Henüz öğrenciyim. Tarih 13 Şubat 2006. Posta kutumda bir mail. Boğaziçi Üniversitesi'nde POLS 483 koduyla yeni bir ders açılıyor. Gazetecilik üzerine. Her hafta bir gazeteci gelip dersi alan öğrencilere sunum yapacak.
NTV'den Banu Güven, Açık Radyo'dan Ömer Madra gibi isimler sunumlar için önceden belirlenmiş. Bu isimlerin herbiri gazeteciliğe dair varolan fikirlerimin şekillenmesine katkı sağlayacak ama hayatımın akışını değiştirecek kişi bianet'in proje danışmanı: Nadire Mater.
22 Mart 2006 Çarşamba günü. Mater'le ders yapıyoruz. Bize hak odaklı haberciliği, bianet'in kitaplarını, yerel medya eğitimlerini anlatıyor; kitaplardan birer tane bizlere dağıtıyor.
Kimseyi mağdur etmeyen, mağdur edilenlerin sesini duyuran, "mağdur oluş"un "acıklı, münferit bir olay" değil de, "yaygın bir ihlal" olduğunu hatırlatan, savaşa değil barışa, çözümsüzlüğe değil çözüme odaklanan başka türlü bir haberciliğin mümkün olabildiğini Mater'den dinlemek beni heyecanlandırıyor.
"Kapımız gençlere her zaman açık"
İhlali gerçekleştiren güç odakları ihlallerin kaçınılmaz olduğunu, hatta ihlallerin "kimi durumlarda haklı" görülebileceğini düşünmemizi istiyor, yaygın medya güç odaklarının bu bilgisini çoğaltıyor. Ve insan tüm bu inandırıcılıktan yoksun, tek sesli bilgi kirliliğinin içinde kendisini çaresiz ve yalnız sanabiliyor.
Oysa böyle değil...
Hak ihlalleriyle mücadele eden birçok sivil toplum kuruluşu var. İfade özgürlüğü, kadın hakları, çocuk hakları ve insan hakları konusunda uygulanmayan bir sürü kanun ve uluslararası sözleşme olsa da hak savunucularının kazanımları ve ürettikleri çözüm yöntemleri azımsanamaz. Çoğaltılması gereken bir bilgi bu... bianet bunun parçası, ben de parçası olmak istiyorum...
Dersin sonunda Mater'le bianet'te staj yapmak isteğimi paylaşıyorum. Hemen bana kartını verip şöyle diyor:
"Çok memnun oluruz. Kapımız gençlere her zaman açık..."
Haziran 2007'ye dek yaz okulları, bitirme projeleri vs. uğraşıp duruyorum. Üniversitenin son yılında hayatında ne yapacağına da kesin karar vermen gerekiyor, ben çocukluğumdan beri gazeteci olmak istiyor ve çevremdeki çoğu arkadaşımın aksine özel sektörde çalışmaya hiç sıcak bakmıyorum.
Gündemi yakından takip etmek, gündem üzerine kafa yormak, aldığım siyaset bilimi eğitimini pratikle buluşturmak istiyorum. Aklımdaki planı hayata geçirebileceğim yerlerin azlığı beni strese sokuyor, köşeye sıkıştırıyor...
bianet'te çalışmak
Okulun son haftasında cüzdanımdaki kart geliyor aklıma. Mater'e telefon ediyorum. Mezuniyet töreninin ertesi günü bianet'te kadın hakları editörü olarak çalışmaya başlıyorum. Daha önce üçü ders için olmak üzere sadece beş haber yazmam, gazeteciliğin yalnızca teorik kısmını içeren iki ders almam beni biraz tedirgin de etse de, bianet'in yazı işleriyle böylece tanışıyorum.
Benim çalışmaya başladığım günlerde yayın yönetmeni Erhan Üstündağ. Dolayısıyla yazdığım haberler üzerinde en çok Erhan'la çalışıyoruz. Tolga Korkut ve Nilüfer Zengin düzenli takip etmem gereken kaynakları, çeşitli konularda kimlerle konuşabileceğimi anlatıyor; Mater okumam gereken kitapları öneriyor, Erol Önderoğlu "hızlandırılmış ve genişletilmiş" temel hukuk dersleri veriyor...
Ertuğrul Kürkçü'yle her sabah toplantısı bir başka şey öğretiyor. Emine Özcan basın açıklaması, panel, seminer deneyimlerini aktarıyor... İdari işler sorumluları Baran Gündoğdu, Leyla İşbilir, bianet eğitimlerinden edindikleri tecrübeleri paylaşıyor...
İlk bir ayım öğrenme sürecimin en yoğun olduğu zaman. Fakat bianet'te bu süreç hiç bitmiyor. Özellikle rotasyon sistemine geçildikten sonra. Altı ay kadın hakları editörlüğü yapıyorum, ardından çocuk hakları editörlüğü ve yayın yönetmenliği... Bir yeni mezun için bianet'te çalışmak büyük şans. Eğer bir başka yerde çalışmaya başlasaydım bu kadar kısa sürede bu kadar şey öğrenmem düşünülemezdi bile...
Çünkü bianet'te henüz daha sen kendine inanmazken, herkes sendeki potansiyele inanıyor. Bu güvenle sorumluluk alıyorsun, tüm karar alma süreçlerine herkes kadar katılıyorsun. Herkes sana inandığında bir mucize oluveriyor, sana birkaç beden büyük geleceğini sandığın sorumlulukları yerine getirebiliyorsun. Öğrenme sürecini hızlandırmanın daha iyi bir yolu yok sanırım.
bianet'e veda
bianet'te doğum günü partileri, yurtdışından dönenlerin hediyelerini "takdim ettikleri" partiler, yoğun bir günün ardından "kafa dağıtma" etkinlikleri vs. yaygındır. bianet'te en son geçen hafta kendi veda partime katıldım. Çünkü bianet'le hak mücadelelerine dair temas ettiğim birçok konu bana ilham verdi. Biriktirdiğim ne varsa bunun üzerinden bir kez daha geçmek, daha da derin düşünmek istedim. Bu yüzden akademiye dönüyorum...
Bunun temelli bir kopuş olmadığını biliyorum. Çünkü hak mücadelesinin bir parçası olduğum sürece bianet'le yolum tekrar tekrar kesişecektir. Zaten kendim olarak varolabileceğim, düşündüğüm ne varsa törpülemeden yazabileceğim, "kapısı gençlere her zaman açık" daha başka kaç yer var ki...
Evet, gerçekten de "başka bir iletişim mümkün". (GG/EZÖ)