Meclisi, Türkiye İşçi Partidsi (TİP) Milletvekili Can Atalay ile ilgili olağanüstü toplantıya çağıran Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), TİP, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Emek Partisi, Saadet Partisi, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve Demokrat Parti milletvekilleri ortak bildiri yayınladılar.
Olağanüstü toplanma talebi TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş tarafından reddedilen partiler bugün Kurtulmuş'u ziyaret ettiler.
Görüşmenin ardından partiler ortak bildiri yayınladılar. Bildiride, AYM kararının uygulanmamasıyla başlayan yargı krizine değinildi ve durumun ‘derin bir demokrasi krizine dönüştüğüne’ vurgu yapıldı.
Can Atalay için AYM'ye üçüncü başvuru
"Talebimiz teamüllere aykırı olarak reddedildi"
Bildiride özetle şu ifadelere yer verildi:
“14 Mayıs 2023 günü halkın iradesi ile milletvekili seçilen Can Atalay, Anayasa Mahkemesi'nin hakkında verdiği iki karara rağmen Silivri Cezaevi'ndedir. Ortaya çıkan bu durum, yargının yasama erkine müdahalesi olmakla kalmayıp, aslında Türkiye'de yaşanan politik gerçekliğin bir görünümü olarak, yürütmenin ve tek adam rejiminin tahakkümü ile erkler ayrılığının ortadan kaldırılması, tüm yurttaşlarımız için kişi güvenliği hakkının yasal güvencelerinin keyfi uygulamalara açık hale getirilmesi anlamını taşımaktadır.
Yukarıda tanımlanan olayların ele alınarak görüşülmesi ve kendi gündemine hâkim olan TBMM'nin tutumunun belirlenmesi amacıyla, sekiz partinin temsilcilerinin yeter sayıda imzalarıyla, Meclis'in olağanüstü toplanması istemiyle hazırlanan dilekçe, 5 Ocak günü TBMM Başkanlığı'na sunulmuştur. Buna karşın Meclis Başkanı imzasıyla 9 Ocak günü tarafımıza ulaşan yazıda, Anayasa, İç Tüzük ve Meclis teamüllerine aykırı olarak, talebimiz reddedilmiştir.
İki Yargıtay üyesi Atalay kararına yine muhalefet etti: AYM kararları bağlayıcıdır
"Anayasa ve iç tüzük ihlal edildi"
Bilindiği üzere, TBMM 2023 yılında son mesaisini 27 Aralık 2023 gününde tamamlamış ve çalışmalarına 16 Ocak 2024 tarihine kadar ara vermiştir. Bu fiili duruma karşılık, Meclis'in tatil ya da ara verme kararının bulunmadığı yönünde bir görüş ileri sürülerek Meclis'in toplanmasının reddedilmesi, her şeyden önce hukukun genel ilkelerine ve iyi niyet kuralına aykırıdır. Dahası, 2 Ocak 2020 tarihinde benzer bir durumda TBMM, dönemin Meclis Başkanı tarafından toplantıya çağrılmış ve toplantı gerçekleştirilmiştir.
TBMM'de temsil edilen sekiz siyasi partinin grup başkanları, grup başkan vekilleri ve yeter sayıda milletvekillerinin imzasıyla verilen söz konusu talebimiz karşısında, Meclis Başkanı'nın takdir yetkisi değil, bağlı yetkisi bulunmaktadır. Buna karşın Meclis Başkanı'nın bu talebimizi reddetmesi, Anayasa'nın 93, İç Tüzüğün 7’nci maddelerinin ihlali yanında, TBMM teamüllerinin çiğnenmesi ve bu alana tümüyle keyfiyetin hâkim kılınması anlamını taşımaktadır.
Kurtulmuş'tan Atalay açıklaması: Bu meselenin suhuletle çözülmesi en doğru yol
"Meclis Başkanı, Meclis hukukunu korumalı"
Somut durumdan çok öte, Meclis Başkanı'nın ortaya koyduğu bu tutumla, bundan böyle ülkemizin karşılaşacağı önemli gelişmeler karşısında, TBMM'nin olağanüstü toplanarak ülke gündemine müdahale gücü tartışmalı bir hale getirilmektedir.
Bizzat Başkanı tarafından Meclis'in etkisizleştirme ve işlevsiz kılınma çabalarının, mevcut iktidarın tutumundan ayrı değerlendirilemeyeceğinin farkındayız. Bu bağlamda ifade etmek isteriz ki, Meclis Başkanı; haklı, hukuka ve kamu yararına uyarlı taleplerimiz üzerinden siyasi karşıtlık kurma durumundan kendisini çıkarmalı ve Meclis'in hukukunu korumalıdır.
Aşağıda imzası bulunan ve farklı siyasi müktesebatlara sahip olan sekiz siyasi partinin temsilcileri olarak, bu açık hukuksuzluğa ve keyfiliğe sessiz kalmayacağımızı ve hukuki-demokratik tepkilerimizi her tür platformda seslendirme kararında olduğumuzu kamuoyuna duyururuz."
AYM gerekçeli kararı açıkladı: Hukuk düzenine karşı keyfi kararlara müsaade edilemez
AYM'nin ikinci ihlal kararında ne olmuştu?
Anayasa Mahkemesi Genel Kurul üyeleri, 21 Aralık 2023'te yaptığı ikinci toplantıda, Atalay'ın, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan "seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı" ve Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan "kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine” oyçokluğuyla, kararın 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine ve ihlalin giderilmesine ilişkin karara ise oybirliğiyle hükmetti.
AYM, 27 Aralık 2023'te açıkladığı gerekçeli kararda ise "mahkemelerin, Anayasa’nın hükümlerini göz ardı ettikleri ve açıkça aykırı davrandıklarını" belirtti.
Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının “tavsiye niteliğinde olmadığı” vurgulanan gerekçede, "Yargıtay'ın ‘Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması' ifadesi "Türk hukukunda bulunmayan bir karar" olarak değerlendirildi.
AYM'nin ihlal kararını gönderdiğini 13. Ağır Ceza Mahkemesi de saatler süren toplantının ardından "ihlalin kendisinden kaynaklanmadığını" ileri sürerek dosyayı ikinci kez Yargıtay 3. Ceza Dairesi'ne gönderdi.
Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise 3 Ocak günü açıkladığı kararında "Atalay hakkında Anayasa Mahkemesince verilen ikinci ihlal kararının hukuki değeri olmadığını ve Anayasa'nın 153/6. Maddesi kapsamında uygulanabilecek bir kararın var olmadığını" belirtti. Kararın uyulmamasına hükmetti.
Daire'nin bu kararının ardından yargıda kriz tartışmaları yeniden başladı.
(RT)