- Bütçe halkın ve emekçilerin örgütleri aracılığı ve onların katılımı ile yapılmalıdır.
- Ayrı bir Kadın Bakanlığı ve Çocuk Bakanlığı kurulmalı; ayrı ve ihtiyacı karşılayacak bütçeleri olmalıdır.
- Sosyal hizmet alanlarındaki politikalar sorunları önlemeye odaklı, iktidarın siyasi ihtiyaçlarından arındırılmış, kapsamlı politikalar olmalıdır. Bu alanda yapılacak planlarda ekonomik tasarruf ya da kesinti düşünülmemeli, ihtiyaç neyse gerekli bütçe ayrılmalıdır.
- Sosyal yardımlarda bir bağımlılık ilişkisi yaratma ve rant-siyasi çıkar hedefi kaldırılmalıdır. Yardım alanların yardım kesilme tehdidi ile düşük maliyetli çalıştırılmalarına neden olacak uygulamalardan vazgeçilmelidir.
- Mevcut bütçe teklifi pandemi, deprem gibi olağanüstü dönemleri hesaba katmamaktadır. Oysa ki pandemi süresince ve ekonomik krizin de etkileri ile çok sayıda insan işsiz kaldı. Halkın büyük kısmı yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşamaktadır. Tüm bunları gören yoksulluğu teşvik eden değil istihdamı önceleyen ve yoksulluğu bitirme hedefiyle bütçe planlamaları yapılmalıdır.
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), yarın (10 Kasım) itibariyle görüşülmeye başlanacak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın 2022 bütçesine ilişkin değerlendirmesini ve taleplerini düzenlediği basın açıklamasıyla kamuoyu ile paylaştı.
SES Eş Genel Başkanı Selma Atabey, bütçe görüşmelerine, ne taslak hazırlığı aşamasında ne de hazırlanan taslağın meclise sunulması aşamasında sendikaların dahil edilmemesini eleştirdi.
2022 Bütçesinin yüzde 3.8'ini Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bütçesinin oluşturduğu ve bakanlıklara bütçeden ayrılan pay bakımından 6. sırada geldiğine dikkat çeken Atabey, "Bakanlıklar ayrılmadan önce yüzde 12.7 ile en büyük 3. paya sahip olan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (AÇSHB)'lığına ayrılan bütçe göz önüne alındığında 2022 yılında aile ve sosyal hizmetler politikaları için ciddi bir bütçenin ayrılmadığı, ihtiyacı karşılama gibi bir niyetinin olmadığı açık bir şekilde görülmektedir" dedi.
"Sanki sosyal yardım derneği"
2021 Haziran sonu itibariyle Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı (ASHB) bütçesinin yüzde 50.5'inin harcandığını aktaran Atabey, bakanlığın sosyal politikalar üretme konusuna sadece istatistiki yaklaştığını ve kendisine başvurulmayı beklemekle yetinen bir yaklaşıma sahip olduğunu ifade etti:
"ASHB sosyal politika üretme niyeti olmayan, birimleri hakkında nitelik arttırma yaklaşımından uzak; sanki sosyal yardım derneği gibi davranan ve zaten sağlaması gereken kamu hizmetini hayır işi yapma misyonuna çevirmiş durumdadır. Ayrıca 'ihtiyaç sahibi' sayılarını uzun vadede azaltacak herhangi bir sosyal politika üretmediği için sadece ihtiyaç belirlendikten sonra kısa süreli fayda yaratıp kendine bağımlı şekilde yaşamak zorunda kalan kişi sayısını arttırmaktadır. Kadın, engelli, çocuk, yaşlı kişilerin yoksulluğunu ve yoksunluğunu azaltmak için birlikte çalışması gereken diğer bakanlık veya kurumlarla iş birliği halinde mi sorusunun cevabı da ne yazık ki yine bu bütçe teklifinde bulunmamaktadır."
