Boğaziçi Üniversitesi Eleştiri ve Kültür Araştırmaları Yüksek Lisans programı tarafından düzenlenen "Queer, Türkiye ve Transkimlik" konferansında "Seks İşçiliği" başlıklı oturumunda konuşmacılar seks işçiliğinin Türkiye'deki durumu, seks işçiliğine feminist yaklaşımlar ve yaşanan tecrübeler üzerinde durdu.
Kadın Kapısı'ndan Şevval Kılıç dün (21 Ekim) gerçekleşen toplantıda "Türkiye'deki yaklaşık 100 bin seks işçisi en çok ihmal edilen kesimlerden" dedi ve devam etti: "56 genelevde 3 bin kişi çalışıyor; orada nispeten daha güvenli ve sağlıklı bir ortam var fakat idarelerin keyfi uygulamaları, çalışma zorunlulukları, adli sicil kayıtları nedeniyle yapılan ayrımcılık var." Kılıç şehir dışına seyahat için izin gerektiğini, çoğu şehirde genelevde yaşama zorunluluğu olduğunu belirtti.
Kılıç, "Kayıtsız on binlerce işçi her türlü güvenceden yoksun. Kadının kendi bedeni üzerinde hak sahibi olması tanınmalı, sorunların asıl kaynağının yasaklamalar ve dışlamaların getirdiği sömürü ve şiddet olduğu bilinmeli" diye konuştu.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden (ODTÜ) Selin Berghan fuhuşun 19. yüzyılda tartışılmaya başlandığını ve "seks işçiliği" kavramının 1980'lerdeki örgütlenmelerle feminizm tarihine girdiğini söyledi. "Farklı feminist bakışların seks işçiliğine yaklaşımı değişiyor; radikal feministler seks işçiliğinin tamamen ortadan kalması gerektiğini, liberal feministler yasallaşmasını savunabiliyor" diye konuşan Berghan "bazıları kadınları kurtarılması gereken mağdurlar olarak görürken bazıları kendilerini 'kötü' addediyor" diye ekledi.
Berghan, "Seks endüstrisinin analizlere ihtiyacı var" dedi ve ekledi: "Trans bireyler için alternatif yok. Evden çeviri yapmak gibi birkaç istisna dışında seks işçiliği yapmak zorunda kalıyorlar. Bu da polis şiddeti ve nefret cinayeti riski demek."
"Muhalif gruplar da translara önyargılı"
Kırmızı Şemsiye'den Belgin Çelik "Osmanlı devletinde transseksüeller kayıtlı biçimde çalışabiliyorlar ve 'pezevenk' denilen kişilerle birlikte esnaftan sayılıyorlardı. 1970'li yıllarda ise çalışma belgelerimiz vardı, yurtdışından bile gelip translar burada çalışabilirlerdi. Güllük gülistanlık olmamasına rağmen, 80 darbesi sonrasına göre daha iyiydi" dedi.
"En önemli konu sağlık ön planda tutulurdu; hastanede kolunuzdaki bir sivilceye bile dikkat edilirdi. Genelevler kapanınca ne oldu? İnsanlar ensest, hayvanlarla, çocuklarla ilişkiye girmeye başladılar" diyen Çelik, Arjantin'de trans ve kadın tüm seks işçileri bir araya gelip sendikaya katıldıklarında ve çalışmama eylemi yaptıklarında hükümetlerinin geri adım atmak zorunda kalmalarını örnek vererek, "Bizlerse 8 Mart yürüyüşünde bazı gruplardan tepki gördük, sendikalara başvurduğumuzda dikkate alınmadık. 'Konuyu masaya yatıracaklarını' söylediler, sol zaten bu yüzden bu durumda" diye konuştu.
Konferans film gösterimleri, performanslar ve tartışma oturumlarıyla bugün de Büyük Toplantı Salonu'nda sürüyor. Programı için tıklayın. (EÇ/TK)