Haberin Kürtçesi için tıklayın
Halkların Demokratik Partisi (HDP), Hakkari’nin Şemdinli ilçesi Şapatan (Altınsu) köyüne düzenlenen baskında köylülerin maruz kaldığı kötü muameleyle ilgili raporunu açıkladı.
Raporda, darp edilen, hakarete uğrayan, tehdit edilen Şapatanlıların anlatımları da yer aldı.
HDP heyeti, sorumluların tespit edilerek yargı önüne çıkarılmasını talep etti.
Köyde incelemede bulunan heyet şöyle: HDP Hakkari Milletvekili Nihat Akdoğan, Bitlis Milletvekili Mizgin Irgat, PM üyesi Özgür Zeydanoğlu, Hakkari İl Eş Başkanı Metin Besi, Şemdinli İlçe Eş Başkanı Felem Akar, DBP İlçe Yöneticisi Emin Sarı ve HDP Şemdinli İlçe Yöneticileri.
Ne olmuştu? |
5 Ağustos’ta saat 22.00 civarında köyün arka taraflarında bir çatışma yaşanmış, bir polis öldürülmüştü. Ardından “Köyden ateş açıldı” iddiasıyla köye baskın düzenlendi. Tıklayın - Şemdinli’de Köy Meydanında Beş Saat Hakaret, Tehdit, Darp Köy meydanına toplanan Şapatanlılar dövüldü, hakaret ve tehdide maruz kaldı, evlerinin kapıları kırıldı. Tıklayın - Şemdinli, Şapatan Köyündeki Darp Fotoğrafları Savcılıkta Gözaltına alınan altı kişi karakola teslim edilmeden önce yaklaşık dört saat merkez camii yakınlarında yüzüstü yatırılarak bekletildi. Üzerlerine basıldı, tekme atıldı. HDP’nin açıklamasına göre, 100’e yakın kişi işkence ve kötü muameleye maruz kaldı, toplam 36 kişi yaralandı. Konuyla ilgili suç duyurusu yapıldı. Bir polis açığa alındı. |
Şapatanlılar anlattı
HDP heyetine konuşan Bünyamin Atabak, “babasıyla birlikte çıplak ayakla cam kırıkları üzerinde yürütüldüğünü, gözaltına alındıktan sonra da hakkında hiçbir işlem yapılmadan serbest bırakıldığını” anlattı.
Şemdinli Devlet Hastanesi’ne tedavi olmak ve darp raporu almak için gittiğinde, hastanede görevli olan E.Ç. adlı doktor kendisine, “Siz Altınsu (Şapatan) köyündensiniz. Siz teröristsiniz” diyerek tedavi etmeyi kabul etmediğini söyledi.
Hastaneye darp raporu almak için giden diğer köylülere de aynı doktorun, “Canı yanan can yakar. Bu çok normal” dediğini aktardılar.
Türk Tabipler Birliği (TTB), bu doktor ile ilgili soruşturma açılması için harekete geçtiğini açıkladı.
“6 yaşındaki kızımı da dövdüler”
Kendi evinde eşi ve iki çocuğuyla birlikte yaşayan 37 yaşındaki Necmettin Korkmaz yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Gece yarısı saat 01.30 civarında evin kapısı sertçe vuruldu, panik halde üstüme doğru düzgün bir şey alamadan kapıyı açtım. İçeri giren özel timler beni sorgusuz sualsiz dövmeye başladı. Eşim beni korumak için araya girmeye çalışınca, onu da dövmeye başladılar.
“Ağır hakaret ve küfür ediyorlardı. O sırada 6 yaşındaki kızım uyandı, ağlamaya başladı. ‘Kızım ağlıyor’ deyince, ‘Benim arkadaşımı geri mi getirecek?’ diyerek onu da dövdüler. Eşime ağıza alınmayacak hakaretler ettiler. Daha sonra beni döverek caminin yanında yere yüzüstü yatırdılar. Orada da üstüme basıyor, beni dövmeye devam ediyorlardı. En son götürüldüğüm Emniyet’te bir özel tim demir şişle vurdu, dişlerim kırıldı.”
“Kapıyı açınca kafama silah dayadılar”
Evine yapılan baskın sonucunda kapıyı açar açmaz polislerin kafasına silah dayadıklarını söyleyen 39 yaşındaki Hacer Elmas da HDP heyetine şunları anlattı:
“Gece saat 02.00 sıralarında özel timler evimizin kapısını çalıyorlardı. Ben hemen kalktım kapıyı kırmasınlar diye kapıyı açtım; kapıyı açar açmaz kafama silah dayadılar. Beni yere yatırdılar, bana bağırıyor hakaret ediyorlardı.
“Oğlum gelince onun da kafasına silah dayayıp yere yatırıp dövmeye başladılar. Ben ağlamaya başlayınca, onu da dışarıya götürüp orda dövmeye başladılar. Ne kadar yanına gitmek için dışarı çıktıysam da beni her seferinde dövmeye eve sokmaya çalışıyorlardı. Bir süre sonra baktım diğer oğlum ve torunumu da oraya getirdiler. Üçünü beraber gözlerimin önünde dövdüler.”
