Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) 34 kişinin hayatını kaybettiği Roboski katliamının 500. gününde yazılı bir açıklama yayımlayarak, katliam emrinin kim tarafından verildiğini sordu.
Bundan 500 gün önce 28 Aralık 2011 gecesi Şırnak’ın Uludere İlçesi Roboski Köyü yakınlarında, tek geçim kaynakları sınır ticareti olan 34 kişinin savaş uçaklarıyla bombalanarak öldürüldüğünün hatırlatıldığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Yaşadıkları coğrafya parçalandığı için adları kaçakçıya çıkan köylüler bombalandı. Bu, Kürt coğrafyasının ve insanlarının gördüğü ilk katliam değildi. Daha önce de birçok katliam yaşanmış, hemen hiçbiri aydınlatılamamıştı.
“21. yüzyıl iletişim olanaklarına rağmen basın organları haberi çok uzun süre gizledi. Özgür basın haberi dünyaya duyururken Türk basını bir yerlerden gelecek talimatları bekliyordu. Talimat geldiğinde haberi son dakika spotuyla girmekte de bir beis duymadılar. Tüm ajanslar, televizyon kanalları, dijital medya platformları, hepsi, katliama tesadüfen aynı adı vermişti: ‘Irak sınırındaki olay’.
“Katliamın hemen ardındaki günlerinde Başbakan ‘Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmaz, kaybolamaz. Türkiye eski Türkiye değil. Kimsenin yaptığı kimsenin yanına kalmaz’ demişti. Bugün gelinen noktada başbakanın ne kadar haklı(!) olduğu apaçık ortadadır. Bu ilk demecinin ardından Başbakan, ‘Genelkurmay Başkanı ve komuta kademesine bu konudaki hassasiyeti nedeniyle medyaya rağmen teşekkür ediyorum’ dedi.
“Başbakan ilerleyen günlerde ‘Bizim silahlı kuvvetlerimiz görevi samimi bir şekilde yapmıştır. Hata da olabilir. Hatayı da açıkladık, özrü de açıkladık. Tazminatı da açıkladılar. Allah aşkına tazminatsa tazminat’ dedi.
“Aynı Başbakan ‘Dikkat ederseniz, kaçakçıların hiçbiri mayınlara basmıyor’ da dedi.
Yine Başbakan’ın pek muteber bir bakanı ‘Uludere'de ölenler sadece figüran. Örgüt için kaçakçılık yapıyorlardı’ dedi.
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sürekli olarak özür dilemekten bahsedip hiç özür dilemedi, bazen ‘Gerekirse özür dileriz’ bazen de ‘Daha kaç kere özür dileyeceğiz’ dedi. Roboski’ye katliamdan ancak aylar sonra eşini ve kendi tabiriyle bakanlarını yolladı, kendisi hiç gelmedi.
“Türkiye Cumhuriyeti; devletiyle, yargısıyla ve medyasıyla bir bütün olarak katliamın üstünü örtmeye çalıştı. Öyle ki, belki de katliam savaş uçaklarınca yapılmamış olsa belki de suç PKK’nin üstüne atılacaktı. Gerçi Türkiye, 90’lı yıllarda Şırnak’ta yine savaş uçaklarının katlettiği siviller için dönemin başbakanının ‘PKK’nin helikopterleri olabilir, onunla bombalamışlardır’ ifadelerini de duymuştu
“Aradan geçen 500 günde devlet hiçbir şey yapmamıştır. Devlet olayı ciddi ve topluma güven verici bir şekilde araştırmadığı gibi, peşini bırakmayanları aşağılamış, ‘Tazminatlarını da verdik ya’ türü söylemlerle ailelerin gururunu hiçe saymıştır. Kendi köyündeki mezara giderek katliamı bir kere daha protesto etmek isteyen ailelere bile acımasızca tazyikli su ve biber gazı sıkmıştır.
“Roboskililere hava saldırısının kimin emriyle uygulandığı, kime karşı hukuki yaptırım gerekeceği soruları yanıtsız ortadadır. Soruyoruz, soracağız ve açığa çıkartacağız: Vur emrini kim verdi?” (EKN)