"Kadınlarımız... Yemek tuzlu olduğunda tabağı kafasına fırlattığımız kadınlarımız... Dışarıda kızgınlığımızı atamadığımız zaman eve gelince kendilerine patladığımız kadınlarımız... Hıncımızı onlardan aldığımız, icabında dövdüğümüz, sövdüğümüz kadınlarımız... Hevesimizi aldıktan sonra türlü bahaneler uydurup tek celsede boşadığımız kadınlarımız... Kadınlar, bizim kadınlarımız."
Bu "değer"in Tatlıses'in hayatındaki uygulamasınaysa Hürriyet gazetesinin 29 Mayıs 2007 tarihli haberinde daha önce sevgilisi olan Asena'nın yaptığı açıklama örnek gösterilebilir:
"2000'in Haziran ayında çok kötü bir dayak yedim. İlişkimiz başlamak üzereydi. Hatırladığım kadarıyla önce fiziksel olarak şiddet oldu. Sonra buz kovasını fırlattığını gördüm. Kanlar içinde hastaneye götürüldüm."
"Bana versinler; o zaman görsünler nasıl davranılır"
İbrahim Tatlıses Akşam gazetesiyle yaptığı söyleşide "kadın bakanı" olmak istediğini söyledi.
22 Temmuz seçimlerine Genç Parti (GP) İstanbul milletvekili adayı olarak giren Tatlıses, kadın bakanlığıyla ilgili "Tam bana göre, bana versinler; o zaman görsünler nasıl davranılır" yorumunu yaptı.
Demek ki Tatlıses kadınlara yönelik davranışlarıyla "örnek olmak" hevesinde.
Oysa söyleşiden anlaşıldığı üzere Tatlıses böyle bir bakanlığın bulunduğunu bile yeni öğreniyor.
Akabinde mahkemelerin "gözü mosmor" kadınlarla dolu olmasından dert yanan Tatlıses, hareketlerinin manşet yapılmasından duyduğu rahatsızlığa da değiniyor. (GG/EÜ)