*Fotoğraf: AA
Şırnak Barosu İnsan Hakları ve Cezaevi İzleme Komisyonu, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Şırnak Temsilciliği ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Şubesi, Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklularla görüşerek hazırladığı hak ihlalleri raporunu kamuoyuyla paylaştı.
Raporda, 23-25 Ekim'de gardiyanların saldırısına maruz kalan mahpusların aktarımlarına yer verildi.
Mahpuslardan M.Ç., 23-24 25 Ekim günü yaşadığı şiddeti şu sözlerle anlattı: "23 Ekim'de koğuşta bulunan bütün mahpusların alt katta bulunduğu esnada koğuşa çok sayıda gardiyan girerek, bizim kendi imkanlarımız ile halı ile döşediğimiz ve günlük olarak temizliğini yaptığımız, ayakkabı ile girmediğimiz alana, ayakkabı ve botlarla girmek istediler. Bizler de bu alanda mahpusların namaz kıldığını ve bu nedenle ayakkabı ile basılmaması gerektiğini uygun bir üslupla dile getirdik ve bu şekilde yatakhaneye girmelerini istemediğimizi bildirdik.
"Yerlerde sürüklendik"
Bu talebimiz üzerine gardiyanlar tarafından hepimiz yerlerde sürüklenerek darp ve sinkaflı küfürler eşliğinde kameraların 24 saat kayıtta bulunduğu koridora çıkarıldık. Bu koridorda her bir mahpusa 3-4 gardiyan düşecek şekilde saldırdılar. Bizi yere yatıran robokoplu gardiyanlar, coplarla vurmaya devam etti.
Ben yerde yatar vaziyette iken bilerek cop ve robokoplarla başıma vurmaya başladılar. Ben başımı korumaya çalıştıkça onlar vurdular. Hepimizi plastik kelepçeler ile ters kelepçeleyip vurmaya devam ettiler. Koridorda ayağımdan tutup, yerde sürükleyerek yaklaşık 20 metre uzaklıktaki baş memurun odasına götürdüler. Bu odada uzun bir süre bana vurmaya devam ettiler. Bu saldırı sonucunda sol kulağımda ciddi şişlikler oluştu, belimdeki ağrılardan dolayı sandalyeye rahat bir şekilde oturamıyorum.”
"Devlet geldi, devlet burada"
“24 Ekim günü gardiyanların tekrar odaya gelerek ayakta ve askeri düzende sayım vermemizi istedi. Bizler de böyle bir usulün olmadığını, yerimizde sayım vereceğimizi bildirdik. Bunun üzerine saldırı için hazırlıklı gelen gardiyanlar önceki günden farklı olarak, kameraların olmadığı havalandırmada bizleri yere yatırarak vurmaya başladılar. Her bir mahpusun üzerinde 3-4 gardiyan vardı ve durmadan vuruyorlardı.
Baş memur olarak bildiğimiz Ahmet, bu saldırının başındaydı. Gardiyanların bir kısmı kasklı ve robokopluydu. Gardiyanlar arasında durmadan bize hakaretlerde bulunan, tehdit edip sinkaflı küfürler yağdıranlar da vardı. Bizlere hitapla, 'devlet geldi, devlet burada' ve 'Esat Oktay’ın selamını getirdik size' dediler.”
"Botla vurdu bir dişi kırıldı"
"25 Ekim de ise 50'nin üzerinde gardiyan aniden koğuşa dalarak üzerimize saldırdılar. Bu saldırı önceki iki günkü saldırılardan çok daha şiddetli ve planlı bir saldırıydı. Hepimizi yüzümüz duvara dönük şekilde yaslayıp vurmaya başladılar. Ayakta, tek sıra ve yüzümüz duvara dönük şekilde sayım almak istediler. Biz bu şiddet ve işkence altında sayım vermeyeceğimizi belirttikçe onlar saldırının şiddetini arttırdılar.
Bu saldırılarda Mehmet A.Ç. isimli mahpusun burnu kırıldı ve koğuştan alındı, bir daha koğuşa getirilmedi, şu an hücrede mi hastanede mi bilmiyoruz. 75-80 yaşlarındaki N.O. isimli yaşlı mahpusun ağzına botla vurulduğu için bir dişi kırıldı, birçok dişi de yerinden oynadı. Dudaklarında şişlikler var. E.O. isimli mahpusun kolu yerinden çıkmış, ağrılar içinde kolunu oynatamıyor. H.S. isimli mahpusun başında şişlikler var ve başından aldığı darbeler nedeniyle ağrıları devam ediyor.”
"İtaat edeceksiniz"
Cezaevinin baş memuru tarafından itaat edilmeleri yönünde tehdit edildiklerini söyleyen M.Ç., "İtaat etmezlerse hastanelik olacaklarına dair tehdit vari bir yaklaşım sergilendi. Baş memur olan Ahmet isimli şahıs bize 'ya itaat edeceksiniz ya da bugün iki kişiyi hastanelik ettik, yarın 5 kişiyi, sonraki gün 10 kişiyi de hastanelik ederiz, ta ki siz itaat edene kadar. Kimse de bize bir şey diyemez, bize bu konuda yetki verilmiş' aktarımında bulundu.
