Haberin İngilizcesi için tıklayın
IPS İletişim Vakfı/ bianet'in Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) Almanya kanadı Reporter ohne Grenzen ile birlikte yürüttüğü Medya Sahipliği İzleme Projesi (MOM) sonuçları açıklandı.
Üç aylık bir savunuculuk projesi olan araştırmanın sonuçlarına detaylarına projenin web sitesinden ulaşılabilir.
MOM online veritabanında Türkiye’deki en önemli medya kuruluşlarının sahiplik yapıları, bu yapı içindeki kişiler sergileniyor. Her bireyin ekonomik ve siyasi ilişkileri da ayrıca inceleniyor. Medya sahiplerinin çoğu enerji, ulaşım ve inşaat gibi çeşitli sanayii sektörlerinde de faaliyet gösteriyorlar ve bu sektörlerdeki kamu ihalelerine giriyorlar. Türkiye’de en popüler medya aracı olan televizyonlara bakıldığında, en büyük 10 TV şirketinin sahiplerinden yedisinin iktidardaki partiyle siyasi bağı olduğu görülüyor.
MOM, Türkiye’nin en güçlü medya sahiplerinin bireysel profillerini incelemenin yanı sıra, medya sektörüne usule aykırı biçimde uygulanan siyasi baskılara da ışık tutuyor. Örneğin, küçük çaplı gazeteler için önemli bir gelir kaynağı olan kamu ilanlarının nasıl dağıtıldığı gizleniyor. Türkiye Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu MOM'un bu konudaki bilgi talebini “ticari sır” olduğu gerekçesiyle geri çevirdi. Türkiye devlet televizyonu TRT’nin hesaplarıyla ilgili talep de aynı sebeple geri çevrildi.
Araştırma özetle şu bulguları içeriyor:
Medya sahipleri
MOM’un üzerinde çalıştığı 40 medya kuruluşunun üçte ikisinden fazlası, inşaat, enerji, madencilik ve turizm gibi alanlarda faaliyet gösteren şirketlere ait: Doğan, Doğuş, Demirören, Ciner, Albayrak, Turkuvaz/Zirve/Kalyon, İhlas and ES grupları gibi. Doğan, Doğuş, Albayrak, Demirören, İhlas gruplarının hissedarları çoğunlukla aile üyelerinden oluşuyor.
Kadınlar genellikle aile şirketlerinde yer alıyor
35 şirket sahibinin 25’i erkek, 10’u kadın. En az 7’si ise aile şirketlerinde hissedar konumunda. Aydın Doğan’ın kızları Hanzade Doğan Boyner, Arzuhan Yalçındağ, Vuslat Doğan Sabancı ve Begümhan Doğan Faralyalı Doğan Medya’da yönetici roller üstlenmiş durumda. Erdoğan Demirören’in kızı olan Meltem Oktay; Milliyet ve Vatan gazetelerini yayınlayan Demirören Holding’in hissedarlarından biri. Total Oil şirketi dahil, gruba ait bir çok şirketin yönetim kurulunda yer alıyor. Filiz Şahenk, Doğuş Holding kurucusu olan Ayhan Şahenk’in kızı ve holdingin marka giyim ve turizm işlerini yönetiyor.
Aynı zamanda bankacılık ve finans (Garanti Bankası), inşaat, turizm, gayrimenkul, enerji ve eğlence sektörlerinde faaliyet gösteren Doğuş Holding’de de hissedar konumunda. Deniz Şahenk de, 2001’de vefat eden Ayhan Şahenk ile evliydi ve Doğuş Holding’in hissedarlarından.
Siyasi ilişkiler
* En büyük 40 medya kuruluşunun sahipleri iş insanları. Doğan, Doğuş, Demirören, Ciner, Albayrak, Turkuvaz/Zirve/Kalyon, İhlas ve ES şirketlerinin enerji, inşaat, maden ve turizm alanlarında yatırımları var.
