Haberin İngilizcesi / Kürtçesi için tıklayın
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Christoph K. Neumann meslektaşı Prof. Dr. Zeynep Sayın Balıkçıoğlu’nun işten çıkarılmasını istifa ederek protesto etti.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Prof. Dr. Zeynep Sayın-Balıkçıoğlu'u Cumhurbaşkanına hakaret ettiği gerekçesiyle işten çıkartmıştı. Sayın-Balıkçıoğlu’nun ders sırasında hakaret ettiğini bir öğrencisi basına şikayet etmişti. Sabah gazetesi 15 Haziran günü haber yaparak akademisyeni hedef göstermişti. Bilgi Üniversitesi Sabah gazetesinin haberine dayanarak akademisyeni işten çıkartmış ve bir de açıklama yayınlamıştı.
Akademik özgürlük dersi
Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Neumann, bir istifa dilekçesi yazarak, Bilgi Üniversitesi yönetimine “akademik özgürlük” dersi verdi.
TIKLAYIN - AVUKAT OK: PROF. SAYIN-BALIKÇIOĞLU'NUN İLİŞİĞİNİ REKTÖR KESTİ
Neumann’ın üniversitenin rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman’a hitaben yazdığı dilekçeyi yayınlıyoruz:
“Sayın Rektör,
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nin ağ sitesinde yayımlanan “önemli bir duyuru”ya göre, başında bulunduğunuz müessese, bazı medya haber ve yorumlarına ittibâen Prof. Dr. Zeynep Sayın Balıkçıoğlu ile ilişiği kesmiştir.
Zeynep Hanım’ın ders esnasında ilettiklerinden cımbızla çıkarıldığı belli olan ifadatı hakkında bir şey söylemek, onları bir eleştiriye tabi tutmak, kâfi bağlamı sağlamadan zordur. Kendi hesabıma, TC Cumhurbaşkanı’nın icraat ve şahsına dair medyada yansıtılan sözlerini siyaseten gerekli eleştiricilikten yoksun, fazla müsamahakâr, kavram bakımından zayıf, ayrıca tutumu bakımından elitist bulduğumu söyleyebilirim. Ne var ki, ilgili dersin gidişatını bilmeden varılırsa benim veyahut başka birinin Zeynep Hanım’ın sözlerini şöyle veya böyle ‘bulmasının’ herhangi bir kıymeti yoktur. Söylediklerinin olası hukukî veçheleri üzerine karar vermekse mahkemelerden başka kimsenin işi olamaz.
“Sayın Rektör,
2002 ile 2008 arasında Tarih Bölümü’nün tam zamanlı bir öğretim üyesi vasfıyla, 2008’te Münih Üniversitesi’nde Türkiyat profesörlüğüne geçtikten beri her sene bahar aylarında ders vererek İstanbul Bilgi Üniversitesi’ne mensubiyetimi devam ettiriyorum. Toplumdan kopuk olmayan, zor konularda aksî görüş ve duruşlara imkân veren, meşhur ‘Ermeni Konferansı’nda olduğu gibi kurumsal şahsiyetiyle de akademik özgürlüğünü yaşatmaya çalışan Bilgi Üniversitesi’ni (bazen sevinçle, bazen de ‘her şeye rağmen’ olarak tavsif olunabilen hissiyat içinde) takdir, kendimi de ‘Bilgili’ addederdim. Bu tavrıma zemin, başında bulunduğunuz müessesenin bir zaman sahip çıktığı akademik özgürlüklerdi.
“Zeynep Hanım’ı derslerde ifade ettikleri görüşlerinden dolayı sorgusuz sualsiz Bilgi’den tardetmek akademik hürriyetlerin varlığıyla bağdaşmıyor. Zeynep Hanım’a reva görülen muamele, siyasî takibattan başka bir şey değildir. (Bir biliminsanından ‘ilgili kişi’ diye sözetmenin Türkçede cari olan teamüllere göre tam bir edepsizlik teşkil ettiğini ayriyeten ifade edeyim.) Adı geçen hürriyetlerin var olmadığı bir yer, üniversite olarak nitelendirilemez. Başında bulunduğunuz müesseseye münasip bir isim bulmak elbet ki size düşer, ancak Bilgi’yi üniversite olmaktan çıkardınız. Bu anlamda Bilgi Üniversitesi artık yoktur.
“Bana da, başında bulunduğunuz müessesede bir daha ders vermeyeceğimi ifade etmek kalıyor. Bir de bir rica: Akademik Özgürlük adresinde bulunan metni çevrimiçinden çıkartmak için gerekli talimatı verir misiniz? Millet aldanmasın!
"Saygılarımla”.
(HK)