Türkiye'de hak savunuculuğu yapan ulusal ya da uluslararası sivil toplum örgütleri, akademisyenler, aktivistler yıllardır özerk bir İnsan Hakları Ulusal Kurumu kurulması için çaba sarfediyor.
İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP)'un bugün Ankara'da Gordion Hotel'de düzenlediği bilgilendirme toplantısında nasıl bir ulusal kurum kurulması gerektiği konuşuldu.
Toplantıya konuşmacı olarak İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İnsan Hakları Merkezi'nden Kerem Altıparmak katıldı.
Türkiye İnsan Hakları Kurumu (TİHK)'in kurulmasına ilişkin yeni bir kanun tasarısı Bakanlar Kurulu tarafından 5 Mart 2012 tarihinde yeniden TBMM Başkanlığı'na, 15 Mart 2012 tarihinde ise ilgili TBMM komisyonlarına sevk edildi.
"Devlet kendisine tarafsız bakamıyor"
Bilgilendirme toplantısında konuşan Kerem Altıparmak, yasanın bu haliyle çıkmasının herkes için kötü sonuçlar doğurabileceğini, kurulması planlanan kurumun başkan ve üyelerinin hükümet tarafından atanmasının kurumun hükümet güdümlü çalışmasına neden olacağını ifade etti.
Altıparmak, ulusal kurumun kurulmasına ilişkin yasanın oldukça detaylı hazırlanması gerektiğini, yasanın kurumun bağımsızlığını sağlayacak, personelinin potansiyel mağdur olmasının önüne geçebilecek şekilde düzenlenmesinin şart olduğunu belirtti.
İhlallerin önlenmesi ve bastırılmasında bürokrasinin tarafsız kalamadığını sözlerine ekleyen Altıparmak, sivil toplum ile bürokrasi arasında köprü görevini üstlenecek ulusal kurumun Paris İlkeleri'nin ruhunu taşıması gerektiğini söyledi.
"2008 yılında sessiz sedasız çıkarılan bir torba yasayla, anayasal düzene karşı suç işlemek gibi nedenlerden ötürü hüküm giymiş insanların, cezaevi sonrasında istedikleri meslekleri yapmalarının önüne geçildi. Şimdi kurulması planlanan kurumda hiçbir faaliyete katılmamış, asosyal KPSS çocuklarının mı çalışması daha faydalı olacak yoksa çeşitli nedenlerle cezaevinde yatmış insan hakları savunucularının mı ?"
12 Eylül gibi, önce kanun sonra anayasa
İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan ise, Kürt sorununun çözümü için, cezaevleri sorunları için, cinsiyet kimliğinin görünür kılınması için çalışılmadıkça kurumun aktif bir şekilde çalışmasının mümkün olmadığını söyledi.
Türkdoğan, anayasanın bu haliyle kaldığı süre içerisinde bürokratik birimler ve kurullar arasında uyumsuzluğun süreceğini ifade ederken, AKP Hükümeti'nin 12 Eylül döneminde Kenan Evren'in yaptığı gibi önce kanunları sıralayıp arkasından anayasayı çıkarmaya çalıştığını, işi tersten yaptığını belirtti.
"Yasayla kurulacak 60 kişilik bir kurum, Türkiye'deki ihlallerin yüzde birine bile yetişemez. Kurum bu haliyle kurulursa işlevini yetine getiremez, hepimiz bu işten zarar görürüz." (MAF)