* Doğan Medya kısmen de olsa eleştirel yayın yapabilen tek büyük medya. Doğan Medya çıkarıldığında geriye kalan basın kuruluşları yedi gazeteye (Sabah, Türkiye, Takvim, Habertürk, Milliyet, Yeni Şafak, Güneş ), dört televizyona (ATV, A Haber, SHOW TV, Star TV, NTV), dört radyoya (A Haber Radyo, Kral FM, NTV Radyo, TGRT FM) ve dört internet sitesine (sabah.com.tr, milliyet.com.tr, haberturk.com, gazetevatan.com) sahip.
Rapordan;Medya sahipliği ticaretin anahtarı 2013 yılında medya sahipleri, editörler ve devlet yetkilileri arasi-ında geçtiği iddia edilen telefon konuşmaları kayıtlarına göre, medyaya endişe verici ölçüde devlet müdahalesi ve sansür uygulandığı düşünülüyor. Eleştirel medya akademisyenlerine göre, holdingler, hükümeti eleştiren haber yapmayan yayın organlarına sahip olmanın ihalelerin ve diğer "lütuf"ların yolunu açtığına inanıyor. Medya sahipleri çoğunlukla servetlerini diğer sektörlerde kazanan is adamları/kadınları. Bu iş insanları hükümeti açık olarak destekliyor. İki gazete ve bir televizyon kanalı sahibi olan Ethem Sancak, örneğin, medyaya yalnızca Erdoğan'ı desteklemek için girdiğini söylüyor. 2013 yılında ise dönemin Başbakanı Erdoğan, Demirören Grubu Milliyet'i aldığında, Demirören ailesinin kendisine genel yayın yönetmeni önermesi konusunda talepte bulunduklarını övünerek anlatıyor. TMSF'nin rolu Turkiye'nin bankacılık sistemini yöneten TMSF, elindeki şirketleri AKP'yi destekleyen is insanlarına devrederek, medya sektöründeki büyük kuruluşları değiştirmede önemli rol oynadı. Önceden Çukurova Holding'e ait olan üc medya organını Erdogan'a yakı olduğu bilinen Ethem Sancak'a satıldı. 2008'de ise TMSF Sabah ve AtV'yi damadı Berat Albayrak'ın da yönetim kurulunda olduğu Çalık Holding'e sattı. |
Medya izleyici yoğunlaşması
* Televizyon pazarı yüzde 44 ile orta düzeyde yoğunlaşma oranına sahip tek gösterge. Bu pazarda en büyük izleyici payına (yüzde 12.04) hükümet yanlısı Turkuvaz medya sahip. Ana-akım Doğan Medya pazar payının yüzde 10.82’sini elinde tutuyor. Devlet denetimindeki TRT kanalları, televizyonda yüzde 11'lik bir paya sahip. TV kanallarının yönetimi konusunda yöneticilerinin doğrudan hükümetle görüştüğü varsayılan Doğuş Medya Grubu ise Türkiye’deki televizyon izleyicisinin yüzde 10.15’ine sahip.
* Türkiye’de en büyük şirketin dinleyicilerin yüzde 54’ünü tuttuğu radyo pazarında yoğunlaşma yüksek. Radyo dinleyicilerinin önemli bir bölümüne (yüzde 21), sahip ve yöneticilerinin medya grubunun yönetiminde doğrudan hükümete hesap verdiği Doğuş Medya Grubu sahip. Radyo sektöründe güçlü olan Power Medya dinleyici paylarının yüzde 15'ine sahip. Devlet dinleyicinin yüzde 11’ini elinde tutuyor. Türkiye’nin en büyük medya grubu, Doğan Medya’nın radyo dinleyicisi payı ise yüzde 10.
* Türkiye’deki yazılı basındaki tirajlar, bütün basın kuruluşlarının dağıtım oranlarının güvenilir olmadığından büyük tartışma konusu. Hükümet yanlısı gazetelerin açıkladıkları kadar satmadıklarına dair birçok iddia, suçlama var. Resmi rakamlara göre, yazılı basın pazarında 4 büyük sahipliğin yüzde 59’luk payıyla yüksek bir yoğunlaşma gözleniyor. Bunlar Doğan yüzde 22, Turkuvaz yüzde 15; Esmedya yüzde 12 ve Estetik Medya yüzde 10.
