Mitingin başlangıcında CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, Silivri'de mahpus İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun mesajını okudu:
“Özgürlüğün meydanına hoş geldiniz”
İmamoğlu mektubunda, Çatalca halkına ve İstanbullulara seslenerek özgürlük, adalet ve demokrasi vurgusu yaptı.
Dokuz aydır tutuklu olduğunu hatırlatan İmamoğlu, "Merhaba Çatalca, merhaba Sevgili İstanbullular, değerli hanımefendiler, kıymetli beyefendiler, sevgili gençler, canım çocuklar hoş geldiniz. Özgürlüğün meydanına hoş geldiniz. Adaletin ve hürriyetin meydanına hoş geldiniz. Demokrasinin meydanına hoş geldiniz. Her birinizi özlemle kucaklıyorum. Sevgiyle, hasretle sarılıyorum." sözleriyle başlayan mektubunu "umutla" sürdürdü:
"En büyük umudum sizsiniz"
"9 aydır sizlerden ayrıyım. 9 aydır, gözlerinizin içine bakamıyorum, sokakta, pazarda elinizi tutamıyorum. Sizlerle dertleşemiyorum. Baharın başında başlayan tutsaklığımız, yılın son günlerine yaklaşıyor. Bilin ki, parmaklıklar arasında dimdik ayaktayım. Kumpaslara, şantajlara, tehditlere boyun eğmeden yaşıyorum ve en çok da sizlerden güç alıyorum. En büyük gücüm sizsiniz. En büyük umudum sizsiniz.”
İmamoğlu'nun mektubu şöyle:
"Baştan sona düzmece"
“Ömrünü tüketmiş, yolun sonuna yaklaştığının farkında olan iktidar sahipleri, devletin tüm imkanlarını, Cumhuriyet Halk Partisi’ni baskı altında tutmak için harcıyor. Millete hizmeti bir yana bıraktılar, koltuklarını koruma derdine düştüler. Bu iktidarın bizimle hizmette, icraatta yarışamayacağını millet de biliyor, kendileri de biliyor. Onun için bize karşı her türlü baskıyı, yalanı, tacizi, şantajı reva görüyor, hukuk ve demokrasiyi ayaklar altına alıyorlar. Anamın ak sütü gibi helal diplomamı iptal ettikleri için 3’üncü kez hâkim karşısına çıktığım davada yine karar çıkmadı. O karar bir türlü çıkamıyor. Çünkü diploma davasının hukukta, millet vicdanında yeri yok. O dava da baştan sona siyasi, baştan sona düzmece.”
"Hiçbir hükümet iktidarı kaybetmeden AKP kadar korkmadı"
“Hukuk işlemesin, adalet yerini bulmasın diye herkese her türlü kötülüğü yapıyorlar. Beraat ettiğim Büyükçekmece davasının hâkimi Kahramanmaraş’a sürgün edildi. Diploma davasının ilk hâkimini de aynı şekilde sürgün ettiler. Hâkimleri sürgün edenlere, hukuk ve adaleti yok sayanlara, rakiplerini görünce tir tir titreyenlere, sandıktan kaçanlara soruyorum: Neden bu kadar korkuyorsunuz? Nice hükümetler seçimle geldi, seçimle gitti. Hiçbiri iktidarı kaybetmekten, sizin kadar korkmadı. Korkunun ecele faydası yok. Siz de gideceksiniz. Çünkü vatandaşa sırtınızı döndünüz, millete saygınız, sevginiz kalmadı. Milletin karşısına çıkacak yüzünüz kalmadı.”
