Hafızalardan silinmeyen parçaları ve unutulmaz sahne şovlarıyla müzik tarihine adını yazdıran efsanevi grup Pink Floyd’un yolculuğu “Pink Floyd - Kilidi Açamazsan Kır Kapıyı” başlığıyla kitap oldu.
Fatma Berber ve Sümeyra Teltik tarafından kaleme alınan kitap, Destek Yayınları biyografi serisinden okuyucuyla buluştu.
Hikaye Hyde Park’ta başlıyor
Kitapta yaptıkları müzikle felsefeye dönüşen Pink Floyd’un müzik yolculuğu on bölümde anlatılıyor. Bölümlerin başında ve sonunda grubun şarkı sözleri veya grup üyelerinin cümlelerine yer veriliyor.
Pink Floyd’un biyografik hikayesine kitapta 2 Temmuz 2005’te Hyde Park’ta verdikleri konserle giriş yapılıyor.
- Pink Floyd o akşam Hyde Pak’ta üçüncü dünya ülkelerindeki açlık ve fakirliğe karşı Live 8 konserleri kapsamında sahne alan isimlerden biriydi. Fakat o gecenin Pink Floyd hayranları için farklı bir anlamı vardı. Yirmi dört yıl önce gruptan ayrılan Roger Waters, grubun diğer üyeleriyle çeyrek asır ayrılıktan sonra ilk kez bir araya gelecekti. Bu konser Pink Floyd hayranları için bir milat olabilir, grup tekrar bir araya gelebilirdi. 140 TV ve 200 radyo kanalından canlı yayınlanan konser ülkemizde de büyük yankı uyandırmıştı.
İkinci bölüm kolej yıllarından
Kitabın Hyde Park’ta başlayan birinci bölümü grubun o gece sahneden selam gönderdiği Pink Floyd’un isim babası Syd Barrett’in inzivaya çekildiği evinde sona eriyor.
Okuyucu ikinci bölümden itibaren kendini 1950’li yılların sonunda Cambridge’de buluyor; böylece grup üyelerinin hikâyelerine henüz kolej yıllarından itibaren tanıklık edilebiliyor.
Üçüncü bölüm savaş sonrası
Kitabın üçüncü bölümünde, İkinci Dünya Savaşı sonrası ABD ve Avrupa’da yaygınlaşan toplumsal hareketliliğin sanat akımlarına yön vermesine değiniliyor. Grubun sancılı kuruluş süreci, soykırımlara itiraz edip sevgi ve barış talep eden yeni neslin itiraz sesleri ve bu itirazlarla şekillenen müzik akımları üzerinden anlatılıyor.
Kitabın ilerleyen bölümlerinde pek çok Pink Floyd hayranı tarafından grubun beyni kabul edilen Syd Barrett’in gruptan çıkarılmasıyla değişen dinamikler; bugün bile dinlenmeye devam eden albümlerin oluşum süreçleri; albüm kapaklarının ve albümdeki parçaların anlattıkları, grubun Roger Waters ile yollarını ayırması üzerinde duruluyor.
Son kısımda Hyde Park’a dönüş
Okuyucu kitabın sonunda Hyde Park’ta gerçekleşen o muhteşem buluşmaya bir kez daha dönüyor.
- Live 8 kapsamında gerçekleşen konser Pink Floyd hayranları için yeniden birleşeceklerine, efsanenin kaldığı yerden devam edeceğine dair umut dolu bir geceydi. O geceye şahitlik edenler çeyrek yüzyıl sonra grubu ilk ve son kez sahnede birlikte görmüş oldu. 2008’de grubun klavyecisi Rick Wright’ın yaşamanı yitirmesi bu umutları sonsuza dek yok etti.
“Bu efsane topluluk insanlık yaşadıkça var olacak”
“Kilidi Açamazsan Kır Kapıyı”da seksenli yılların başında İmge Yayınevi’nden Pink Floyd isimli kitaba imza atan Orhan Kahyaoğlu’nun, müzik eleştirmeni ve gazeteci yazar Murat Beşer’in, yayıncı ve yazar Alper Çeker’in görüşlerine de yer veriliyor. Murat Beşer Pink Floyd ile ilgili şu tespitlerde bulunuyor:
“Savaş sonunda doğan bir kuşağın orta sınıf mensupları olarak yıkımı görmüşlerdi. Barışın ve insanlık değerlerinin kıymetini iyi biliyorlardı. Belki de ellerindeki en güzel içerik malzemelerinden biri buydu.
“Sanayi devrimini tamamlamış bir toplumda, kapitalistlerin mal varlıklarını artırmak amacıyla çıkarabilecekleri yeni savaşlara hayır demeyi; insanlığı mutsuzluğa sürükleyecek rekabetlere ve tüketim körüklerine direnmeyi öğrenmiş; hippi kültürünü ve uyuşturucu dünyasını tanımışlardı.
“Eğrisiyle doğrusuyla, tüm tartışmalı haliyle yarım asrı devirmiş bir müzik fenomeni Pink Floyd. Türünün en sofistike müziklerini üreten, müzik tarihine birkaç başyapıt hediye eden bu efsane topluluk insanlık yaşadıkça var olacak.”
“Çocuk büyüdü, düş bitti”
Kitabın arka kapak yazısından:
“Çocuk büyüdü, düş bitti...”
Pink Floyd, açılmakta direnen kapılar karşısında pes etmeyen, kapıları kırmak zorunda kalsa da muhakkak sonunda açmayı başaran asi çocukların sözcüsüydü. Sadece müzikte çığır açmadı Pink Floyd, baskıya ve dayatmalara direnç gösterenlerin kalbinde, hayallerinde, isyanlarında ve itirazlarında yepyeni ufuklar açtı.
Pink Floyd yalnızca bir müzik grubu değil bir yaşam biçimi ve felsefeydi de aynı zamanda. Pink Floyd çağını aşan, zamanın ötesinde müzikten başka şansı olmayanların yolculuğuydu.
Onlar kendi yolculuklarında kilitli kapılarla karşılaştılar. Yaptırımlarla, yasaklarla, baskılarla, zincirlerle ve sürü dayatmasıyla... Ama hep birlikte itiraz etmenin ve direnmenin bir yolunu buldular:
Müzik!
Bu kitap, Pink Floyd’a, Ay’ın karanlık yüzüne bir yolculuk... Belki de asıl karanlık kırılamayan kapılardı.
O zaman yön ver güneşin kalbine doğru!
(TP)