Karaman, Selçuklu döneminden kalan Türkçe sözcüklerin kullanıldığı bir yer. Karaman, Türkçe'nin Anadolu'da resmi dil ilan edildiği ilk şehir.
Türkçe'nin nereden nereye geldiğini anlamak için, Karaman'da hâlâ kullanılan sözcükler önemini koruyor: Batbat; ördek. Attırmak; at sürmek. Cıllık; oyun bozan. Cula; karga. Cunguldak; bir çeşit tahterevalli: Çağ; foseptik çukuru. Cozutmak; dağıtmak. Cızbüzzük; her şeyden incinen, alınan. Devramber; ayçiçeği. Fişkele; salyangoz. Goma; durma. Sındı; makas. Vadıl; salak."
Karaman sözcükleri
ALAYA: Siyah ve kokulu üzüme verilen ad.
ALAVURT: Kabaktan yapılmış su kabı
ALENGİRLİ: Tutarsız
AKDİMBİT: Beyaz erken olan üzüme verilen ad
ANDIK: Sırtlan
ANDIZ: Ardıç cinsinden, pekmez yapmakta kullanılan bir ağaç
ANĞ: Tarla ve bahçelerde sınır çizgisi
ANKEBUT: Uykuda sıkıntı verdiğine inanılan bir varlık
ANŞIRTMAK: Hissettirmek, duyurmak
ATTIRMAK: At sürmek
AŞENE: Mutfak
AVAİT: Düğünlerde toplanan para ve yiyecek
AVAR: Sebzelerin ekildiği yer
BAMBIL: Büyük cins arı
BATBAT: Ördek
BELERTMEK: Gözlerini alabildiğine açmak
BEKEMEK: Kapamak
BEKERE: Makara
BITIRAK: Diken
BİLLİ: Çocukların oyunda kullandığı değnek
BÖĞEMEK: Suyun önünü kapamak
BÖĞENEK: Önü kapalı su
BUĞURSAMAK: Önemsemek
BUĞUZLANMAK: Kinlenmek
BUHARE: Baca
BUNAR: Pınar
BURTAZAN: Fitneci, karıştırıcı
BÜZGÜLÜ: İri taneli, ala-siyah üzüm
CIBARMAK: Kabarmak
CILGA: İnce yol,patika
CILGISIZ: Hayırsız
CILLIK: Oyun bozan
CILLIMAK: Oyun bozmak
CILK: Bozuk
CIPKI: İnce sopa
CIRMALAMAK: Tırmalamak
CİDAV: Gözü açık
CIZBÜZZÜK: Her şeyden incinen
CONCALAZ: Kaygısız
COZUTMAK:Saçmalamak
CULA: Karga
CUNGULDAK: Bir çeşit tahteravalli
CURRUK: Islak, su gibi
CÜLEPE: Küçük
ÇAĞ: Evlerde pis suların aktığı çukur
ÇAL: Fundalıklı yer
ÇEĞELİ: Kıl keçi hastalığı
ÇEMBER: Başörtüsü
ÇENET: Bir bütünün iki parçasından biri
ÇENİLEMEK: Çok konuşmak
ÇINGIL: Üzüm salkımının bir parçası
ÇITLIK: Menengiş
ÇİTLEK: Ayçiçeği
ÇİMMEK: Yıkanmak
ÇİNGİL: Küçük bakır kova
ÇİTİL: Ufak, bakırdan yapılmış, yoğurt konan kap
ÇİRLİ: Düğün yemeği
ÇÖDÜRMEK: İşemek
ÇÖĞÜR: Diken
ÇÖĞÜTMEK: Özürlü insanın oturuşu
ÇÖKÜR: Küçük kazma
ÇÖLTE: Küçük kazma
ÇÖMÜŞMEK: Diz üstü oturmak
DAFLAMAK, DAYFALMAK: Sıkılmak
DAMKALDIRAN: Sırtlan
DEBİT: Kızıl üzüm
DEĞİRMİ: Bir en ve uzunluğun iki katı
DEPME: Kıldan dokunan pantalon
DEVRAMBER: Ayçiçeği
DIKIM: Lokma
DINILAMAK: Kendinden geçip uyumak
DİNELMEK: Ayakta durmak
DİNGİLDEMEK: Hoplamak, zıplamak
DİNİZ: Sakin
