Görsel rapor için hazırlanmış olup Walid El Masri'ye aittir.
Bulanık Mekanlarda Gölgede Kalanlar: Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Vatansızlık Riski Araştırma Raporu yayımlandı.
RapordaSuriyeli mültecilerin Türkiye’de doğan çocuklarının vatansızlık riski kanunlar, uluslararası belgeler ve çocuğun yüksek yararı ilkesi bağlamında ele alındı.
Araştırmanın temel soruları doğrultusunda Türkiye ve Suriye yasaları karşılaştırıldı; alanda çalışan sivil toplum örgütleri ve devlet kurum ve kuruluşlarının temsilcileriyle görüşmeler yapıldı.
Rapora göre, Türkiye’de yaşayan Suriyeliler eğitimden, sağlığa, ayrımcılıktan şiddete kadar pek çok zorlukla baş etmeye çalışıyor.
Rapor Suriye krizinin sonuçlarının vatansızlık riskini özellikle çocukların yaşamlarını uzun vadede etkileyeceğine dikkat çekiyor.
Rapordan… |
“Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından yapılan bir araştırmada görüşülen çocukların kendilerini ‘görünmez’, ‘yabancı’, ‘göze batmadan yaşayan’, ‘değersiz’ ve ‘bir sokak köpeği’ şeklinde tanımlamaları vatansızlık halinin çocuklar üzerinde yarattığı tahribatı anlamak için yeterlidir.” “Türkiye’deki 2,1 milyon Suriyelinin yüzde 20’si 0-4 yaş arasındadır ve bu da rakamsal olarak 415 bin çocuğa işaret etmektedir.” “Türkiye’deki 5-17 yaş arasındaki Suriyeli mülteci çocuk nüfusu yaklaşık 708,000.” “Türkiye’deki 25 kampta yaşayan okul çağındaki çocukların yaklaşık yüzde 90’ı okula kayıt yaptırmış olsa da kamplardaki çocuk sayısı, okul çağındaki Suriyeli çocuk nüfusunun sadece yüzde 13’üdür.” “2011 - 2016 yılları arasında Türkiye’de tahminlere göre 200 bin Suriyeli çocuk doğdu.” |
Öneriler
Rapordan oluşturulan politika notunda “vatansızlık riskinin en aza indirilmesi” için politika düzeyinden uygulama düzeyine göre öncelikli öneriler bulunuyor.
TIKLAYIN - "VATANSIZ" DOĞAN SURİYELİ ÇOCUKLAR
Önerilerin bazıları şöyle…
Uluslararası düzeyde;
* Birleşmiş Milletler (BM) tarafından başlatılan vatansızlığı on yılda bitirme kampanyası kapsamında yürütülen çalışmaların Türkiye’de aktif olarak yürütülmesi için adımlar atılmalıdır. Özellikle çocuklar söz konusu olduğunda mültecilik statüsünü de kapsayan çalışmalar yapılacağı taahhüdü Türkiye için de geçerli olmalıdır.
* Savaş koşullarında gerçekleşen belge kayıpları, muhaliflerin durumu, soy bağının tespitinin zorluğu gibi konular göz önünde bulundurulmalı ve kişilerin seçme hakkı saklı tutularak, hiçbir Suriyeli mültecinin Suriye devleti tarafından vatansız bırakılmaması için çaba sarf edilmelidir.
Ulusal düzeyde;
Başta kanun yapıcılar ve kamu idaresi tarafından…
* Türkiye 2014 yılında BM Vatansız Kişilerin Statüsüne İlişkin Sözleşmeyi imzalamış ve iç hukukuna geçirmiştir. Meclisin gündeminde olan Vatansızlığın Azaltılmasına dair BM Sözleşmesi de imzalanmalıdır.
* Sınırlar içerisindeki vatansız kişiler için vatansızlığın belirlenmesi prosedürleri açık bir şekilde belirtilmeli ve vatansız nüfusların tespiti yapmalıdır.
* Kayıt prosedürlerinin Suriyeli nüfus tarafından kolay anlaşılır ve uygulanabilir olması sağlanmalıdır. (Dil, erişim vb.)
* Uygulamaların koordinasyonu ve yürütücülüğünden sorumlu personele yönelik başta insan hakları eğitimleri olmak üzere ilgili süreçlere ilişkin farkındalık ve kapasite arttırıcı çalışmalar yapılmalıdır.
