Petrol-İş Kadın Dergisi ne zamandan beri çıkıyor?
Petrol-İş Kadın Dergisi bu sene itibariyle sekizinci yılını geride bıraktı. Petrol-İş Merkez Yönetim Kurulu'nun kararıyla çıkıyor dergi. Şu anda Türkiye sendikal hareketindeki ilk ve tek periyodik kadın dergisi. Periyodik olması çok önemli. Dergiyi iki ayda bir düzenli olarak çıkartıyoruz.
Hiç aksamadı mı?
Kadın işlerinin yoğun olduğu dönemler ya da genel kurul döneminde biraz aksadığı oluyor. KESK'in de, Eğitim-Sen'in de 8 Martlarda, 25 Kasımlarda ya da kadınlara ait önemli günlerde çıkardıkları kadın dergileri var. Onlara haksızlık etmemek için özellikle vurguluyorum. Batı sendikalarına baktığımda kadın bültenleri halinde çıkan yayınlar var ama bu içerikte bir dergi onlarda da yok.
Petrol-İş Kadın Dergisi alanında bir ilk diyebilir miyiz? Kaç kişi çalışıyor?
Amerika'yı bilmiyorum ama Batı sendika hareketine baktığımda öyle gözüküyor. Tabii Türkçe olmamız bizim için dezavantaj. İngilizce çıkmış olsa dünyaca okunup yayılacak belki de. Dergiyi iki kadın yapıyor. Ben sendikada düzenli olarak çalışıyorum. Selgin dışarıdan çalışıyor, tasarım ve uygulama ona ait. Bazen yazı desteğinde de bulunuyor.
Dergi ilk senesi dolduktan sonra sendikanın kadın çalışmalarını da yürütmeye başladı. Petrol-İş'te yürütülen Novamed Grevi, 8 Mart kutlamaları, krize karşı toplantılar ve kadınlarla mobbing atölye çalışmaları gibi işlerin hepsini Petrol-İş Kadın Dergisi adı altında yaptık. Bir de Petrol-İş Kadın Dergisi olarak ilk kez toplumsal cinsiyet eğitimleri veriyoruz. Bunu bizim neler yaptığımızı göstermek açısından söylemiyorum, ama Türkiye sendika hareketinde birileri bizi örnek alsın istiyoruz. Başka her konuda birbirlerine örnek olan sendikalar kadın konusunda "onlarda var, biz de yapalım" demediler. Hatta Petrol-İş'te çocuk dergisi var, çocuk dergisi örnek alınıyor mesela. Ama nedense kadın dergisi fikrine kapalılar.
İhtiyaç mı duymuyorlar?
İhtiyaç var bence. İhtiyaçtan ziyade paralarını kime harcamak istedikleri ile ilgili bir şey. Muhtemelen kadınlara bütçe ayırmak istemiyorlar. Demokratız diyen ya da devrimciyiz diyen sendikalarda da durum böyle. Koskoca işçi konfederasyonlarında hâlâ kadın yapıları oluşturulmamış. Sadece bütçe değil, kadın örgütlenmesine de önem verilmeli. Petrol-İş Kadın Dergisi eğitime ayrılan bütçeden pay alıyor. Dergide profesyonel olarak iki kadın çalışıyor, başka bir sendikada böyle bir şeyi zor görürsünüz. Dış ilişkiler uzmanına kadın meselesine sen bak, derler mesela. Üstelik burası erkek ağırlıklı bir sendika, üyelerin büyük bölümü erkeklerden oluşuyor.
Neden Petrol-İş kadın konusunda bu kadar yol alıyor?