İmamoğlu: "Çatalca sokaklarında başı dik, gururla dolaşırım"
“Ben şimdi Silivri’den çıksam, Çatalca sokaklarında başı dik, gururla dolaşırım. Bu şehrin hiçbir mahallesini, hiçbir sokağını ötekinden ayırmadan hizmet etmenin gururuyla dolaşırım. Milletin parasını millete vermiş olmanın, tek bir imar rezaletine imza atmamış olmanın gururuyla dolaşırım. İstanbul’un dört bir yanı gibi, Çatalca için de canla başla çalışmış olmanın gururuyla dolaşırım. Çatalca, Cumhuriyet Halk Partisi’nin halkçı ve icraatçı belediyeciliğinin değerini çok iyi bilir. Bu vesileyle değerli belediye başkanımız Erhan Güzel’e, Çatalca’ya yaptığı hizmetleri için teşekkür ediyorum. Çatalca’da çok büyük altyapı ve doğal gaz yatırımları gerçekleştirdik... Yollar, caddeler yaptık... Kent Lokantası, kreş açtık... Ailelere, çocuklara, gençlere sosyal destekler, burs imkanları sunduk... Açtığımız Bölgesel İstihdam Ofisimizle Çatalcalı hemşerilerimizin iş bulmalarına aracılık ettik... Hayvancılıkla uğraşan hemşerilerimize daha önce hiç almadıkları destekleri sağladık.”
"Millet bizi göreve çağırıyor"
“İktidarın yıllardır yapmadıklarını biz yaptık. Yaptıklarını ise onlardan çok daha doğru, çok daha adil, çok daha tasarruflu yaptık. Onun için, millet bizi göreve çağırıyor: ‘Belediyelerde yaptınız, hükümette de yapın’ diyor. ‘Şehirlerin dermanı oldunuz, ülkenin de dermanı olun’ diyor. Tarihin akışını durduramayacaklar. Sandık milletin önüne gelecek ve hep birlikte hak ettiğimiz bir geleceğe kavuşacağız. Tam bir birlik ve dayanışma içinde, çok ve büyük işler başaracağız. Her birimizin büyük bir özlemle beklediği o güzel ve mutlu ülkeyi yeniden kuracağız. Adaletin ve hürriyetin, herkes için ve her yerde hakim olacağı bu güzel ülke, korkuların değil umutların ülkesi olacak. Yokluk ve yoksulluk, haksızlık ve adaletsizlik bir daha gelmemek üzere bu vatanın aziz topraklarından silinecek. Herkes hak ettiği onurlu, mutlu, özgür ve kardeşçe yaşama kavuşacak. Her şey çok güzel olacak.”
Özgür Özel: "Siz sevgiyi, dayanışmayı, mücadeleyi büyüttükçe kötülük kaybedecek”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Çatalca’da gerçekleştirilen Millet İradesine Sahip Çıkıyor Mitingi’ne katıldı. Burada konuşan Cumhuriyet Halk Partisi Lideri Özel, “Bugün İstanbul’un yeşil gerdanındayız. Bugün Trakya’nın bereketli topraklarının çalışkan insanlarıyla biraradayız. Rumeli’nin hasreti yüreğinde yananlarla birlikteyiz. Selanik’ten, Drama’dan, Kavala’dan benim canım hemşerilerimle, canlarımla, akrabalarımla birlikteyiz. Bu akşam ‘Aralık ayının ortasında İstanbul’un, Çatalca’nın soğuğunda nasıl olacak bu iş?’ diyenlere ‘Yahu gezmeye gitmedik. Mitinge gitmedik. Eyleme gittik kardeşim, eyleme’ demeye geldik. Hepinizi çok seviyorum. Şunu söylemek isterim ki siz böyle bir arada durdukça, hep beraber yan yana, kol kola, yürek yüreğe oldukça kötülük ne kadar büyük olursa olsun siz sevgiyi, dayanışmayı, mücadeleyi büyüttükçe biz kazanacağız. Kötülük kaybedecek” dedi. Özel, konuşmasına Çatalca'nın kendin özgü siyasal sürecini değerlendirerek başladı ve Çatalca örneğinden Türkiye'ye dönerek hedeflerini sıraladı.
“Bu ülkede yakında iktidar değişecek"
Özel, iktidarın "Üç vakte kadar" değişeceğini söyledi. "Üç ay sonra olur veya üç yıl sonrayı bulmaz, 2,5 yıl sonra mecburen seçim var. Ama bu ülkede iktidar değişince hiç kimse şundan endişe etmesin: ‘Ben eskiden AK Parti üyesiydim’, ‘Ben eskiden MHP üyesiydim. Şimdi bunlar çıkar ya da etrafımda böyle biliniyorum. CHP gelince bana haksızlık yapar.’ Asla ve asla böyle bir şey olmaz." dedi.
