Bizler lise yıllarımızda -ki liseli yıllarımız şunun şurasında on-on beş yıllık bir geçmiş- kaş almak için acaba erken mi diye durup düşünürdük... Oysa şimdilerde, ilk gençlik yıllarındaki kızlar estetik operasyonlar için randevu kuyruklarındalar... Daha beteri, bu kızları aileleri destekliyor.
Karne hediyesi; meme ameliyatı
Mesela Amerika Birleşik Devletleri'nde (ABD) liseli kızlar başarılı karne getirdiklerinde aileleri mükafat olarak meme ameliyatı yaptırıyormuş. Aileler kızlarının geleceğinden, gelecekte paralı bir erkek bulamamasından kaygılanıyormuş...
Müsaadenizle, kendi ailemi anmak istiyorum burada... Biz o yıllarda, bizi okulumuza kavuşturacak yol parasını dahi ailemizden utana sıkıla istiyorduk. Nereden nereye... Aileler de değişiyor iste... Çocuklar, zaten epey değişken...
Herkeste bir yamukluk sendromudur gidiyor. Burnumu biraz ufalttırayım, yüzümü gerdireyim, memelerim çok düşük kaldırtayım... Göbek kısmı yükselmiş biraz, yağları da aldırtayım... Dudaklar mı ince, şişirteyim... Popomu azıcık yukarı kaldırtayım...
Vücudumuzun kimi yerlerini şişirtip kimi yerlerini inceltmekle uğraşıp duruyoruz. Canımıza - sağlığımıza yazık diye düşünenlere ise, zaman tünelinde kalmış gericiler gözüyle bakıyoruz...
Bir "güzel hile" ile mutluluk
Ben güzellik düşmanı değilim, güzel olmayı isterim, güzel görünme çabasına karşı falan da değilim... Ama güzellik budalası olunmasına, yürekten karşıyım. Karşı olduğum bir diğer şey, kadınların güzelleşme kaygısını hayatlarının merkezine oturtması... Zamanın, paranın, emeğin, güzellik uğruna talan edilmesi size de israf görünmüyor mu?
Ben, gerçek güzelliğin anne ve babadan çocuğa geçtiğine inananlardanım. Güzellik denilen zamane hastalığına DNA'larınız sayesinde yakalanmamışsanız, yarışa birkaç adım geriden başlamışsızın demektir... Ve üzgünüm, temeliniz sağlam değilse, kurulacak binaya o kadar güvenmeyiniz... Köprülü burnunuzu değiştirin, ağzınızı kenarlarından birkaç santim küçültün, kaşlarınıza kaş mı ektiriyorsunuz, kalem mi çekiyorsunuz... Makyajın değiştiren kudreti yetişsin imdadınıza... Evet evet yapın!
Ama eni sonu, aynanın karşısına geçtiğinizde gördüğünüzün tamamı, bizzat kendinize yabancı bir yüz ya da vücut değil mi? Kendi kendinize yaptığınız bu "güzel hile" ile nereye kadar mutlu olabilirsiniz? Güzelleşme çabasının bir sonu var mı?
İnce belin formülü; kaburga kemiklerinizi eksiltin
Güzel görünmek için vücuduna bunca saldıran, onu kendi özünden koparıp başka vücutların bir kopyası haline getiren mantığın asıl sorununun güzellik kaygısı olduğuna inanmadığımdan, bu tek tipleştirilmiş güzellik çabalarına karşıyım... Asıl arızalı olanın da vücutlar değil, o vücutları esirleri haline getiren kafalar olduğunu düşünüyorum. Sağlam bir bedeni hastalıklı hale getirmekten medet uman bir kafanın problemli olduğu kanısındayım. Nasıl olmasın ki, ince beli olsun diye, kaburga kemiklerini eksilttiriyor kadınlar...
Peki, tüm bu çabaların hedef kitlesi olan erkeklerin sıska bir vücut, nereye baktığı belli olmayan bir çift göz, şişirilmekten hissizleşmiş ve tatsızlaşmış meme ve dudaklardan haz aldıklarına inanmak, biraz safça olmuyor mu?
"Güzellik işi", dünyanın en güçlü birkaç sektöründen biri ve tıpkı fuhuş gibi, ağırlıklı olarak kadın bedeni üzerinden kâr ediyor. Bundan dolayı, güzellik aşkıyla tutuşan tüm kadınlara, kendilerine empoze edilen güzellik salatasına arkalarını dönmelerini ve estetisyenlere değil, psikologlara gitmelerini öneriyorum. Çünkü kendini mutlu hissetmek, kendini beğenmek, kendinden memnun olmak, estetik salonlarla olmaz.
Kendimizi mutlu hissetmenin ve kendimizden memnun olmanın daha az acılı ve daha ucuz yolları var... Değil mi sevgili kadınlar? Kendimizi olduğumuz gibi sevebilmek, kendimize saygı duymak ve zaman zaman küçük, zararsız yöntemlerle kendimizi yenileyip değiştirebilmek... Fazla dağılmadan, biraz çekidüzen vermek kendimize.... Gerisi, can sağlığı... (GA/BB)