Türkiye ekonomisine yüksek boyutlu dış kaynak girişi, temposu biraz düşse de sürüyor. Büyümenin de temposu, 2005'e göre düşse de 2006'nın düzeyinde. 2005'in ilk çeyreğinde yüzde 7,5 olan büyüme oranı, 2006 ilk çeyreğinde yüzde 6,4'e düşmüştü.
Bu yılın ilk çeyreğinde de yüzde 6,7. Sonraki çeyreklerde bu büyüme temposunun sürüp sürmeyeceği ise "taşıma su"yun yani dış kaynak girişine bağlı.
Büyüme temposunda yabancı kaynak girişinin sürmesi etkili yabancı kökenli sermaye girişi, bu yılın ilk dört ayında, önceki yıla göre yüzde 9 artmış; buna karşılık "net kaynak aktarımı" aşağı yukarı aynı oranda gerilemiş görünüyor. Tüm sermaye hareketlerini içeren net bilançoda da yüzde 11,6'lık bir düşme var.
Kısacası, dış kaynak girmeye devam ediyor; ama tempo kaybederek... Tempo kaybı, sonraki çeyreklerde büyümenin kaderini de belirleyecek.
Taşıma su dış kaynakla gerçekleşen büyümeyi sürdürebilmek için, dış kaynak girişinin tempo artırarak sürmesi gerek.
Doğrudan yabancı sermaye
Yabancı kaynak girişinde, sıcak paranın giriş yerine çıkışa geçtiği, bu boşluğu da doğrudan yabancı sermayenin doldurduğu dikkat çekiyor.
2007'nin ilk dört ayında 10 milyar dolara ulaşan doğrudan yabancı yatırımlar, büyüme değirmenine taşınan suyun ana kaynağı oldu. Ama, çoğu banka, KİT satışlarından gelen bu paranın akışının daha ne kadar süreceği belli değil.
Sıcak para trafiği "çıkış" yönünde gelişirken mevcut stokun 70 milyar doları aştığı ve ani dalgalanmalarla bu stoktaki çıkışın artmasının nasıl bir kabus oluşturduğunu ve kalmak için hükümeti ve tabii sıcak para morfinmanlarını yüksek faize mecbur tuttuğunu unutmayalım.
Dış borç artıyor
Doğrudan yabancı yatırımlardaki artmaya rağmen, dış borçlanma da sürüyor. Bunu da kamu değil özel sektör(özellikle reel sektör) gerçekleştiriyor.
Dış borç stokunun Mart 2007 sonunda ulaştığı boyut 213,4 milyar dolar...
Bunun içinde özel sektörün payı yüzde 60'a yaklaştı. Çok değil, 2006'nın ilk çeyreğinde özel sektör borçlanması 100 milyar dolara çıkmamıştı, 1 yılda yüzde 26 arttı!.. Bu borç altına girenlerin yüksek faiz-düşük kur müptelası oldukları ve bu tezgahın değişmemesi için militanca mücadele edecekleri açık...
Yoksullaştıran büyüme
Sıcak paraya dayalı, yüksek faiz maliyetli büyümenin sürmesinde düşük reel ücretin kemikleşmesi ve yedek işsiz ordusunun durmaksızın büyümesi etkili. Dolayısıyla, büyüme, bölüşüme gelince yoksullaşmayla at başı gidiyor.
Reel ücretlerin hâlâ 2001 kriz sırasındaki düzeyine gelemediği, büyümenin ücretlilere yansımadığı unutulmasın. 2001 ilk çeyreğinde özel sektör imalat sanayiinde 100'e yaklaşan reel ücret endeksi 2006 son çeyreğinde 88 İdi, ama bu arada ekonomi 20 çeyrektir büyümüş de büyümüştü.
Büyüme sürse de işsizliğe çözüm üretmiyor. Resmi kent işsizliği yüzde 13 bandının üstüne çıktı yine. Bunun gayriresmi boyutunun yüzde 20'nin üstü olduğunu da akılda tutmalı. (MS/TK)