KSGM giderek etkisizleştiriyor
Kadınlara yönelik hizmetlerin planlanması ve şiddetin önlenmesi konusunda ana sorumlu ve koordinatör birim olan Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM) için 2022 bütçesinde 22 milyon 20 bin TL pay ayrıldığını ve ayrılan ödeneğin yüzde 75 'inin personel giderleri için kullanılmasının öngörüldüğünü söyleyen Atabey, şöyle dedi:
"Bu bütçe planı, yani yeterli ve etkili oranda bütçenin ayrılmaması KSGM'nin uzun süredir giderek daha çok etkisizleştirilmesinin bir parçası olarak görülmektedir. Kadın erkek eşitliğinin sağlanması hedefi ve buna uygun faaliyetler Genel Müdürlüğün hedeflerinden çıkartılarak revizeler yapılırken, kadınların varlıklarını ve haklarını aile içindeki 'görevleri' üzerinden tanımlayan muhafazakâr söylem ve pratikler KSGM'nin çalışmalarını da büyük ölçüde etkilemiştir.
"Bütçe taslağında da bir kez daha gördüğümüz, cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan, kadınlara yüklenen her türlü rol ve sorumluluğu Bakanlığın her türlü hizmet planında temel doğruymuş gibi kabul ederek hareket ettiğidir. Kadınların işgücüne katılımını artırma hedefine vurgu yapılan programlarda, ev içi bakım ve diğer sorumluluklar kadınların doğal görevleri olarak varsayılarak istihdamın esnek- yarı zamanlı, güvencesiz biçimleri öne çıkarılmaktadır. Sosyal yardımlarda önemli bir yer tutan engelli ve yaşlı bakımında da, kamusal sorumluluk yerine getirilmek yerine ağırlıklı olarak hane içindeki kadınların emeğine dayanarak sürdürülmektedir."
Kadına yönelik şiddetle mücadele bütçesi belirsiz
Kadınların mücadelesinin yarattığı baskının da bir sonucu olarak bütçe içinde kadına yönelik şiddet konusu bir nebze de olsa yer bulabildiğini ifade eden Atabey, "Ancak, fonksiyonel bütçeden program bütçeye geçildiği için şiddete karşı yapılan harcamalar, Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Edilmesi programı altında gösterilmekte; fakat geçtiğimiz senelerden farklı olarak, bu tutarın ne kadarının sığınaklar, Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), 6284 Kapsamında Barınma Desteği, 6284 Kapsamında Kreş Desteği için ayrıldığı görünmemektedir" dedi.
Nüfusun yüzde 27,2'si çocuklar ama bütçede yoklar
Atabey, çocuklara yönelik hizmetler başlığında ayrılan bütçenin, bakanlığın "Çocukların Korunması" ve "Çocukların Gelişimi" alt programları dikkate alarak değerlendirildiğini ve her iki programa 2022 yılı için ayrılmış bütçenin 5 milyar 291 milyon 356 bin TL olarak belirlendiğini aktardı:
"Tarihsel olarak ilk ve hala en temel sosyal hizmet alanı olan 'korunmaya muhtaç çocuklar' bütçesinin ise toplam bütçenin ancak yüzde 8'ine denk geldiğini görüyoruz. Bakım altına alınan ve hizmet verilen çocuk sayılarında da önemli artışlar görülmemektedir. Dolayısıyla korunmaya muhtaç çocuklar alanında genişleme eğilimi göstermeyen bir Bakanlık politikası ile karşı karşıya olduğumuz anlaşılmaktadır."
Türkiye nüfusunun yüzde 27,2'sini çocukların oluşturduğuna dikkat çeken Atabey, "Çocukların ihtiyaçları, çocuk koruma mekanizmasındaki eksiklikler, koruma ve önleme odaklı çalışmalardaki zayıflıklar sıkça dile getirilmektedir. Pandemi dönemi çocuklar için de başta şiddet olmak üzere risklerin arttığı, salgına özgü hizmet ihtiyaçlarının ortaya çıktığı ve çok acil planlamalar yapılmasının gerekli olduğu bir tablo ortaya çıkarmasına ve pandeminin devam ettiği düşünüldüğünde ne yazık ki bütçede çocuklara ayrılan pay da, bütçe kalemlerinin tanımlanma içerikleri de bu yönde bir hazırlık ya da hedef olmadığına işaret etmektedir" dedi.