Petrol-İş'te bir gelenek var. İşçi sınıfına toplu sözleşme ve grev hakkı tanındıktan sonra 7 Aralık 1964'te Petrol-İş'in yaptığı ilk grev olan Berec Grevi, bence bir kadın grevidir. Greve katılan bin işçiden 790'ı kadındır. Petrol-İş esasında petrol işçilerinin sendikası olarak ortaya çıkmış ama kimya sektörünün alt dalı ilaç sanayinde örgütlemeye başladığı andan itibaren kadınlar da sendikaya üye olmaya başlamışlar. Tarihi taradığımda gördüm ki kadın baş temsilciler var. Kadınlar zaman zaman şube yönetimlerinde de yer almışlar. Bahsettiğim dönem 60'lı yılların ikinci yarısıyla 80'li yıllara kadar uzanan dönem. Petrol-İş'in genel kurul resimlerine baktığınızda bir yerde kadınların grup halinde oturduğunu görebiliyorsunuz. Epey fazla sayıda kadın delege var yani. Şu anda ancak iki kadın delegemiz var. Çünkü kamu işletmeleri özelleştirilince önce kadınlar gönderildi. Kadınlara sizin emekliliğiniz gelmiş çıkın dediler. Biliyorsun, kadınların ortak sorunlarından biri de bu; işten çıkartmalar olacaksa önce kadınlar işten çıkarılır. Bir maddi zemin var yani Petrol-İş'te. Mayanın tutması tesadüfi değil. Bir de 77 ile 80 arası dönemde Petrol-İş Dergisi'nde İKD'li kadınlar bir kadın sayfası yapmışlar. Doğrudan işçi kadının sorunlarıyla ilgileniyorlar. Bu çok önemli. Biz kadın dergisi olarak ortaya çıkarken aile politikaları üzerinden çıktık, kadın politikası üzerinden çıkmadık, sonra kadın politikasına geldik. İKD'nin o yıllarda yapmış olduğu kadın çalışması bilmem kaç sene sonra başka bir kadın çalışması için zemin hazırlayabiliyor.
Feminist bir hayalet mi var?
Adlandıramıyorsunuz ama kadına dair bir şeyler dolaşmış hep sendikada. "Kadın çalışması"na yabancı değil. Bu çalışma zaman zaman çok yanlış kurulsa da var.
Petrol-İş 26. Genel Kurulu'nda kadın konusunda tüzük değişikliği yaşandı. Önemli yenilikler oldu. Süreci anlatır mısın?
KESK'teki cinsel taciz sürecinden sonra kadınlar Sendikalarda Cinsel Ayrımcılığa Son İnisiyatifi diye bir grup kurdu. Kimler vardı? Feministler, çeşitli sendikalardan gelen kadınlar, akademisyen kadınlar birlikte bir tüzük çalışması yaptık. Son dönemlerde LGTB hareketinden de katılım oldu. Tüzük çalışması bir sene sürdü.
Avrupa'da belli başlı sendikaların tüzüklerini taradık. Böylece Petrol-İş 26. Olağan Genel Kurulu'na giderken elimizde hazır bir tüzük çalışması vardı. Petrol-İş'te şöyle bir gelenek var, genel kurul raporları hazırlıyoruz, ben de kadın dergisini genel kurula sunmak üzere bir rapor hazırladım. Orada şöyle bir ifade geçiyordu: "Petrol-İş'in tüzükte tanımlanan bir kadın yapısı yok..." Genel Başkan Mustafa Öztaşkın tüm metinleri okumuş, bana bu cümleyi sordu. Ben de "yok" dedim. Çünkü yok. Başkan "Kadınların meselesi hakkında nelerin olması gerekiyorsa, hem genel kurul kararları içine geçebilecek nitelikte hem de tüzük içine kadınlarla ilgili neler yapılacaksa bu konuda bir çalışma yap" dedi. Tüzük değişikliği şablonu elimizdeydi zaten. Bizim sendikaya neler gidebilir diye baktım. Çünkü 1457 kadın üye, 22 bin civarında erkek üye var.
Erkek ağırlıklı bir sektör ve erkek ağırlıklı bir sendikayız sonuçta. Değişiklik önerilerinden bir tek kotaya sıcak bakılmadı. Onu belki biraz yüksek tuttum: yüzde 30. Bunu yapamayız dediler, kadınlar sendika üyelerinin yüzde 6,2'sini oluşturuluyor. Bir sonraki genel kurula o da olur diye umut ediyoruz. Sonuçta pozitif ayrımcı önlemler bir sayı değil, bir politika meselesi...
Tüzükteki diğer değişikliklerden de bahseder misin?
Petrol-İş Sendikası içerisinde kadın bürosu ve kadın komisyonları kurulmasına karar verildi ve tüzüğe geçirildi bu. Biz Petrol-İş Kadın Dergisi için şubelerde kadın üyelerle söyleşiler yapıyoruz, oralarda kadınların büyük bir bölümü "kadın komisyonları kuralım" diyorlardı. Çünkü daha önce Petrol-İş'te şubelerde bu tür komisyonlar varmış ama tüzükte tanımlı değiller. Statüsüz haldeler, sendika fiili olarak kabul ediyor. Tüzükle tanımlı olursanız, sendikanın size yaptığınız çalışmalarla ilgili kaynak aktarımı daha kolay olur.
