Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Almanyalı Leonard Viohl, İstanbul’da Tarlabaşı’nda cebinden “Free Demirtaş” yazılı kağıt çıkınca polis şiddetine maruz kaldı.
bianet’e konuşan Viohl, polis memurlarının kendisini apartman girişindeki küçük bir odaya sokarak küfür ve darp ettiklerini, resmi gözaltı işlemi yapmadan bıraktıklarını anlattı.
Yaşananlar Viohl’un o sırada açık olan ses kayıt cihazına yansıdı. Ses kaydında polislerin “Free Demirtaş ha? Keko! Kim verdi lan sana bunu?” demesiyle başlayan arbede ve İngilizce ile Türkçe karışık “Demirtaş terörist, sen de teröristsin!”, “Sen niye geldin lan Türkiye’ye? Türkçe bilmiyorsun, Türkiye’ye geliyorsun. Ajan mısın lan sen? Ne ayaksınız lan siz?”, “Sen Türkçe anlamıyorsun ama seni s.”, gibi sözleri ve küfürleri duyuluyor.
Türkiye'ye turist olarak gelen Viohl, “Neden beni bıraktıklarını önce anlamadım ama herhalde Almanya pasaportum nedeniyle beni herhangi bir gerekçe olmadan tutuklayıp başlarını belaya sokmak istemediler diye düşünüyorum” dedi.
"HDP'li siyasetçilerin tutuklandığı gün, kağıtlara 'Free Demirtaş' yazdım"
Şu anda Almanya'da olan Viohl, yaşadıklarını şöyle anlattı:
“Bahsettiğim olay 4 Kasım Cuma gecesi yaşandı. Beyoğlu’nda bir hostelde kalıyordum ve HDP’li siyasetçilerin tutuklandığına dair utanç verici haberleri okudum. Kağıtlara ‘Free Demirtaş’ (Demirtaş’a özgürlük) yazıp, geçtiğim bazı duvarlara bunu yapıştırmaya karar verdim. O sırada saat akşam 8 civarındaydı. Sonra hostele döndüm ve arkadaşlarımla bu konuyu konuşurken, hostel çalışanları bu konuda dikkat etmem gerektiği konusunda beni uyardı, etrafta sivil polislerin olabileceğini söyledi.
“Gece saat 11 gibi, İranlı bir arkadaşımla Tarlabaşı’na gittik. O bir işi için yanımdan ayrıldı. Bir köşede onu beklerken, sigara içmek için tütün sarmaya başladım. O sırada beş kadar sivil giyimli erkek yanıma geldi ve polis kimliklerini gösterdiler. Elimdekinin yoksa marijuana mı olduğunu sordular. Tütün olduğunu gördüler. Sonra pasaportumu ve orada ne beklediğimi sordular. Arkadaşımı beklediğimi söyledim.
"Teröristlik ve ajanlıkla suçladılar"
“O sırada biri elini montumun cebine attı ve cebimde kalan son ‘Free Demirtaş’ yazılı kağıdı buldu. O anda durum ciddileşti. Beni ‘terörist’ ve ‘ajan’ olmakla suçladılar.
“Aralarından ikisi yere tükürüyor, agresif hareketler yapıyordu. Yanımızdaki binanın girişindeki küçük odaya girmemi söylediler. İçeride başka bir erkeği arıyorlardı. Sanırım üzerinde uyuşturucu arıyorlardı.
“Ben içeri girmek konusunda tereddüt edince, bacaklarımı tekmeleyip bağırmaya başladılar. İçeri girdiğim anda da beni dövmeye başladılar. Tüm güçleriyle değil, sanırım sadece korkutmaya çalışıyorlardı, ama yüzüme vuruyorlardı. Bana ‘terörist’, ‘ajan’ ve ‘Who is Demirtaş’ (Demirtaş kim) diye bağırmaya devam ettiler.
"Demirtaş kim' diye bağırıyorlardı"
“Duvarın dibinde şok olmuş bir halde duruyordum. Onları sakinleştirmek için ‘Demirtaş kim’ diye bağırdıklarında, ‘Hiç kimse’ diye cevap verdim ama bu pek bir işe yaramadı, karın boşluğuma güçlü bir yumruk yedim.
“Üzerimi aramaya devam ettiler, sonra hiçbir şey bulamayınca pasaportumu geri verdiler. Koşmadan ama elimden geldiğince hızlı bir şekilde oradan uzaklaştım.
“Şok geçiriyordum ve duruma çok öfkelenmiştim. Ertesi gün Türkiye’den ayrılmayı düşünüyordum, ama o gece muhteşem insanlarla tanıştım ve bir buçuk hafta daha İstanbul’da kaldım. Bana tüm bu korkunç politik durumun yanısıra, sürekli tehdit altında olsalar da Türkiye'de hala demokratik güçler olduğu konusunda umut verdiler. “ (ÇT)