Ayrıca cezaevi yönetimi hakkımızda soruşturma başlatıldı. Hapishane görevlileri tarafından bize saldırı yapılmış olmasına rağmen düzmece iddialar ile her üç gün içinde her birimize ayrı ayrı soruşturmalar açılmış ve 3 gün içinde savunma yapmamız istenmektedir. Soruşturma evrakında belirtilen slogan ve söylemelerin hiçbiri tarafımızdan dillendirilmemiş olmasına rağmen sırf cezalandırılmamız için iftiraya maruz kalmaktayız.”
"Avluya çıkarıp darp ettiler"
Raporda Ş. A. isimli mahpusta yaşadıklarını şöyle anlattı: "Revir talebim olmasına rağmen, bu talebim karşılanmadı. Gardiyanlar koğuş arkadaşım olan N.O.’yu darp ederken, kendisi yaşlı olduğundan ve onun daha fazla hırpalanmaması için kendimi onun üzerine attım. Bunun üzerine beni darp etmeye başladılar ve darp sonucunda başımda şişkinlik oluştu. Daha sonra da beni yere yatırıp karın bölgeme vurmaya başladılar.
Gardiyanlardan biri 'devlet geldi' ve 'devletin gücünü göreceksiniz' diyerek bizlere tehditler savurdu. 24 Ekim'de hepimizi avluya çıkartıp darp ettiler. Üçüncü gün ise yani 25 Ekim'de hepimizin yüzünü duvara yaslayıp 'devletin gücünü göreceksiniz' diyerek sayım yaptırdılar. Amirlerden biri gardiyanlara işaret ederek onlara talimatlarda bulunuyordu. Ayrıca sinkaflı küfürler savurdular"
"Kafama vurup hastanelik ettiler"
Tutuklulardan H.S.’de 3 gün boyunca işkence ve kötü muameleye maruz kaldığını söyledi: ‘‘23 Ekim tarihinden itibaren 3 gün boyunca sistematik ve planlı bir saldırıya maruz kaldık.
Yapılan saldırı sonucunda kafama aldığım darbeler nedeniyle fenalaştım, fenalaştıktan sonra beni hastaneye kaldırdılar. İki koğuşta bulunan bütün mahpuslar aynı muameleye maruz kaldı. Mağdur olan biz olmamıza rağmen hakkımızda 3 farklı soruşturma başlatmışlar.”
Raporda, gözlem ve tespitler ise şu şekilde yer aldı: * Memurların mahpuslara ayakta-askeri sayımı dayattıkları ve kurum yönetimi tarafından haftalık düzenli aramalar yapılmasına rağmen, gardiyanların keyfi olarak ve ayakkabı ile yatakhane ve ibadet alanlarına basmalarına karşı mahpusların haklı itirazlarına işkence ve kötü muamele sayılacak düzeyde şiddet ile karşılık verilmesi şeklinde gerçekleşmiştir. * Mahpuslar aradan geçen 3 güne rağmen revir veya hastaneye sevklerinin yapılmadığı anlaşılmıştır. * Bir kısım mahpusun revire çıkarılmasına ve darp izlerinin vücutlarından açıkça dışarıdan görülmesine rağmen rapor verilme taleplerinin ret edildiği ifade edilmiştir. *Görüşme yapılan mahpusların bir kısmının vücutlarının görünen bölgelerinde -yüzleri- darp izlerinin olduğu -morarma, şişkinlik- bizzat heyetimiz üyelerince tespit edilmiştir. * Mahpus odalarında hijyenik ortamın zaten sağlanamadığı, mahpusların ibadet yeri olarak da kullandığı ve Covid-19 pandemisi nedeniyle kısıtlı imkanlar ile günlük temizliğini yaptıkları yatakhanelerinin bizzat infaz koruma memurları tarafından keyfi şekilde kirletilmiştir. * Heyetin oluşumunda yer alan kurumların 15.06.2021-15.10.2021 tarihli Şırnak T Tipi kapalı Cezaevi'nin hak ihlalleri raporlarımız dikkate alındığında sürekli şekilde farklı biçimlerde haklara müdahale edilmesi ve 23-25 Ekim tarihlerinde yaşananların devamı niteliğinde hak ihlallerinin 'Sistematik' biçimde sürdürüldüğü tablosunu ortaya koymaktadır. |
Raporda, son olarak şöyle denildi: "Cezaevinde süre gelen hak ihlalleri ve cezaevi idaresince mahpuslara yönelik 23-24- 25 Ekim’de gerçekleştirilen işkence ve kötü muameleye ilişkin ‘bağımsız’ denetim mekanizmalarının oluşturulması için devlet (Adalet Bakanlığı-TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu-TBB İnsan Hakları Merkezi) yetkililerini derhal gerekli çalışmaları başlatmaya davet etmekteyiz.” (RT)