Merkez Yönetim Kurulu'nun görevleri arasına kadın eğitimleri, toplumsal cinsiyet eğitimlerini ve kadın eğitimlerini teşvik etmek, sendika içerisinde ve evde kadına yönelik erkek şiddetine karşı mücadele etmek de girdi. Genel Başkan genel kurulda biraz şaka yollu şöyle bir konuşma yaptı: "Artık sendika içinde, özellikle de bizim temsilcilerimiz, yöneticilerimiz eşlerini dövemeyecek, tedbir alacağız." Bu konuşmanın 250 delege karşısında yapılması gurur vericiydi.
Batman Şube Başkanı, "BDP'li belediyelerde eşini döven kocanın ücretini kesiyorlar, biz de bunu yapabilir miyiz" diye bir öneri getirdi mesela. Bunu tüzüğe koyamadık çünkü aile hukukuna giriyormuş, sendikalar hukukuna girmiyormuş.
Batman'dan böyle bir talebin gelmesi Kürt kadın hareketinin başarısıdır. Oradaki kadınların burada dergide çalışan iki kadından haberi yoktur. Benim acayip hoşuma gitti, çok heyecanlandım. İki kadın hareketinin (feminist ve Kürt kadın hareketi) karşılıklı etkileşimi sayesinde bir sendikada böyle şeyler oldu.
Tüzükte yapılan devrim niteliğindeki esas değişiklik ise ilk kez bir işçi sendikasında cinsel saldırılara karşı "kadın beyanı esastır" ilkesinin geçmesiydi. Biz sendika içinde kadına yönelik şiddet, mobbing ve cinsel tacizi suç olarak kabul ettik bu tüzükle. Bu suçlara karşı da kadının beyanı esastır, yani kadın kurtuluş hareketinin bir kazanımını sendika tüzüğüne geçirmiş olduk. Bu, devrim niteliğinde bir değişimdir. Böylece feminist hareketle ilişkilendik. Öteki türlü olsaydı x veya y siyasi partisinin ya da sol hareketin kadınları üzerinden gelişen bir etkileşim olacaktı. Başka kaygılardan geçerek gelecekti etkileşim. Bir şeyler değişebilirdi belki ama, bu kadar temele ilişkin olmazdı.
Durum bu kadar net mi?
Çok net, biz çok netiz. Bunu doğrudan doğruya bizim Petrol-İş Kadın Dergisi olarak bağımsız feminist hareketle kurduğumuz ilişkiye borçluyuz. Oranın kazanımları buraya doğrudan yansıdı. Ama biz de onları etkiliyoruz.
Tüzük değişikliğinin dışında bir de kadın tasarısı hazırladık. Ne anlama geliyor kadın tasarısı? Önümüzdeki dört yıllık dönemde Petrol-İş'te kadınların eylem planını çizdik. Petrol-İş Sendikası'nda bir dahaki seçime kadar kadınlar olarak neler yapacağımızı belirledik. Bunlar içinde önemli iki maddeye değineceğim. İlki, Petrol-İş Sendikası diğer kardeş sendikaların kadınlarıyla birlikte 25 Kasım itibariyle ortaklaşa kadına yönelik şiddet kampanyası düzenleyecek. Somut ilk işimiz bu. İkinci önemli nokta ise Petrol-İş'te çalışan kadınların işyerindeki durumlarının düzeltilmesine yönelik çalışmalarımız olacak. 24/b ve 25/c maddeleri var. Ne bunlar? İşyerinde cinsel taciz suçu işleyenlere yönelik ceza maddeleri. Bu maddelerin bundan sonra yapılacak toplu iş sözleşmelerine alınmasını sağlayacağız. Bu, özellikle kadınların ağırlıklı olduğu işyerlerinde çok önemli işlev görecek. Mevcut madde sorunlu ama böylece toplu sözleşmelere kadınlar için somut bir hak girmiş olacak. Bu maddelerin iş kanununa giriş süreçleri de kadın hareketinin doğrudan bir başarısıdır
"Eş değerde işe eşit ücret" meselesi de belli ölçülerde Petrol-İş'teki politikalara yansıyacak. Kadınları güçlendirici özerk kadın eğitimleri de önemli, çünkü Batı sendikalarında bile artık her şey toplumsal cinsiyet ekseninde gidiyor. 2009'dan beri verdiğimiz toplumsal cinsiyet eğitimimiz ise genel olarak erkek üyelere yapılan bir şey. Eğitimlere devam edilmesi ve kadınların bu eğitimlere daha fazla katılması için de karar çıktı.
Verdiğiniz eğitim erkeklerde bir dönüşüme yol açıyor mu?