* Kayıt işlemleri yapılırken özellikle vatansızlık halleri göz önünde bulundurularak işlemler kolaylaştırılmalı; kişilerin beyanı temel alınmalı ve kişiler ile ilgili kuramlara yönlendirilmelidir.
*Suriyeli mülteciler özelinde nitelikli veri toplanması ve bilgilendirme çalışmaları yapılabilmesi için akademik ve kamplarda yürütülmek istenen çalışmalara konulan yazılı-yazısız sınırlanmalar kaldırılmalıdır.
TIKLAYIN - MÜLTECİ ÇOCUKLAR DEVLET OKULLARINDA SORUNLARLA BAŞBAŞA
Suriyeli çocuklar özelinde ivedilikle;
* Türkiye topraklarında doğan Suriyeli çocukların doğum kayıtlarının yapılması ve Nüfus Müdürlüklerine bildirilmesi için çalışmalar yürütmelidir. Bunun yanı sıra Suriye topraklarında doğan çocukların ise geçici koruma kimlik belgesi sahibi olmalarının önemli olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
* Türkiye topraklarında doğan, aksi halde vatansız kalacak her çocuğun Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığını kazanması sağlanmalıdır.
* Refakatsiz küçükler/çocuklar için aile birleşimi ve vatandaşlığa kabul dahil alınabilecek her türlü önlem için çalışma yürütülmelidir.
* Türkiye ve Suriye kanun ve uygulamalarının ihtilafı durumlarında; örneğin 18 yaş altı evlilikler ve bu evliliklerden doğan çocuklarla ilgili olarak, çocukları mağdur etmeyecek ve çocukları koruma sistemine dahil edecek vaka temelli sosyal hizmet uygulamaları yürütülmelidir.
* Vatansız, refakatsiz ve mülteci çocuklara yönelik ayrımcılık uygulanmaksızın Çocuk Koruma Kanununda belirtilen Koruyucu ve Destekleyici Tedbirler ile gerektiğinde Acil Korunma Kararı alınmasına özen gösterilmelidir, bu hizmetler çocuklara ivedilikle ve amaca uygun nitelikli olarak sunulmalıdır.
* Çocuklarla ilgili yürütülen tüm hizmetlerin (özellikle refakatsiz küçükler/çocukların yönlendirildiği bakım merkezlerini vatansızlık riski ve sunulan diğer hizmetlerin) hak kayıpları ve ihlallerine neden olup olmadığının araştırılması ve zamanında koruyucu ve önleyici tedbirler alınması için bağımsız uzman kişi ve kuramların izlemesine açılmalıdır.
* Çocuklara yönelik hizmetlerin her bir çocuk özelinde ele alınarak, çocuk odaklı, hak temelli, birbiriyle bağlantılı ve bütüncül bir şekilde koordinasyonu sağlanmalıdır.
TIKLAYIN - BM: HER 10 DAKİKADA BİR VATANSIZ ÇOCUK DOĞUYOR
Sivil toplum örgütleri;
* Sivil toplum örgütleri öncelikli olarak birlikte çalıştıkları Suriyeli mültecileri doğum kaydı prosedürleri ve bunun önemi hakkında bilgilendirmeli ve ilgili kurum/kuruluşlara yönlendirmelidirler.
* Suriyeli mültecilerin özellikle kayıt ve doğum kayıt aşamasında yaşadıkları zorluklar hakkında veri toplamalı ve sürecin kolaylaştırılabilmesi için bu verileri yükümlülük sahipleri ve kamuoyuyla paylaşmalıdır.
* Suriye’den vatansız olarak gelen kişilerin belirlenmesi için çalışma yürütmeli ve bu kişilere uygun prosedürlerin uygulanması için gerekli yönlendirmeleri yapmalıdırlar.
* Çalıştıkları nüfus içinde yapılan evde doğumların kayıt altına alınmasını sağlamalıdırlar. (YY)
* Araştırma Raoul Wallenberg Institute (RWI) İnsan Hakları Araştırmaları Hibe Programı (İHAHP) desteği ile Yeşim Mutlu ve Emrah Kırımsoy tarafından kaleme alındı ve hukuki konularda Av. Şahin Antakyalıoğlu’nun katkılarıyla hazırlandı.