“Oğlumun burnunu kırdılar”
Şapatan Köyü sakinlerinden 46 yaşındaki Tahsin Elmas da, daha evinin kapısını açmaya fırsat bulamadan kapı ve pencerelerin kırılarak jandarma ve polisin içeriye girdiğini, eşinin ve çocuklarının gözü önünde darp ve ağır hakarete maruz kaldığını belirtti:
“Gece saat 01:30 sıralarıydı. Altınsu merkezde olan evimin kapısı çok sert bir şekilde çalınmaya başlayınca, yataktan uyanıp kapıyı açmak için gittim, ancak ben yetişmeden kapıyı ve pencereyi kırarak içeri girdiler.
“Beni döverek dışarı çıkardılar. ‘Neden 155i aramadınız’ diyerek beni dövüyorlardı. Beni tekmeleyerek yere düşürdüler. Birisi kafama silahın dipçiği ile vurdu. O anda ağzımdan ve burnumdan kan akmaya başladı. Eşim beni korumak için çırpındıysa da hiç dinlemediler. ‘Beynini patlatırız’ diyerek ona silah doğrultular, ağıza alınmayacak hakaretlerde bulunuyorlardı.
“Beni ve köye yeni gelen oğlumu gözaltına aldılar. Emniyet’teki işkence sırasında birisi oğlumun yüzüne tekmeyi vurunca burnu kırıldı, bir gözü de hala iyi görmüyor.”
“Kapıyı açamadan kırıp içeri girdiler”
Şapatan Köyü merkezinde oturan Cafer Atabak da şunları anlattı:
“Evim Altınsu Köyü merkezinde. O gece silah sesleri geliyordu, ancak bu durum çok sık yaşandığı için neler olduğundan haberimiz yoktu. Gece saat 01.00-01.30 sıralarında kapımız çalınmaya başladı. Ben daha yetişmeden kapıyı ve pencereyi kırarak içeri girdiler.
“Özel harekat polisleri ‘o….. çocuğu’ diyerek beni dövmeye başladılar. Birisi silah dipçiği ile gözüme vurunca baygınlık geçirdim. Kadınların yüzüne baka baka size şöyle şöyle yaparız diyerek hakaret ediyorlardı. Oğlumun da kafasını cama vurarak yaraladılar. İkimizi de çıplak ayakla cam kırıklarının üzerinde yürüttüler. Yaklaşık 4 saat yüzüstü yerde tutup daha sonra Emniyet’e götürdüler. Orada da iki saat işkence ettiler.”
“Öldü mü? diye soruyorlardı”
89 yaşındaki Zekiye Girgin de dövüldüğünü anlattı:
“Bizim evimiz Meydan Mahallesi'nde. Sabah saat 04.30 sıralarında kapımız özel timler tarafından çalındı. Oğlum Cevdet kapıyı açmıştı, ben çıkınca baktım, onu balkon altındaki boşluğa sıkıştırmış dövüyorlardı.
“Oğlumu korumak için üstüne kapandım, beni de dövmeye başladılar. Elimden ve kolumdan yaralandım, gelinim ve torunlarım da gelince oğlumu dışarı çıkarıp balkondan aşağıya attılar. Oğlum bayılmış, biz öldü sandık. Ağlamaya başladık, bize hakaret edip gittiler. Biraz sonra iki kişi geri geldi, ‘Öldü mü?’ diye soruyorlardı. Gelinim ağlayıp bağırmaya başlayınca karnına silah dayayıp ‘Seni de öldürürüz’ diye hakaret edip bizi öyle bırakıp gittiler.”
Öneriler ve talepler |
Raporda şu öneriler yer aldı: * Şapatan’da hukuka aykırı keyfi bir tutum sahibi olan, suç işleyen, sorumluluğu olan herkesin yargıya hesap vermesi gerekir. Sadece bir polis memurunun açığa alınması kabul edilemez. Olayda çok sayıda polis ve özel harekatçı ile jandarmanın dahli olduğu açık. * Bu olayda sorumluluğu olan, kanunsuz emri veren ve uygulayan sıralı amirlerin tamamı ile mülki amirlerin ve suç işleyen kolluğun tamamının tespit edilmesi, yargı önüne çıkarılması ve adil bir yargılama ile suçların cezasız kalmaması sağlanmalı. * TBMM İnsan Hakları Komisyonu, tüm üyeleriyle birlikte acilen Şapatan’a gitmeli ve konuyu TBMM gündemine taşımalı. * Daha kapsamlı incelemelerin yapılabilmesi için hak örgütleri başta olmak üzere, konu ile ilgili sivil toplum örgütlerinin ve avukat örgütlerinin, baroların Şapatan’a gitmesi ve çalışma yapması gerekir. * Tanık ve mağdur beyanlarına göre, güvenlik güçleri tarafından evlerde kapı ve pencereler kırılmış, ev eşyalarına kasıtlı zarar verilmiş ve nakit paralarına belgesiz, tespitsiz el konuldu. Ormanlık alanları ve üzüm bağları da zarar gören köylülerin maddi zararları karşılanmalı, tazminatları ödenmeli. * Travma yaşayan Şapatanlılara psikolojik destek sunulmalı. * Devlet yetkililerinin Şapatan halkından özrü dilemeli. |
(AS)