DUTTURMAK: İşemek
DUTU: Kız evinden oğlan evine götürülen, içinde altın ve lokum bulunan bohça
DUVAK: Üşütme ile ilgili hastalıklarda kullanılan tuğla
EGEL: Getir
EĞE: Karın boşluğu
ELGANEM: Uysal, elinden iş gelmeyen, koyun gibi
EMSİZ: Beceriksiz
ENDEĞİRDE: Hemen orada
EPELEME: Serpme
ESEBALI: Dayanıklı üzüm
ESİRANI: Hamur ayırmakta kullanılan, ucu geniş demir
FAŞALAKLI: Ortalığı velveleye veren
FELİK: Manevela demiri
FENİLEMEK: Şaşırmak
FENİKMEK: Başı dönmek
FICITMAK: Atmak
FIŞKI: Hayvan pisliği
FIYMAK: Kaçmak
FİRASETLİ: Düşünceli
FİREK: Domates
FİŞKELE: Salyangoz
FİŞLEMEK: Tanelere ayırmak
FOŞALMAK: Boşalmak
GALGUDURUM: Karmakarışık
GAFAKOÇANI: Nüfus cüzdanı
GARAGASPANE: Açıkça
GATIR: Topaç
GAVARA: Bal peteği
GAVLAMAK: Kabarmak, esas parçadan ayrılmak
GAVUK: İşlenen iplik
GAYKILMAK: Bir tarafa yatmak
GAYMAK: Yığmak
GEÇİNCEME: Geçinme
GELİNCE: Kaynana
GELLABA: Yenge
GEN: Hiç sürülmemiş arazi, otlak
GERİ: Büyük çuval
GEYREK: Korkuluk
GEYSİ: Giysi
GEYSUNAK: Genel çamaşır yıkanan yer
GIĞALAK: Koyun, keçi pisliği
GINCIFIRLI: Süslü
GIVIZ: Buğdayın işlenemeyen, işe yaramayan kısmı
GIYADE: Hafif aralık
GIYNAŞ: Gözü kapalı olan
GİYREK: Korkuluk
GOMA: Durma
GORA: Anahtar
GOSBATAR: Son derece kendine güvenli
GÖCER: Tarlada, kenarda çalışan işçi. Çoban
GÖMBELEK: Kelebek
GÖTCEK: Tahtadan yapılmış oturak
GÖVLEK: Tahta kova
GÖZ: Çürük
GÖZER: İri gözenekli kalbur
GUBARMAK: Gururlanmak, kibirlenmek
GUBUZ: Yüksekten atan, palavracı
GUMPİR: Patates
GUNNAMAK: Doğurmak
GURTLANMAK: Kıskanmak
GUŞANE: İki kulplu tencere
GUYNU: İçinden pazarlıklı
GÜCÜMEK: Beceriksiz
GÜMEN: Deneme
GÜNSÜ: Pekmezlik üzüm
HALAZ: Alev
HALBÜSEM: Halbuki
HAKIYETSİZ: Kıymet bilmez
HARAR: Büyük çuval
HARENİ: Küçük kazan
HAYIFLANMAK: Üzülmek, sıkıntılanmak
HAYLULU: Serseri
HAYTA: Yaramaz
HAYU: Bir çeşit ünlem
HECALET: Çekinme
HELKE: Kova
HINAZAR: Kötü düşünen
HIRTLAK: Olmamış kavun
HİNDİ: Şimdi
HORA: Ora
HOYUNU: Bundan böyle
HÜLLİYET: Mücevher
HÜMERMEK: Kabarmak, yiğitlik gösterisinde bulunmak
HÜRRİYET: Beyaz başörtüsü
ICCAK: Hamam
IĞALAMA: Yavaş hareket etme
IĞIRAĞIR: Lafı geveleme
IMZIMAK: Tadı kaçmak
INCIK: Fazla hassas
İĞSİ: Ucu yanmış odun
İHİCİK: İşte
İLİBİCCE: Yemeği pişirilen, genellikle yol kenarlarında yetişen dikenli bir bitki
İNEZ: Az
İNİ: Gelinin kocasının erkek kardeşine verdiği isim
İRİŞKİ: Sucuk içi
İSBİTİREN: Çabuk dökülen, ince kabuklu üzüm
İŞDANACIK: İşte
İŞKİLLİ: Kuşkulu
KAKLIK: Kaya oluklarında biriken su
