Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), polisin Ankara'da bir ev baskınında Kevser Mızrak'ı öldürmesiyle ilgili açıklamasında "Ölümle sonuçlanan her ev baskını bir cinayettir. Yargılı-yargısız tim infazlara hayır diyoruz" dedi.
TİHV, hükümetten olayın aydınlatılması için tüm çabayı göstermesini istedi.
Ankara ve İstanbul'da bu tür yaşam hakkı ihlallerinin 1995'ten beri meydana gelmediğini anımsatan TİHV, 1993-95 arası ortama dönülmesinden kaygılı.
"En son 12 Nisan 1995’te Ankara’da bir ev baskını sonucu Mustafa Selçuk, Şirin Erol ve Seyhan Ayyıldız öldürülmüştü. Bu ortam “hukuk”un askıya alındığı, yargı organları devredışı bırakılarak, kimin suçlu kimin suçsuz olduğuna genel zabıtanın karar verdiği bir ortamdır."
TİHV, bu uygulamanın "korku"nun her yere egemen olmasını amaçladığını da vurguladı.
"Silah son çare, ama öyle kullanılmıyor"
“Silah en son çare olarak ve düzeni bozan kişiyi kaçamaz veya saldıramaz hale getirmek amacıyla kullanılmalıdır” ilkesini anımsatan TİHV, "Polis ve jandarma güçlerinin silah kullanırken meşru sınırlar içinde kalacağına inanmak istiyoruz. Ama son olay bize silahın son çare olarak kullanılmadığını düşündürtüyor" dedi. (TK)