İçişleri Bakanı Muammer Güler'in tribünde siyasi tezahüratların "spor ahlakına uymayacak davranış ve tezahüratlar" kapsamında değerlendirilerek bununla ilgili düzenleme yapılacağına açıklamalarını taraftar gruplarına sorduk.
bianet'e konuşan çArşı, Galatasaraf taraftar gruplarından Tek Yumruk ve Fenerbahçe taraftar gruplarından Sol Açık yasakları kabul etmediklerini bu yasakların tribünlerde yeni yöntemlerle yıkılacağını söylüyor.
çArşı: Taraftar yasağı zekasıyla yenecek
"Bu yasaklar hep vardı, hep de olacaklar. Taraftar bu yasakları zekasıyla yenecek. Hep böyle oldu. Onlar bazı kelimeleri yasaklayabilirler ama taraftarın zekası mutlaka bir yolunu bulacak ve o yasağı etkisiz hale getirecektir."
Sol Açık: Taraftarın orantısız zekası devreye girecek
"Muammer Güler siyasi tezahüratları yasaklayacaklarını söyleyerek , aslında siyasilerin tam da futbol ve sporda egemenliklerini göstermekte. Bundaki amaç sadece hükümete ve de egemene karşı mualif güçleri kısmaktır.
"Daha geçenlerde Trabzonspor Başkanı başbakana olan sevgisini açıkladığında ya da Galatasaray Başkanı Ünal Aysal ''25 milyon taraftarımızın 20 milyonu AKP'ye oy vermiştir, ben buna inanıyorum' dediğinde ya da kendilerine yakın tribünler 'Dik dur, eğilme, kardeşlerin seninle' dediğinde bunları siyaset almayanlar, muhalif ses ve görüşleri yok etmek, engellemek için siyaset yapıyolar, Daha yakın zamanda Akdeniz Olimpiyatları'nda protesto korkusuyla halka bir adet bilet satılmayıp oyunları kendi çevrelerine açmaları siyaset değil midir?
"Bizler sporun en saf oyun haline gelmesini umuyoruz. Tribündeki yerimiz de tam bu anlamda. Yalnız bu kendi duruş ve inançlarımızdan vazgeçeceğiz anlamına gelmez. Unutulmamalı ki, taraftar tribünde yaşayan ve orada sadece beslenen değil, aksine bu toplumda beslenip onu yansıtan kişilerden oluşur. Sol Açık olarak elbette rahatsızlıklarımız, beğenilerimiz, eleştirilerimiz hayatımızın geçtiği her alanda olduğu gibi statlarda da olacak. Evet Muammer Güler statta siyaset istememiş, biz de statta rant istemiyoruz.
"Bu arada ceza olgusu ise siyasilerin elindeki güçle taraftarı tehdit etme ve korkutma çabasıdır. Bu da tribünde siyaset istemeyenlerin siyasi oyunlarıdır. Daha önce de dediğim gibi mutlaka taraftarın bununla ilgili bir orantısız zekası devreye girecek ve engellenemeyecektir.
"'Her yer taksim her yer direniş' cümlesi yasaklandığını duyduğumda şair Birhan Keskin'in bir açıklamasını okudum der ki: Her yer çayır her yer çimen' nasılsa ritmi biliyorsunuz.
"Her engel kendi çözümünü doğuracaktır."
Tek Yumruk: En kötü 'Padişahım Çok Yaşa' deriz
"Gezi Direnişi'nde yer almamız tribünlerden soyut bir mücadele değildi. Mesele sadece ağaçlar değildi elbette. Gezi'de taraftar grupları olarak çok sevdiğimiz meşaleleri sporda şiddetin önlenmesi bahanesiyle dayatılan 'makul seyirci ol' baskılarına karşı da yakmıştık. Tribünlerde yaktığımızda hapis cezalarıyla tehdit edildiğimiz meşaleler aslında 'seyir eden' olmak istemeyenlerin, taraf ve taraftar olanların isyan ateşleriydi. İşte Kayseri'de yapılacak olan Süper Kupa finaline pankart yasağı getirilmesi, hemen ardından İçişleri Bakanı'nın açıklamaları Gezi Parkı'nda yakılan meşalelerin dumanıyla verilen bu mesajların adresine ulaştığının göstergesidir.
"Yeni sezon için hazırlıklara yasaklarla başladılar. Tabii ki bu yasakları kabul etmiyoruz. Bizim için her maç şarkılar, davullar ve pankartlarımızla bir bayram günü nümayişe çıkmak gibidir. Maçlara takımımızı desteklemek için gideriz, toplumun bir parçası olarak da toplumsal gelişmelere uygun tavrımızı ortaya koyarız.
"Bilinmelidir ki, bizim gibi grupların derdi tribünlerde siyaset yapmak değildir. Yeri geldiğinde toplumsal olaylara ilişkin tavrımızı koymaktan öte yaptığımız bir iş yoktur. Zaten tribünde siyaset yapabilmek için siyaseten homojen bir yapımızın olması gerekir. Homojen olmadığımız gibi alabildiğine heterojen bir grubuz. Diğer taraftar grupları da öyle, bundan eminiz.
"Bu yasaklar gündeme gelmeden önce de her şey serbest değildi. Ama bu yasakçı yaklaşım gösteriyor ki, artık istemedikleri bir olay gelişirse ceza kapıda hazır olacak. Bu cezaların kıstasları neler olacak bilmiyoruz. Örneğin Bakan Güler'den sonra Spor ve Gençlik Bakanı açıklama yaptı, "Mevcut mevzuatlar yeterlidir" dedi. Bu durumda tabii ki daha dikkatli davranacağız. Ama bu tehdit ve yasaklar da bizi ve bizim gibi taraftar gruplarını pek yıldıramaz açıkçası. En kötü ihtimalle mizaha daha fazla sarılırız. 'Padişahım çok yaşa' filan deriz. Ne de olsa futbolda kral, imparator vb. çok..."
İçişleri Bakanı Güler iki gün önce yaptığı açıklamasında "Tribünlerde spor ahlakına uymayacak davranış ve tezahüratların içine siyasi ve ideolojik anlamdaki tezahüratları da koyuyoruz" demişti. Güler kombine satışlarında kulüplerin gerekli taahhütleri imzalattığını ve kendilerinin de bu konunun takipçisi olacağını eklemişti. (EA)