Çapraz Medya Sahipliği Yoğunlaşması
* Türkiye’deki medya sahiplerinin en büyük 8’i çapraz-medya izleyici payının yüzde 40’ına sahip. Medya sahiplerinin yarısının en az üç medya sektöründe yatırımı bulunuyor. En tepedeki Doğan ve Turkuvaz Medya Grupları dört sektörün dördünde de yatırıma sahip ve bütün izleyici payının sırasıyla yüzde 9,98’i ile yüzde 6,6’sını ellerinde tutuyorlar. Onları yüzde 5,71 ile Demirören Medya, yüzde 4,76 ile Ciner Medya ve yüzde 4,21 ile Doğuş Medya izliyor.
Rapordan;Sahiplik (Yapısının) Şeffaflığı Bu gösterge medya sahipliği ve kontrolüyle ilgili şeffaflık ve ifşa hükümlerinin varlığını ve etkin uygulamasını ölçmeyi amaçlıyor. Medya şirketi sahipleri ve hissedarları çoğu zaman Ticaret Sicil Gazetesi’nin ticaretsicil.gov.tr sitesinde korunan arşivinde bulunabiliyor. Arşiv şirket isimleriyle taranabiliyor. Ancak birçok medya kuruluşu tek hissedarı kendileri olan şirketelere sahip ve bu nedenle de gerçek kişinin ismine ulaşmak için ticaret sicilindeki bir grup ilişkili şirketi içinde de tarama yapmak gerekebiliyor. Ticaret Odası’nın arama motorundaki isim arama fonksiyonu sadece kişinin Yönetim Kurulu üyeliklerini gösteriyor ve (Limited şirket olmadığı sürece) hissedarı olunan şirketleri listelemiyor. Bunu bilmenin tek yolu, şirketin ismini öğrenip Ticaret Sicili Gazetesi arşivlerine dalmak. Bazı eski kayıtlar internette Ticaret Sicili Gazetesi üzerinden açılamıyor, dolayısıyla hisselerde uzun süre değişiklik olmamışsa hissedarların isimlerine ulaşmak imkansız. Medya sahiplerinin siyasi ilişkilerine ise araştırma yaparak erişmek mümkün. Ancak, bazı durumlarda –örneğin Doğuş Medya ve Doğan Medya için- medya sahiplerinin/yöneticilerin siyasi ilişkileri sahipler/yöneticiler ile hükümet yetkilileri arasında geçtiği ileri sürülen gizli ses kayıtları ya da sızdırılan yazışmalar vesilesiyle gün yüzüne çıktı. Bu kayıtlar, hükümetle medya dışı faaliyetler dışında alakası yokmuş gibi görünen medya kuruluşlarının, medya sahibi/yöneticileriyle hükümet yetkililerinin doğrudan konuşmak ya da yazışmak suretiyle aslında hükümet tarafından kontrol edildiklerini ortaya koydu. Hükümet medya kuruluşlarının satış ve devir süreçlerine dahil oluyor. Tasarruf Mevduatları Sigorta Fonu (TMSF) AK Parti rejimi boyunca “borçların tahakkuku” adı altında çok sayıda kuruluşa el koydu ya da sattı. Bu arada Türkiye’nin en büyük uydu tv platform Digitürk’ün satışıyla ilgili ayrıntılar kamuoyuyla paylaşılmadı. Katar merkezli beIN Medya Grubu platform “açıklanmayan bir bedelle” TMSF’den satın aldı. |
Gazetelerin dağıtımı
* Türkiye’deki en büyük iki dağıtım şirketinin, Yaysat (Doğan grubuna ait) ve Turkuvaz’ın sahipleri medya grupları. Bu şirketlerin operasyonları denetlenmiyor.
