Mecliste yer alan dört parti anayasadaki "özürlü" kullanımının "engelli" olarak değiştirilmesi konusunda uzlaştı. Bu konudaki hazırlanacak anayasa değişiklik teklifi TBMM'ye sunulacak.
Bir yandan da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü, Özürlüler Kanunu'nun başta adının değiştirilmesi ve yaklaşık 100 farklı kanunda geçen "özürlü", "sakat", askerlikle ilgili "çürük" kelimesinin değiştirilmesi için harekete geçti.
Peki "engelli", "sakat", "özürlü"ler bu konuda ne düşünüyor?
Sakatlar Derneği, "engelli"yi tercih ettiklerini ancak "sakat" ismini değiştirmeyeceklerini söylerken Engelliler Federasyonu, "engelli" kelimesini tercih ettiklerini ancak sakat ve özürlüye karşı özel bir tepkileri olmadığını belirtti. Yazar Güçlü ise sakata sakat denmesi taraftarı.
Güçlü: Sakata sakat demek ayrımcılık değil
Nazmiye Güçlü (Yazar): Kadına "bayan", ya da "hanım" demek nasıl kadın haklarında bir iyileştirme yapmıyorsa bu da öyle. İsimleri değiştirmekle bir şey olmuyor; devlet oyalamak için böyle şeyler yapıyor. Önce sakat vardı; özürlü ve engelli sonra çıktı ama ayrımcılık devam ediyor. Normal denilenin dışındaki fiziksel durumlara sakatlık deniyor. Sakatlığı olanlara da sakat. Engelli uymuyor. Neye engelliyim, ben mühendisim ve sakat olduğum için işe alınmadım.
Mesela futbol sayfalarında futbolcular sakatlandığı zaman hala "sakat" denir; bunun aşağılayıcı bir şey olmadığı düşünülür. Ama üçüncü sayfa haberlerinde biri sakat kaldığında hemen "engelli" olur. Kısacası bu karşı tarafa ayrımcılık yapıp yapmamakla ilgili. Sakata "sakat" demek ayrımcılık değil, bunu yapmayan bilir. Ama karşısındakini aşağı gören bunu gizlemek ve kibar görünmek için ne dediğine dikkat ederek engelli der.
Poyraz: Engelli, kişiye değil topluma vurgu yapar
Şükrü Poyraz (Türkiye Sakatlar Derneği): Dernek olarak 50 yıllık ismimiz var bunu değiştirmek istemiyoruz. Ama söylem ve yaklaşım olarak sakat ve özürlü kelimesinin kişiyi yanlış tanımladığını düşünüyoruz. Engelli ise kişiyi ortamıyla beraber değerlendiren, onun yaşadıkları problemlerin etrafındaki koşullardan kaynaklandığını gösteren bir kavram. Bu yüzden de "engelli" kavramının kamuda kullanılması için yıllarca çalıştık.
İçli: Sakat ve özürlüye özel bir tepkimiz yok
Turhan İçli (Engelliler Konfederasyonu Başkanı): Adımızdan da anlaşılabileceği gibi bu kavramı tercih ediyoruz. Ama isim değişince özü değişmez. Burada bir makyaj yapılmak isteniyor. Biz sonuçta bir halk örgütüyüz. Halk iletişim kurmak için ne kullanılıyorsa o kavramlarından yararlanıyoruz. Sakat, kör, sağır sözcüklerine özel olarak tepkimiz yok. Sakatlık, körlük, sağırlık, özürlülük sözcüğü bireyin eksikliğine vurgu yapıyor. Kültürek ve teknolojik gelişmelerin son raddede olduğu çağımızda hala sorunlar yaşanıyorsa bu toplumdaki engellerden kaynaklanıyor. Mesela Körler Derneği'nin ismini bu saatten sonra değiştirmeyeceğiz.
Dünya Sağlık Örgütü'nün tanımı
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) 1980'den beri üç kademeli bir modelden hareket ederek geliştirdiği tanımı uluslararası bir standart olarak kabul ediliyor. Bu tanımlamaya göre engellilik üç aşamadan sonra ortaya çıkıyor. Önce kişide herhangi bir hasar (impairment [bozulma, hasar]) meydana gelir, bunun ardından ortaya fonksiyonel kısıtlılık çıkar (disability [sakatlık, yetersizlik]) ve bunun sonucunda sosyal daralma (handicap [engelli, engellenmiş]) gerçekleşir. (NV)