KELETE: Uyuz
KELEŞ: Güzel
KEMRE: Tabaka, kat
KEPİR: Gözü kapalı
KESAT: Az
KIRI: Eşek yavrusu
KİTİMEK: İşini bitirmek, öldürmek
KÖFTİ: Pekmezle yapılan tatlı
KÖMBE: Fırın ekmeği
KÖSEMOR: Gelişmemiş buğday tanesi
KÖSÜLMEK: Yayılmak
KÜLÇE: Fırın ekmeği
KÜNCÜ: Susam
KÜSKÜ: Sürgü
KÜSSÜK: Sürgü
LİNGİRDEMEK: Sallanmak
LORU: Obur
MAYALI: Tandırda pişirilen bir çeşit ekmek
MALAMAT: Etrafa yaymak
MARDAVAL: Deli üzüm
MAYIŞMAK: Uyuşuk olma
MEH: Buyur, anlamında bir söz
MEYANE: Yağda kavrulan un
MEYMENE MESMENE: Açıkça
MIRRIK: Surat
MISIRGA: Hindi
MISMIL: İyi
MIYMINTI: Yapışkan, hoşlanılmayan kimse
MİLİZ: Arı
MUCUDU: Uyuz
MÜDARESİZ: Hiç kimseye ihtiyacı olmayan
MÜZEVİR: Laf getirip götüren
NATIRA: Bünye
OLÇUMLU: Kendini beğenmiş
OTBELİ: Ateş küreği
ÖDÜSITMAK: Çok korkmak
ÖRÜDURMAK: Ayağa kalkmak, hazır olmak
ÖTEĞEN: Önceki gün
ÖTÜREK: İshal
PARÇ: Su bardağı
PATAK: Dayak
PİNÇİK: Küçük parça
PORTMAK: Ürkmek
POYTURMAK: Ürkmek
PÜRÇ: Çok sayıda uç
RAFIK: Arkadaş, dost
SADALAMAK: Ne söylediğini bilmemek
SAFA: Su bardağı
SATLICAN: Karın ağrısı hastalığı
SAYADİNBİT: Az sulu kuru üzüm
SANAKA: Örnek verme
SEĞİRTMEK: Koşmak
SEKALTI: Salon
SENDEFİ: Ahmak
SENİT: Hamur tahtası
SEYİM: Hisse
SINDI: Makas
SINIK: Kemik
SINIKÇI: Kırık-çıkıkla uğraşan kişi
SIRACALI: Öfkeli
SIRSIL: Yapışkan
SITKIYI IYIRMAK: Ümit kesmek
SIYGIÇ: Kemikli kavrulmuş et
SİĞECEN: İçinden pazarlıklı
SİTİL: Yoğurt konulan bakır kap
SİNGİL: Uyuşuk
SOBUTSUZ: Sebatsız
SOMAT: Sofrabezi
SÖDELEMEK: Derlenip, toparlanmak
SÜMEYE: Boşuna
ŞALGACI: Gereksiz, boş
ŞEPİT: Yufka ekmeği
ŞEPİLDEK: Etin iyi olmayan kısmı
ŞERPENEK: Gevşek
ŞIRAHNA: Üzüm çiğnenen yer
ŞIRKIT: Göz çapağı
ŞİNİK: Buğday ölçeği
ŞİRNEMEK: Karşı gelmek
ŞİRPİK: Göz çapağı
TAFRA: Sinir
TANLAMAK: Alay etmek
TAPAN: Su içmek için oyulan ağaç
TAPTUP: Mayasız ekmek
TELLİK: Takke
TEM: Şeytan çarpığı
TEYİN: Sincap
TEZİLEMEK: Yolunu kaybetmek
TIKI: Yayık
TOKAT: Bakır yoğurt kabı
TOKUÇ: Ağaçtan yapılan, çamaşır yıkamakta kullanılan araç
TUNCUKMAN: Garip hareketlerde bulunan
TUNUŞMAK: Kaybolmak, yerinden ayrılmak
URUP: Bir ölçü aleti.
ÜĞÜTLEMEK: Ayıklamak, ayırmak
ÜLÜBÜ: Fasulye
VADIL: Salak
YAFTA: Kura ile bölüşmek
YAĞIR: Kirli
YAĞLIK: Büyük mendil
YAĞRIK: Kirli
YANFİRİ: Yanyan
YANNIK: Tuluk
YERLİ: Tamamen
YİRKELEŞMEK: Kötülüğüne uğraşmak
YOĞŞUMAK: Usanmak
YOYMAK: İsraf etmek
YUNMAK: Yıkanmak
ZAHIM: İltihap
ZAMBIR: Büyükarı
ZERLETMEK: Eşek anırtmak
ZIRINCIK: Tadı kaçmak
ZIYLAK: Kaygan