TV ve radyo dağıtımı
* Radyo, televizyon ve isteğe bağlı medya hizmetlerinin denetim ve düzenlemesinden sorumlu olan Radyo Televizyon Üst Kurulu’nun ceza ve yaptırım yetkisi de bulunuyor. Kurul hükümetin talebi ile hükümeti eleştiren ya da ana akım medyaya yönelik ayrımcı yaptırımlarıyla da biliniyor. 15 Temmuz 2016 darbe girişimini izleyen ilk karar dalgasıyla 16 televizyon ve 23 radyo istasyonu kapatıldı. Eylül 2016’da RTÜK 12 televizyon kanalı ile 11 radyoyu daha kapattı. Gerekçe olarak “terör örgütü propagandası veya bu örgütlerle bağlantı” gösterildi ama kapatılan kuruluşlar arasında her nasılsa Kürtçe çizgifilm kanalı Zarok TV ile Alevi kanalı TV 10 da yer aldı.
* Dijital TV dağıtımında en büyük ağlar Digitürk ve D-Smart’ın elinde bulunuyor. Digiturk 2013 yılında borçları gerekçe gösterilerek Çukurova Grubu tarafından satın alınmış, hemen ardından da, kamuoyuyla paylaşılmayan bir fiyata Katar merkezli beIN Medya grubuna satılmıştı. Digitürk, Gülen Hareketi ile AK Parti hükümeti arasında ilişkiler bozulmaya yüz tutunca 2015 yılında Gülen grubuyla ilişkili TV kanallarını platformundan çıkarmıştı.
Medyanın Finansmanında (Siyasi) Kontrol
* Devletten ne kadar reklam alındığı konusunda şeffaflık yok. Devlet reklamlarının dağıtımına ilişkin kurallar çok muğlak ve esnek. Dolayısıyla adil olmamakla eleştiriliyor.
* Küçük ölçekli ve yerel olanlar başta olmak üzere gazetelerin en önemli gelir kaynaklarından biri Basın İlan Kurumu’nun (BİK) dağıttığı kamu ilan ve reklamlar. BİK bilgi edinme özgürlüğü kapsamında RSF’nin talep ettiği geçtiğimiz 12 ay içinde gazetelere verilen ilanlarla ilgili bilgi vermeyi, “ticari sır” oldukları gerekçesiyle reddetti. Dolayısıyla devlet reklamlarının izleyici/okur paylarıyla doğru orantılı olarak dağıtıldığını söylemek mümkün değil.
* Darbe girişimi ertesinde, 5 Ekim 2016’da BİK’in tabi olduğu düzenleme değişti. Bu tartışmalı düzenlemeye göre, çalışan gazeteciler arasında terörizm suçlamasıyla yargılanan varsa, söz konusu çalışan 5 gün içinde işten kovulmadığı takdirde o haber kuruluşuna devlet reklamı verilmeyecek.
Haber Ajansları Üzerindeki (Siyasi) Denetim
* Haber ajanlarına finansmanlarına dair yöneltilen soruya yanıt gelmedi.
* Gülen Hareketi ile ilişkili Cihan haber Ajansı’na hükümet 2016 Mart’ında el koydu ve Temmuz 2016’daki darbe girişimi ardından kapattı.
* Dicle HAber Ajansı (DİHA) özellikle Güneydoğu’daki çatışmalarla ilgili haberlerinden dolayı hükümet baskısı altında bulunuyor. DİHA muhabirlerinden 11’i “PKK terör örgütü üyeliği ve teröre destek” suçlamalarıyla hapiste.
* Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile dönemin Başbakanı Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ve Mart 2014’te yayınlanan gizli telefon kayıtları, şirkete baskı amacıyla Doğan Medya’ya astronomik cezalar kesilmesinde hükümetin doğrudan müdahil olduğunu gündeme getirmişti.
Proje hakkında
“Medya Sahipliği İzleme” projesinin direktörü Olaf Steenfadt, proje sorumlusu Dilay Yalçın, araştırmacıları Elif İnce ve Burcu Karakaş idi.
MOM; dünyanın her yerinde; basın özgürlüğü ve bilgilendirme ve bilgilendirilme hakkını savunmayı amaçlayan RSF Almanya kanadı Reporter ohne Grenzen öncülüğünde başladı ve yürütülüyor.
RSF projede bölgesel partner bir kuruluşla koordine çalışıyor.
MOM projesi Federal Almanya Ekonomik Gelişme ve Kooperasyon Bakanlığı mali desteğiyle gerçekleşti.
Araştırmayı şu bağlantıdan inceleyebilirsiniz. (EA)