Türk Toraks Derneği, Türk Tabipleri Birliği, Adli Tıp Uzmanları Derneği, Türkiye Psikiyatri Derneği, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği ve Türk Farmakoloji Uzmanları Derneği ortak bir basın toplantısı yaparak biber gazının sağlık üzerindeki etkileri ile ilgili bilgi verdi. Sağlık örgütleri ortak bir bildiriyle biber gazının yasaklanmasını talep etti.
“İnsan sağlığını tehdit eden göz yaşartıcı kimyasalların toplum üzerinde kullanılmasının yasaklanmasını, yasaları ve uluslararası sözleşmeleri hiçe sayarak toplumun beden ve ruh sağlığını bozan, en temel demokratik hak kullanımını engelleyen, şiddetle bastırma emrini veren, bu emri uygulatan ve uygulayan, binlerce insanın yaralanmasın, dört yurttaşımızın ölmesine neden olan sorumluların belirlenerek hukuki yaptırımların gerçekleştirilmesini talep ediyoruz.”
Toplantıya Türk Toraks Derneği Başkanı Elif Dağlı, Türk Farmakoloji Uzmanları Derneği’nden Atilla Karaalp, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Osman Öztürk, Adli Tıp Uzmanları Derneği Başkanı Ümit Biçer, Türkiye Psikiyatri Derneği’nden Doğan Şahin, Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nden Selma Karabey ile avukat Turgut Kazan katıldı.
Biçer: Biber gazı kimyasal silah olarak kullanıldı
"Türkiye’de son olaylara baktığımızda biber gazı gösteri ajanı olarak değil kimyasal silah olarak kullanılmaktadır. İlk günden itibaren biber gazı sadece biber gazı olarak değil aynı zamanda gaz fişekleri ateşli silah çekirdeği gibi kullanıldı. Tazyikli suyun içine ilaç katıldığı açıklandı. Bu durum zarar verme amacı taşıdığı için işkence suçuna girmektedir.
"Biz bu durumda gösterilere katılsın katılmasın, kimyasal silahların zararına uğrayan herkesin ortaklaşa oluşturduğumuz birimlerde rapor almaya çağırıyoruz. Çünkü bu sürecin belgelenmesi, bu tür hukuksuzlukların tekrar gerçekleşmemesi için çok değerli olacaktır."
Dağlı: Gazın insan üzerinde kullanılmamasını istiyoruz
"Solunum yoluna giden ilaçların zararsız olduğu ispat edildiği zaman ruhsat alınan bir ülkede astımı olup olmadığını bilmeyen inanların bile üzerine gaz sıkılmasını son derece tehlikeli sonuçlara yol açacağını düşünmekteyiz. Bu nedenle birlikte çalıştığımız Avrupa Solunum Derneği, Amerikan Toraks Derneği ve Dünya Sağlık Örgütü gibi derneklere yazılı bir talepte bulunduk ve bu taleple bu gazların insan üzerinde kullanımının durdurulması için bilimsel çalışmaları başlatıyoruz."
Karaalp: En çok polisler ve gazeteciler etkileniyor
"Biber gazının insan üstündeki etkilerini bilmekle beraber gaza kronik olarak maruz kalanlarda ne gibi etkilerin ortaya çıkacağına dair bilgi bulunmamaktadır. Özellikle polis memurları, basın mensupları ve gazın kullanıldığı çevrede çalışan kişiler bu gaza sürekli maruz kaldıkları için tüm olumsuz etkilere diğer bireylere göre çok daha fazla açıktırlar.
"Dolayısıyla gerek toplum sağlığı gerekse birey sağlığı açısından çok büyük sonuçlar doğurabileceğini bilimsel kanıtlarla öngördüğümüz bu gazlar kimyasal silah olarak değerlendirilmeli ve kullanımlar derhal kısıtlanarak yasaklanmalıdır."
Karabey: Orantısız şiddet halk sağlığını tehlikeye attı
"İnsanların sağlıklı bir kentte yaşam taleplerin bu denli orantısız şiddetle bastırırsak biz o zaman halk sağlığını, bedensel, ruhsal ve toplumsal boyutlarda önemli ölçüde tehlikeye atmış oluyoruz.
"Birleşmiş Milletler’in (BM) 1990’da kabul ettiği kamu görevlilerinin kuvvet ve ateşli silah kullanmasıyla ilgili bildirgeye göre şiddet içermeyen barışçıl gösterilere kolluk kuvvetlerinin müdahale etmemesi gerekir. Müdahale etmek zorundaysa ancak çok mecbur kaldığında ve yetecek kadar müdahale etmelidir. Müdahale edilse bile müdahaleden olumsuz etkilenenlere acil tıbbi yardım sağlama koşulunu yerine getirmelidir. Oysa Taksim başta olmak üzere ülkemizin çeşitli yerlerinde bu ilkenin nasıl ihlal edildiğine tanık olduk. Bizzat tıbbi yardım götürmek üzere alanlarda bulunan çok sayıda meslektaşımız engellendi, insanların acil yardım gördükleri revirlere bile gaz bombaları atıldı.
"Bunun sonucu olarak bu toplumun bedensel ve ruhsal sağlığı zarar görmüş, bu olaylara doğrudan ve dolaylı olarak maruz kalan milyonlarca insan ruhsal yaralanma yaşamıştır."
Kazan: Gezi’deki biber gazlı müdahale suçtur
"Kanunen biber gazinin zararlarını önleyici yönetmeliğiniz olması gerekir, müdahale sonrasında ilk yardımı sağlamak zorundasınız. Kapalı alanlara, Gezi’deki duran kırmızılı kadına, kaçan insanlara biber gazı sıkamazsınız.
"Gezi’de duranlara, uyuyanlara, oynayanlara, çocuklara, konser verenlere ve dinleyenlere vahşice biber gazı kullanılmıştır ve bu kesinlikle suçtur. Burada hekim arkadaşlar bu kullanımın işkence olduğunu söyledi. Hatırlatmak isterim, 4. Yargı Paketi ile işkence suçunda zaman aşımı kalkmıştır. Belki bu iktidarda olmaz ama ileride sorumlular işkence suçuyşa yargılanacaktır."
Öztürk: Hakkımızda soruşturma başlatılacağını düşünmüyorduk
"Bu süreçte meslek örgütleri olarak bizim çağrımızla ya da çağrı olmaksızın binlerce hekim şiddete uğrayanların, yaralananların yardımına koştu. Tıp öğrencileri de buna destek verdi. Bunu hükümetin anlayabileceğini düşünmüyorduk ama hakkımızda soruşturma başlatacağını da düşünmüyorduk. Aslında kendinsini verilmesi gereken hizmeti biz verdik."
Şahin: Bir milyon insan travma yaşadı
"Bir milyon insan bu süreçte travma yaşadı. Bu insanların yarısı bir yıl içerisinde bu travmayı atlatacak ancak en az üçte biri olumsuz etkilerini göstermeye devam edecek. Bu üç yüz bin insan demek.
"Türkiye çok travmatik bir toplum. Travmadan etkilenen toplumlarda bireysel şiddet belli davranışlar ortaya çıkar. Ancak şunu da söylemek gerekir ki son iki haftada tramvaya uğrayan insanlar çok ciddi toplumsal dayanışma sergiledi. Tramvaya uğrayan insanlar için en önemli şey travmaların anlaşılması ve toplumsal destek sağlanmasıdır. İnsan kendini yalnız hissederse travma derinleşir sahip çıkılırsa travma daha çabuk değişim. Bu yüzden Türkiye toplumunun bu travmadan çok fazla etkilenmeyeceğini düşünüyorum." (EA)