Bir süredir gazetelerde Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin jürisi üzerine dönen tartışma ve değerlendirmeleri okuyoruz. Daha doğrusu, jüriye başkan seçilen Hülya Avşar üzerine yazılan olumlu, olumsuz değerlendirmeleri okuyoruz.
Jüri başkanı Avşar olunca - aman popülizm olmasın - sanat, estetik, entelektüel derinlik tarzı eleştiriler ön plana çıkıverdi. Sanat, estetik, entelektüel derinlik konularının subaşlarını tutan kimileri, buraları kadınlarla paylaşmayı hazmedemiyor. Yani söz ve karar mekanizmasında yer alan kadın olunca kimi erkeklere de o kadını karalama, linç etme fırsatı çıktı. Çünkü onlara göre jüri başkanı seçilen Avşar, jüri başkanlığı konuma uygun biri değil. Nedenmiş, okuyalım.
Kim, ne dedi
Şenay Aydemir: Bütün tartışmalar bir yana 350 bin TL para ödüllü bir festival için en azından son dönem Türkiye sinemasını yakından bilen bir ismin başkan olması daha adil olurdu diye düşünüyorum. Hülya Avşar'ın Türkiye sinemasının son yirmi yıldaki gelişimine, yeni estetik ve biçim arayışlarına ne kadar hâkim olduğunu bilmiyoruz. Takip edip etmediği konusunda da elimizde bir done yok. Bence kariyeriyle böyle bir jüride bulunması son derece doğal ama başkan olması hem ona hem de bu ülke sinemasına haksızlık bence
Serdar Akbıyık: Hülya Avşar sinemacı tarafı olan birisi. Üstelik oynadığı filmlerde de çok başarılı olmuş bir sanatçı. Berlin in Berlin, 72. Koğuş filmlerindeki performanslarını atlamamak gerek. Fakat bir problemi var. Onun sinemacı tarafını bastıran bir magazin kimliği var. İşte insanlara ters gelen olay bu. Şöyle düşünüyorum; Altın Portakal başka bir isim bulamaz mıydı?
Altın Portakal Film Festivali'nin bu yılki jüri üyeleri arasında yer alan Levent Kırca da Hülya Avşar'ın jüri başkanlığını kabul etmedi, jüriden istifa etti.
Jüride olsun, başkan olmasın
Bence Avşar'a ilişkin yapılan eleştirilerin temel zeminini sinema, sanat, estetik ya da Avşar'ın magazinel kimliği oluşturmuyor. Onlar, esas olarak Avşar'ı sinema sanatçısı, oyuncu ve o pozisyonu hak eden biri olarak görmüyorlar. Onun bu yanını gizlemeye, silmeye çalışıyorlar. Buradan değer biçmiyorlar.
Onlar, Avşar'ı genelde olduğu üzere sadece "güzel, şımarık, erkeklerin rüyalarına giren bir kadın" olarak görüyorlar, böylece dar bir alana sıkıştırıp, sadece bu dar alanda kalmasını, sıkışmasını istiyorlar, asla kendileriyle aynı yerde, kendilerine eşit değer verilmesini istemiyorlar. Avşar'ın sinemadaki performansını unutmuşlar ya da bastırıp bizlere de unutturmak istiyorlar.
Onlar bunu yapmak isterken, Avşar'ın jüriye değil, bir de jüri başkanlığına seçilmesi tabi en üst düzeyden rahatsız etti bu "seçkin, sanatçı, eleştirmen, entelektüel" beyefendileri.
Hele hele festivaller gibi milyonlarca insanın merak ve heyecanla izlediği, hangi sinema filmlerinin dereceye gireceğinin seçilip belirlendiği, milyonlarca liranın yönlendirilip yönetildiği, jüride ve o jürinin başkanlığında bulunanların kişisel kariyerlerinin olumlu etkilendiği bir pozisyonda Avşar'ın ve onun gibi hayatı tırnaklarıyla kazıyıp gelen kadınların olması elbet kimi egosu şişkin erkekleri rahatsız edecekti. Çünkü onlar, oraları sadece kendilerine layık görüyorlar.
Avşar her ne kadar güzelliği ve şımarıklığı, cilvesi ile öne çıkmış olsa da, onun kendisini asıl var edenin aklının ve direncinin olduğunu görmemek için ya kör olmak lazım ya da cinsiyetçi. Yahut ikisi birden...
Popülizmi eleştirirken popülizmden medet umanlar
Kırca'nın jüriden istifa etmesinin sebebi popülist bir "magazin kadınının" bu işi başaramayacağına ilişkin duyduğu endişe değil.
Avşar'ın başkanlığı altında olmayı kaldıramadı. Çünkü kendini hem Avşar'dan hem de herkesten daha üstün görüyor. Görsün de, geriye dönüp bakınca Avşar'ın iyi oyunculuk sergilediği sinema filmleri aklımıza geliyor. Peki Kırca'nın hangi oyunları, filmleri aklımıza geliyor? Sanatsal açıdan. Entelektüel açıdan. Sinemanın gelişmesi ya da oyunculuk açısından...
Magazin söz konusu olunca eleştiri çanları neden en çok kadınlar için çalıyor? Erkeklere gelince dut yemiş bülbüle dönülüyor? Magazinin yaratıcıları kim, neden bu alan yaratıldı?
Hem güzel hem akıllı hem oyuncu
Evet, bu üç özellik Hülya Avşar'ı tanımlıyor. Seversiniz sevmezsiniz, beğenirsiniz beğenmezsiniz ama Avşar Türkiye sinemasının önemli oyuncuları arasında. Sinemaya emek vermiş başarılı bir kadın. Herkes kadar Avşar da bu alanda hak ettiği saygıyla eleştirilere maruz kalmalı. Ötesi, cinsiyetçilik, hamaset, kıskançlık, onun mevcut popülizminden rant elde etmeye çalışmak olur.
Bence Hülya Avşar'ın Altın Portakal Film Festival'inde jüri başkanı olması, o festivali onurlandırdı. Avşar, sinemanın kazanacağı bir yerde duracaktır kuşkusuz. Zira iyi bir oyuncudur, bu işi biliyor. Ve onun jüri başkanlığı, ona bu makamı hak görmeyenleri bir daha konuşmamak üzere susturacak.
Bu kadın, bu işi bal gibi hak ediyor.
İşte sırf bunlardan dolayı sen erkeklere aldırma Hülya, bildiğini oku.
Durma koş, koş ki, hem sen hem de kadınlar olarak bu erkekler dünyasında cinsiyetçi kuralların oyun kurucusu erkekleri hep beraber alt edelim. (GA/AS)