Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), Kadıköy Belediyesi ile birlikte Uğur Mumcu’yu anmak için “Basın öne eğilmesin” etkinliği düzenledi.
Mumcu’nun ölüm yıldönümü olan 24 Ocak’ta Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleşen anmaya, Cumhuriyet gazetesi İmtiyaz Sahibi Orhan Erinç, Cumhuriyet yazarı Şükran Soner ile Özgür Gündem davasından yargılanan ve kısa bir süre önce tahliye olan dil bilimci Necmiye Alpay konuşmacı olarak katıldı.
Mahpus gazetecilerden mesaj
Etkinlikte mahpus gazeteciler Turhan Günay ile Musa Kart’ın mesajları Sınır Tanımayan Gazeteciler Türkiye Temsilcisi Erol Önderoğlu tarafından, Kadri Gürsel’in mesajı ise Uluslararası Basın Enstitüsü’nün Türkiye Ulusal Komitesi (IPI Türkiye) Başkan Yardımcısı Emre Kızılkaya tarafından okundu.
Turhan Günay’ın mesajı"Sevgili Uğur Abi, “Sen sakıncalı piyadeydin, biz ise sakıncalı gazeteci. Açtığın yolda yürümeye devam ediyoruz. O nedenle BASIN öne eğilmeyecek. Özlemle" Musa Kart’ın mesajı“Bizi sevdiklerimizden ayırdılar, dostlarımızdan ayırdılar, işimizden, kağıdımızdan, kalemimizden, fırçamızdan ayırdılar, ama vicdanımızdan ayıramadılar." Kadri Gürsel’in mesajı
"Hepinize Silivri Kapalı Ceza ve İnfaz Kurumu 9 No’lu Cezaevi B Blok 25 No’lu koğuştan selam ve sevgiler. Basın özgürlüğünün alabildiğine baskılandığı, ifade özgürlüğünün cendereye alındığı, toplantı ve gösteri yapma özgürlüğünün neredeyse ortadan kaldırıldığı bu zor dönemde, hapisteki gazetecilerin ve genelde gazeteciliğin mücadelesini diri tutma çabanızı şükranla karşılıyoruz. “Bugün Silivri Cezaevi’nde olmasaydım, ben de uzun yıllardır birlikte basın özgürlüğü mücadelesi verdiğim sizlerle bir arada olacaktım. Şimdi bir gazeteci olarak bulunduğum yerden, verdiğiniz mücadelenin ne kadar anlamlı ve önemli olduğunu bir kez daha anlıyorum. Bizler Cumhuriyet gazetesinin susturulmasını ve yok edilmesini amaçlayan bir siyasi operasyon kapsamında yaklaşık 3 ay önce tutuklandık ve savcılıkta bize yöneltilen sorulardan terör örgütü üyesi olmamakla birlikte terör örgütü adına faaliyet göstermekle suçlandığımızı anlıyoruz. Gerçekten de savcının bu suçlamayı nasıl olup nasıl delillendireceğini merak ediyoruz. Çünkü hepimiz içtenlikle ve büyük bir doğrulukla bize atfedilen suçlar delille desteklenemez. Söz konusu iddialar delillerle destekleniyor olsaydı, hakkımızda bir yargı süreci söz konusu siyasi operasyonun amacı doğrultusunda başlatılabilirdi. Ancak zaman geçiyor, tutukluluğumuz bir cezaya dönüşüyor ve yargısız infaza maruz bırakılıyoruz. Gariptir hakkımızda hiçbir suç delili olmadığı için suçluyuz. Bir suç delili olmadığı için yargı süreci erteleniyor. Çünkü tutuklu kalmamız isteniyor ve bu içinde bulunduğumuz dönemin bir karakteristiği. “Gazeteciliğin kriminalize edilmesi ve gazetecilerin hiçbir şekilde suç oluşturmayan mesleki faaliyetlerinden suçlanarak cezaevinde tutulmaları, bir kez daha ülkemizdeki basın özgürlüğü ve hukuk açığının başlıca sorunlarından biri haline gelmiştir. Bu bilinçle bir tutuklu gazeteci ve basın özgürlüğü aktivisti olarak hepinizi selamlıyor ve mücadelenizde başarılar diliyorum.” |
Akkaya: Yazdıkları hala ışık tutuyor
Etkinlikte konuşan TGS Genel Sekreteri İlkay Akkaya, Mumcu’nun yazılarının hala Türkiye’ye ışık tuttuğunu belirttiği konuşmasında şunları söyledi:
“Uğur Mumcu o yıllarda Türkiye’nin sürüklendiği karanlığı görmüş, karanlığa işaret etmiş, gazeteci ve aydın sorumluluğuyla tüm Türkiye’yi uyarmıştı.