"‘Cumhuriyet Halk Partisi gelirse şöyle olacak, böyle olacak’ dediler. ‘Ankara’da su faturalarını teröristler dağıtacak’ dediler. ‘İstanbul’a İSPARK’ı terör örgütü işletecek’ dediler. Ama CHP geldi; ne Ankara’da, ne İstanbul’da, ne yeni aldığımız Balıkesir’de, Denizli’de, Manisa’da, Uşak’ta, Afyon’da… Gelip de CHP’li olmayana bir kötülüğümüz olmadı. Sosyal yardımları kimi yerde üç katına çıkardık, kimi yerde beş katına. Kimsenin partisine bakılmadı. En çok ama en çok CHP’ye oy verip de pişman olan yok. Ama en çok ve en çok bugün bu hizmetleri görüp de ‘Geçmişte niye CHP’ye oy vermedim?’ diyen AK Partili çok, MHP’li çok. Buradan açıkça söylüyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin iktidarında emekliler çok daha iyi bir noktaya gelince, asgari ücret artınca, işsizlik azalınca, bu sadece CHP’ye değil bütün partilerin geçmişte iyi olsun diye oy verenine, bilerek - bilmeyerek o partiye, AK Parti’ye üye yapılanlara, ne olursa olsun herkese birden iyi gelecek. Çünkü Cumhuriyet Halk Partisi, hakça bir düzeni kurmaya, birlikte daha çok kazanmaya, daha adil bölüşmeye, herkesin yüzünü güldürmeye geliyor. Bizden korkacaksa kul hakkı yiyenler korksun, zulmedenler korksun. Volkan Konak’ın arkasından kötü laf konuşanlar korksun. Bu vatanın, bu milletin düşmanları korksun. İyi insanlar, Anadolu’nun, Trakya’nın güzel insanları, hangi partiden olursa olsun hiç korkmasın. Onların yüzünü güldürmeye geliyoruz. Onların yüzünü güldürmeye geliyoruz.”
"Erdoğan bütçeyi savunmaya gelemedi"
CHP Genel Başkanı sözü TBMM'de sürmekte olan bütçe görüşmeelerine getirdi: “İşte bu Erdoğan gelecek sene bu meydandakilere ne hizmet yapacak, ne maaş verecek, ne yapacak, ne edecek diye bir bütçe yapıldı. O bütçeyi Meclis’e yolladı. Pazartesi günü hep birlikte Meclis’teydik. Ama kim yoktu? ‘Verin yetkiyi, görün etkiyi’ diyen yoktu. Ne yapmış? Macaristan Başkanı Orban’ı İstanbul’da ağırlamış. Allah kimseyi millet için yaptığı bütçeyi, milletin meclisinde savunacak cesaretten mahrum etmesin. Allah kimseyi onun durumuna düşürmesin." Özel Erdoğan'ın neden bütçeyi savunmaya gelemeyeceğini şöyle açıkladı:
"Tabii ki gelemez, çünkü daha bütçenin birinci sayfasında 2,7 trilyon liralık açık var. Tabii ki gelemez, faizi yüzde 40 arttırmış ve yine 2,7 trilyon faize ödenecek para var. Tabii ki gelemez, yüksek enflasyonda Avrupa şampiyonu. İşsizlikte Avrupa şampiyonu. Yoksullukta Avrupa şampiyonu. Gelir adaletsizliğinde Avrupa şampiyonu. Vergi adaletsizliğinde Avrupa şampiyonu. Bunların her birisi için bir madalya taksak, beşi bir yerdeyi buraya koyacak. Ama madalyayı böyle iyi bir iş yaptığı için değil, bütün Avrupa’nın en kötü yöneticisi olduğu için, memleketi bu hale getirdiği için ve hepimizin umutlarını körelttiği için onları birer utanç madalyası olarak boynuna takıyorum, beşi bir yerdeyi. Beşi bir yerdeye gülen kim? Teyze Selanikli misin sen? Dramalı. Bu beşi bir yerdeyi çok yerde bilmiyorlar. Beş altını birlikte takıyorlar. Siz biliyor musunuz? Göçmenler bilir, biz biliriz. Ama herhalde en son 20 sene önce falan takılmıştır bir geline.”