Engelliler ve yaşlılar da yok sayılıyor
AKP iktidarının uzun süredir sosyal yardımı hak olmaktan çıkardığını, yardım / lütuf ve bağımlılık ile oy ilişkisi bağlamına yerleştirdiğini savunan Atabey, bütçede engelliler ve yaşlıların da yok sayıldığını söyledi.
Talepler
İşkolu emekçilerinin yoksulluk sınırının altında, açlık sınırının biraz üzerinde ücret aldığını ifade eden Atabey taleplerini ise şöyle sıraladı:
- İş kolunda çalışan tüm emekçilerin temel ücreti yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
- Pandemi nedeni ile bakanlık personelinin iş yükü çok fazla artmıştır. Bütçede personel ödemelerinde personel açığı düşünülerek kadrolu ve güvenceli istihdamla personel açığının hızlı bir şekilde giderilmesi için ödenek arttırılmalıdır.
- Ağır engelli, çocuk ve yaşlılara hizmet veren yatılı kurumlarda çalışanların ek ödeme oranlarına 10 puan ilave edilerek artış sağlanmıştı. Benzer koşullarda ve risk altında hizmet vermesine rağmen kadınlara hizmet veren yatılı kurumlarda çalışanlara puan ilavesi yapılmamıştı. Bu maddenin düzeltilmesi ve kadınlara hizmet veren yatılı kurumların da aynı puan artışından yararlanmaları sağlanmalıdır.
- Meslek farklılıklarını ve meslek sorumluluk sınırlarını ortadan kaldıran, kişilere görevi ve yetkisi olmayan işlerin yaptırılmasına zemin hazırlayan "sosyal çalışma görevlisi" tanımı tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmalıdır.
- Meslek çalışmaları mesleklerin sorumluluk alanları ve sınırları çerçevesinde tanımlanmalı, çalışanlara keyfi ve görevleri olmayan işlerin yaptırılması engellenmelidir.
- Mesleki çalışmalara ve meslek elemanları tarafından hazırlanan raporlara yöneticiler tarafından bilimsel ve mesleki olmayan biçimlerde müdahale edilmesi engellenmelidir.
- Yatılı kurumlarda çalışan personelin nöbet ücretleri artırılmalıdır. Yatılı olmayan kurumlarda gerçekleştirilen fazla çalışma ücretlendirilmelidir.
- İcap nöbetleri ve danışmanlık tedbirleri için ödenen ücretler yapılan işin ve çalışanların emeklerinin karşılığı olabilmekten çok uzaktır, ücretlerde artış sağlanmalıdır.
- Görevde yükselme ve unvan değişikliğinde mülakat kaldırılmalıdır.
- Ek ders karşılığı çalışma kaldırılmalı, personel ihtiyacı kadrolu istihdamla karşılanmalıdır.
- Fiilen genel idari hizmet sınıfı işlerini yapan yardımcı hizmetler personelinin sınavsız genel idari hizmetler kadrosuna geçişleri sağlanmalıdır
- Çocuk eğiticilerinin kadrosu genel idari hizmetler sınıfından çıkartılarak sağlık hizmetleri sınıfına alınmalıdır.
- Vekâleten idarecilik kaldırılmalı, asil idarecilik kadrolarına liyakat ile seçim yöntemi ile atama yapılmalıdır.
- Atama ve yer değiştirme yönetmeliği değiştirilmeli, tayin ve yer değiştirmede hiçbir kurumda olmayan koşul ve kriterler ortadan kaldırılmalıdır.
- Sosyal hizmetler risk ve tehdidin yüksek olduğu bir çalışma alanıdır. Sosyal incelemeler, evde hizmet verilmesi gereken durumlar, güvenlik riski olanlara yönelik kurumlarda yapılan çalışmalar, çalışanlara yönelik tehditler başta olmak üzere çalışanların fiziki ve hukuki güvenliklerinin sağlanması için gerekli tedbirler alınmalıdır. (KÖ)