“İşte bu işaret ettikleri yüzünden Uğur Mumcuları, Abdi İpekçiler ve diğer gazeteciler katledildiler. Gerçekleri yazdıkları için ve daha önemlisi aydın sorumluluğuna sahip çıktıkları için. Ama onları katledenlerin hesap edemedikleri bir şey vardı ki… Bu ülkede nice uğur Mumcular yetişiyor. Hala tüm zorluklara rağmen mesleğini yapmaya çalışan gazeteciler var.
“Onun yolundan giden tüm meslektaşlarımı selamlıyor ve onu özlemle anıyoruz.”
Akkaya’dan sonra Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu konuştu.
Nuhoğlu, anayasa değişikliğine değinerek “Ben inanıyorum Cumhuriyet’in kurucuları daha zor koşullarda bu sorunları çözdüler. Biz de bu sorunu çözebiliriz. Bu güce ve kararlılığa sahibiz. Referandum ile beraber bu karanlık, aydınlığa dönüşecek. Tüm devrim şehitlerimizi saygıyla anıyorum. Aydınlık bir Türkiye için daha dikkatli ve akıllı bir mücadele vereceğiz” dedi.
Orhan Erinç, Şükran Soner ve Necmiye Alpay ise kürsüye çıkarak düşüncelerini paylaştı.
Erinç: Karamsar olma lüksümüz yok
“Uğur sadece bir gazeteci değildi. Gazeteciliğin her alanında uzmanlaşmış bir dosttu. Onu araştırmacı gazeteci olduğu için öldürdüler. Yaşadığımız süreçte ise Uğur Mumcu gibi gazetecileri öldürmüyorlar ama süründürüyorlar ya da cezaevlerinde tutuyorlar.
“Uğur Mumcu’nun kaybı hem gazetecilik için hem de Türkiye için büyük bir kayıptır. Bugün onun izinden giden meslektaşlarımızın çoğunluğu cezaevinde bulunuyor. Bunun nedeni adaletin artık olmamasıdır. Bu süreci atlatacağımıza inanıyorum. Karamsar ya da umutsuz olmak gibi bir lüksümüz yok. Uğur Mumcu’ya verdiğimiz sözleri yerine getirmek için mücadeleye devam edeceğiz.”
Soner: Halkı bilinçlendirdiği için öldürüldü
“Tutuklu gazeteciler ile o dönemde de hep dayanışma içinde oldu. Hukuk birikimi ile dünyada benzeri olmayan bir gazeteciydi. Toplumsal meseleyi dert edinen herkes ile ortak bir zeminde buluşabilen bir insandı. Çok zeki bir insan olmakla beraber çok da çalışkan bir meslektaşımızdı. Halkı bilinçlendirdiği için öldürüldü. Ama Uğur Mumcu’yu sahiplenen binlerce kişi cenazeye katıldı.”
Alpay: Mumcu'yu öldüren güç hala iş başında
“Uğur Mumcu’yu ve diğer gerçek gazetecileri öldürdüler çünkü tarihin yazılmasını istemiyorlar. Onları öldüren bir güç var. O güç hala iş başında ve hala güçlü. Günümüzde ise gazetecileri değil ama gazeteciliği öldürmekle meşguller. En iyi gazetecilerimizi cinayetlere kurban verdik. Belki de gazeteciliği bilince çıkaramadığımız için onları kaybettik. Şimdi de gazetecileri terörist diye damgalayıp cezaevlerine gönderiyorlar.”
Konuşmacıların ardından cezaevindeki gazetecilere destek olmak için “Basın Öne Eğilmesin” pankartı açılarak fotoğraf çektirildi. Fotoğraf hapisteki gazetecilere ulaşabilmesi için gazetelerde de basılacak.
Gece, halk müziği sanatçısı Erdal Erzincan’ın söylediği türkülerle sona erdi. (EA)