin kendi başına hükümet kurmasına imkan vermeyen ancak gitgide katılaşan bir "inanç" bloku üzerine yerleştiğini de gösteriyor. Buna karşılık AKP'nin karşısındaki en büyük partinin "hiçbiri partisi" olması Türkiye'nin sorun çözecek bir "muhalefet partisi" arayışını sürdürmekte olduğuna işaret sayılabilir. Bu tablo, muhalefet güçleri CHP, DEM ve TİP'in karşısına, AKP'ye arkasını dönmüş seçmenlere hitap edecek, "kendileri olmayan", kendilerini içermekle birlikte aşan yeni bir çekim merkezi oluşturma "misyonu" koyuyor.
Krizin nedeni konusunda kuşku yok
Araştırmanın, ekonomik krizin nedenlerinin "Ekonomi politikalarında yapılan yanlışlar mı" olduğuna işkin soruya yanıt verenlerin "kahir ekseriyeti"ni oluşturan yüzde 72,8'i "tamamen katılıyorum" ve/veya "katılıyorum" diyerek ekonomik sorunların kaynağının iktidarın kendisi olduğu konusunda çok geniş bir mutabakat oluşturuyorlar. "Hiç katılmıyorum", "katılmıyorum" ya da "ne katılıyorum ne katılmıyorum" diyenlerse AKP'nin "çekirdek seçmeni" olduğu söylenebilecek yüzde 24,9 düzeyinde kalıyor. Seçmenlerin, böylece bir başka temel konuda daha "makul olan"da birleştiği görülüyor.
Ekonomik sorunların nedeninin
"ne olmadığı" konusunda da
geniş bir mutabakat var
İlgi çekici bir başka sonuç, "ekonomik sorunların nedeni"ne ilişkin -en önde gelen sözcüsü Erdoğan'ın kendisi olan- "dış güçlerin saldırıları" tezine "hiç katılmayan" ve "katılmayan"ların yüzde 52,9'la bir kez daha "makulde ortaklaşan" bir ağırlık merkezi oluşturmaları. Ancak, bu teze katılanların oranının (yüzde 25,2) AKP'ye oy verenlerin oranıyla örtüşmesi de "akıl dışılık" çevresinde aşılması güç, katı bir kümelenmenin süre gitmekte olduğua bir işaret.
"Cemaat ve tarikatlar eğitimden uzak olsun"
Araştırmanın alıntıladığımız, soru-yanıt setinde "Milli Eğitim Bakanı"nın okullarda "cemaat ve tarikatlarla işbirliği" yapma ısrarına hak verenler, AKP seçmeninin yarısına inerken, bütün yanıtlar arasında en yaygın mutabakatın, "cemaat ve tarikatlarla milli eğitim bakanlığının işbirliği yapmasının yanlışlığı" konusunda oluşması, yukarıdaki tablolardan ayrılan istisnai bir sonuç oluşturuyor. Bu, toplumda eğitimin "ladini" karakterinin korunması konusunda genel olarak varsayılandan daha geniş, AKP'ye oy verenlerin yarısını da kucaklayan, bir mutabakat bulunduğuna dair dikkate değer bir işaret sayılabilir.
Araştırmanın niteliği
Yukarıdaki bilgiler Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi'nin 27 il, 26 istatistiki bölgede, 2.400 panelist ile (CATI yöntemi) uygulanarak gerçekleştirdiği Türkiye Siyaset Paneli (TSP) Aralık 2023 Araştırma Rapor Özeti'nden derlendi.
Kuruluşun verdiği bilgiye göre, "veri derleme aşaması (28-29 Aralık, 2023) tarihleri arasında tamamlanan araştırmanın örneklem büyüklüğü, Türkiye genelinde yüzde 95 güven aralığında +/- yüzde 2 hata payıyla çözümleme yapmaya olanak sağlamaktadır.
"Analizler yapılırken ondalık bölümler yuvarlandığından bazı toplamlar 100’ün altında ya da üstünde olabilir (99 veya 101). Birden fazla cevabın verilebildiği açık uçlu sorularda toplamlar 100’ün üstündedir."
(AEK)