İçinde yaşadığımız toplumda ve dönemde belli erkeklik ve kadınlık rolleri dayatılıyor bize. Bu rollerinin kısıtlayıcılığının farkında olan kadınlarla daha eşit bir ilişkiyi savunan bazı erkek üyelerde değişimlere yol açtığını düşünüyorum. Onlar için faydalı olabiliyor. Onlar fabrikaya gittiğinde kadın üyelere biraz daha önyargısız yaklaşıyorlar. Böylece daha çok kadın sendikal hareketin içine girecek, daha aktifleşecektir. Bu yüzden toplumsal cinsiyet dersleri de önemli. Bunların genel üye eğitimleri içinde olması, yani sürekli olması daha önemli. Birileri dönüşecekse bu süreklilikle dönüşebilir.
Petrol-İş'teki deneyimleri diğer sendikalardan kadınlarla paylaşmayı düşünüyor musunuz?
Diğer sendikalarda aktif olarak kadın meseleleriyle uğraşan arkadaşlarımızla belli bir ilişkimiz var zaten. Özellikle İstanbul'la diyeyim. Bu deneyimi elbette paylaşacağız. Sendikalardaki cinsiyetçilikle mücadele için kurulmuş bir grubumuz var. Geçen sene çeşitli sendikalardan kadınlarla buluşmuştuk, onlara da değişimi anlatmayı düşünüyorum. Bu deneyim moral de verecek hepimize.
Son 4-5 senede Novamed'den bu yana feministlerin gündemiydi sendikalar, sendikalardaki cinsel ayrımcılık, sendikalı kadınların yaptığı direnişler, eylemler... Feminist kadınların direnişteki kadınlarla buluşup birlikte direnmeleri bu buluşmanın arka planını oluşturuyor...
Bu kazanım, bana kalırsa, sendikalarda bu işlerle uğraşan kadınlarla feminist hareketin ortak çalışmasının neticesinde ortaya çıkan bir kazanımdır. İki hareket var. Sendikal hareket ve kadın kurtuluş hareketi. Bence Petrol-İş'te bu iki hareket arasındaki ilişki iyi kuruldu. Novamed Grevi ile başladı bu ilişki. Sonra, genel kurul sürecinde bu iletişim iyice pekişti. Sendikal hareket, kadın kurtuluş hareketinin bir hareket olduğunu gördü, fark etti.
Sosyalist örgütler hâlâ fark edemedi. Anlattıkça anlıyorlar...
Sendikalarda çalışmak zordur kadınlar açısından, biz de Novamed Grevi ve Desa Direnişi sürecinde buna yakından tanıklık ettik. Sen nasıl yaşadın, zorlandın mı? Sendikalarda çalışmak siyasal partilerde çalışmaktan daha mı zor?
Çok farkı yok aslında. İkisi de hiyerarşik yapılar. İkisi de erkek egemen yapılar. Hiçbir şey kolay olmuyor. Ama sendikalar daha gerçek bir tabana dayanıyor. İşçi sınıfının temsiline soyunan siyasi yapılardan farklılar. Bu farklılıklar bazen avantaj oluşturabiliyor.
Bir de eksenlerinde kadın meselesi olmayan sol gruplar var, bunlar çok fazla engel teşkil ediyor sendikada. Her yapılan işi dedektif gibi takip etmek zorunda hissediyorsunuz kendinizi; yorucu elbette. Burada karşı karşıya geldiğim kesimler okumuş yazmış, "sol" hareketin çeşitli alanlarında yer almış, "işi" bilen kişiler oluyor.
Metinlerin yazılmasında da sorunlar çıkabiliyor. Alınan her kararı, yazılan her metni, hepsini takip etmek gerekiyor. Bazen isyan ediyorsunuz, kimi zaman susuyorsunuz.
Partiden farkı ne?..
Partiden farkı, çoğulculukta ve bu çoğulculuk gerçek bir temele dayanıyor. Bazı şeyleri aradan çıkartabiliyorsun. Sendikalardaki uzman bürokrasisi çok erkek egemen. Feminizmi neredeyse kadınlardan çok bilen "uzman" erkekler var. Sana, senin haklarını da öğretmeye çalışıyorlar. Mesela yazdıkları metinlere bazen zorunlu olarak kadın işgücünü ekliyorlar. Sonra gelip size "bak kadınlar için neler yazdım" diyebiliyorlar. Çok komik. Bericap'ta kadın işçiler üzerinden yürütülen bir politik çalışmaya, hangi siyasi görüşten olursa olsun, sendika sahip çıkıyor. Kadın mücadelesini orada mevzii olarak görebiliyor. "Sol" partilerin -hep solda bulunduğum için sağ beni ilgilendirmiyor- kadın çalışmalarını alın, birinin yaptığını öteki görmez, erkekler hiçbirini görmez filan...
