Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kezzap, asit gibi kimyasallarla saldırıya uğrayan kadınların tüm tedavilerinin devlet tarafından karşılanmadığını, bazı isteklerinin "estetik" olarak değerlendirildiğini biliyor muydunuz?
Saldırıyı yapan erkeklerin yaralamadan, hatta bazen basit yaralamadan yargılandıklarını?
Erkeklerin kezzap ve asit gibi kimyasallarla saldırdığı üç kadın yaşadıklarını, karşılaştıkları zorlukları ve taleplerini "Şiddetin Yüzü" belgeselinde anlattı.
Esra Açıkgöz ve Kenan Özer'in yönettiği belgesel, 26-28 Kasım'da İsveç'te 12. Sama Uluslararası Film Festivali'nde, 27 Kasım'da Kanada'da Human-Environment Care Film Festivali'nde gösterilecek.
Türkiye'de ise 11. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali kapsamında 26 Kasım'da Atlas 1948 Sineması'nda ve 28 Kasım'da Kadıköy Sineması'nda gösterilecek.
Belgesel ilk olarak 26 Ekim'de İtalya'da Sguardi Altrove Uluslararası Kadın Filmleri Festivali'nde izleyiciyle buluşmuştu.
Belgesel, erkeklerin kadını eve kapatmak, öldürmese de görünüşünü "bozarak" toplumdaki "görünürlüğü"nü bitirmek, başkası tarafından arzulanmasını engellemek için başvurduğu en acımasız saldırılardan birine, kimyasal saldırılara odaklanıyor. Belgeselde boşanmak istediği, "aşkına" karşılık vermediği, terk ettiği için kimyasal saldırıya uğrayan üç kadın hikâyelerini, karşılaştıkları zorlukları ve taleplerini anlatıyor.
Esra Açıkgöz, belgeseli çekmek için yola çıkış nedenlerini şöyle anlatıyor:
"Bu belgesel, erkeklerin acımasız saldırılarına, işkencelerine rağmen hayatlarına devam etmeyi başaran, taleplerini dillendirme cesaretini gösteren kadınların anlatısı. Belgeselde üç kadın var ancak aslında hepimizin, milyonlarca kadının kaygısı ve kavgası aynı zamanda."
Kenan Özer ise, belgesel kapsamında kadınların öne çıkan taleplerini şöyle özetliyor:
"Devlet, kadınların yüz ve bedenlerinde oluşan tahribatla ilgili estetik operasyonları, lüks olarak görüyor. Yaralanan kadınlar için estetik ameliyatların ücretsiz yapılması, suçluların öldürmeye teşebbüsten yargılanması ve kadınlara istihdamda öncelik sağlanması kadın örgütlerinin talepleri arasında."
Marina, Berfin ve MelahatMarina Lakvekheliani, Gürcistanlı bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. 2017'de kendisini terk ettiği için sevgilisi tarafından kezzaplı saldırıya uğruyor. Uzun süren fiziksel tedavi sürecinden sonra yaraları iyileşiyor. Ancak psikolojik tedavisi hâlâ devam ediyor, sakinleştirici ve uyku ilaçlarıyla hayatını devam ettiriyor. Melahat Üzümcü, Mayıs 2020'de Isparta'da işe gitmek için evinden çıktığında boşanma davası açtığı eşi tarafından kezzaplı saldırıya uğruyor. Kulağının bir bölümü eriyor, elinde ve yüzündeki damarlar yoğun hasar görüyor. Üç çocuğuyla birlikte hayatta kalma mücadelesi veriyor. | |
(AÖ)