Petrol-İş sendikasındaki tüzük değişikliğinin feministlere yansıması nasıl oldu?
Feministler çok iyi karşıladı. Özellikle tüzük çalışmasını birlikte yürüttüğümüz arkadaşlar netice almaktan son derece umutlanmış durumdalar. Sendikalara ilişkin hepimiz umutlandık esasında. Genel kurulda biraz daha dışarıdan kadın desteği olsaydı, bir parça daha güzel olacaktı. Çünkü biz bir hareketiz.
Bir de böyle değişikliklerin yeterince duyurulması gerekiyor. Kadın gazeteciler kendi bulundukları gazetelerde yazabilirler. Mümkün olduğu kadar bu işi yaygınlaştırmamız gerekiyor, mümkün olduğu kadar işçi konfederasyon genel kurullarında bu işin görülmesini sağlamamız gerekiyor. Önümüzde Türkiye'nin iki büyük işçi konfederasyonunun, TÜRK-İş ve DİSK'in genel kurulu var. Bu konuda onlara baskı yapmamız lazım. Kadın kurtuluş hareketiyle Petrol-İş sendikası arasında güzel ve doğru kurulan bu ilişki bence konfederasyonlara ders olmalı. İki hareket gerçekten birlikte davranınca süreçten güçlenerek çıkıyor, bunu görmeleri lazım. İspanya'da kadınlar bunu yapmışlar. Sosyalist iktidar sürecinde kadınlar lehine çok değişiklikler oldu. Bunda sendikaların büyük rolü vardı.
Bu durum feminist hareket açısından da sendikal hareket açısından da bir imkan. Çünkü daralıyoruz, küçülüyoruz. Yarın, öbür gün taşeronlaşmayla, yarı zamanlı işlerle, kadınları sıkıştırmaya çalışan geçici süreli sözleşmeli çalışmalarla iyice küçüleceğiz. Sendikalar önümüzdeki dönemde kadınlarla daha çok karşılaşacak, hazırlıklı olmaları gerekiyor.
Ne tür bir hazırlık olmalı bu?
Novamed sürecinin Petrol-İş Sendikası'na çok şeyler öğrettiğini düşünüyorum. Hem feministlere hem sendikaya çok şey öğretti. Sendikaların örgütlenme bürosunda mutlaka kadınlar olmalı. Bunu politik olarak biz şimdi söylüyoruz. Zaten bizim telaffuz etmemizin dışında dünya sendikal hareketin içerisinde de böyle bir eğilim var. "Benzer benzerini örgütler" diye bir prensip var. Bu, kadınları kadınlar örgütlemeli, kadınların derdinden, halinden, çaresinden kadınlar anlar demek. Bizim sendikal harekette bu perspektif çok eksik. Sendikalara feminist yöntem ve bilgisine sahip kadınlar uzmanlar gerekiyor. Böyle kadınlar sendikal hareket içerisinde yer almaya başladığında, örgütlenmeden eğitime dek çok yol alınacağına inanıyorum.
Uluslararası ilişkilerde, araştırmada mevcut perspektifle bir işçi tanımı var, işçi deyince erkek işçi anlaşılıyor ama o sektörde kadınların yoğunluğu üzerinden bir sektör araştırması yapıldığını düşünün... Kadın var mı, yok mu üzerinden bir sektör araştırması yapılıyor ve araştırmada feminist bir yöntemle çalışan kadın uzmanlar var. Kadın uzman bunları sendikal metne yansıtıyor, bu sektör araştırması temelinde sendikayı örgütlemeye çalışıyor. O sektörde ne kadar işgücü var, kadın ve erkek işçilerin ücretleri arasında fark var mı? Kadınların kaçı evli, kaç çocukları var? Ev işlerine ayırdıkları zaman, vs... Tüm bunlar üzerinden bir örgütlenme çalışması yapacaksın. Ne kadar tam bir çalışma olur, düşünün...
Devrim demeyeceğim de, inanılmaz güzel işler başarılır böyle. Union Sendikası'nda mesela böyle çalışmalar yapmışlar. Amerikan Çelik Sendikası'nda "Çelik Kadınlar" diye kadınların bir örgütleri var, onlar da bu tür çalışmalar yapıyorlar. Yeni sendikal birlikler kuruluyor. Avusturya İmalat Sendikaları Birliği Pro-Ge'deki kadınlar mesela. Birliği bu türden kadın çalışmalarıyla güçlendirmişler... Hâlâ devam ediyorlar. Dünya sendikal hareketinde bunun örnekleri var. (YY)