CHP Genel Başkanı Türkiye'deki geniş toplum kesimlerinin, işçilerin, çiftçilerin, emeklilerin, yoksulların ekonomik ve sosyal durumlarını, çektikleri sıkıntıları ve busıkıntılarda hükümetin ve Erdoğan'ın rolünü sıraladıktan sonra konuyu adaletsizliklere getirdi ve Ekrem İmamoğlu şahsında İBB ve diğer CHP belediyelerine dayatılan zulmü hedef aldı:
"Savcısına güvenen çıksın karşımıza"
“Şimdi buradan bütün Türkiye’ye bu güzel meydanı, Çatalca’yı gösteriyorum. Korkuyu evde bırakanlar burada. Pijamayla oturmayıp meydanı dolduran burada. Türkiye’nin umudu bu meydanda. Bu mücadelede. Bu meydan 265 gündür haysiyetlerine kastedilen, yapmadıkları her şey yapmış gibi TRT’den yayınlanan, yandaş kanallardan karalanan, kendi seçtiklerine sahip çıkıyorlar. Hatırlayın; ‘560 milyar yolsuzluk’ dediler, 560 lirasını ispatlayamadılar. Hatırlayın; ‘Bin 200 cep telefonu dağıtıldı’ dediler, bir tanesini bile iddianameye yazamadılar. Hatırlayın; ‘Parkenin altından 2 milyon Euro çıktı evden’ dediler, yalan çıktı. ‘Ne yapalım, bazen de yalan atılır’ dediler. ‘Toplantı yaptılar, Ekrem Başkan, Murat Ongun, Fatih Keleş. Toplantı yaptılar. Ellerinde para dolu valizlerle çıktılar, videosu var’ dediler. O gün dedim. ‘O video çıksın, namussuzum, şerefsizim. Bugün bırakırım bu işleri’ dedim. ‘O iddianameyi istiyorum’ dedim. ‘Getirin o kaydı görelim’ dedim. Hiçbir şey gösteremediler. İddianameye imasını dahi yazamadılar. ‘Lüks arabalar’ dediler MHP’li milletvekilinin çıktı. Atılan bütün iftiraları teker teker püskürttük. Şimdi TRT’den canlı yayın diyorduk, ‘Varız’ diyorlardı. Kanun teklifini verdik. ‘Yokuz’ diye kaldırdılar. Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Biz arkadaşlarımıza güveniyoruz. Biz Ekrem Başkan’a güveniyoruz. Ekrem İmamoğlu’na kefiliz. Biz canlı yayın istiyoruz. Savcısına güvenen, karşımıza çıksın görelim.”
Özel, Silivri’de Ekrem İmamoğlu'nu ziyareti beklerken 2010'lardaki yargılamaları hatırladığını aktardı: "Tayyip Bey Zekeriya Öz’ün tarafındaydı. Ona Mercedes veriyordu altına. 15 Temmuz’da Zekeriya Öz ve arkadaşları Tayyip Bey’e, yönetimine darbe yaptılar. Sonra da sıçan gibi kaçtılar." dedi. Cezaevlerinde yatanları selamladıktan sonra Öatalca Meydanındakilere seslendi:
"Bu meydan Cumhuriyet Halk Partisi’nin meydanı değildir"
İlk günden beri tüm siyasi partiler, büyük bir dayanışma gösterdiler. Biz bu meydanda Türkiye’nin elbette ki sol ve sosyalist demokratlarıyla, liberal demokratlarıyla, muhafazakar demokratlarıyla, milliyetçi demokratlarıyla, aslan sosyal demokratlarıyla omuz omuzayız. Biz demokrasinin tarafındayız.”
"Bizim suçumuz, müesses nizamın çarkına çomak sokmak"
Müesses nizam kimin iktidarda kalacağına, kimin muhalefette kalacağına karar veriyor. Biz yenilgiyi kabul etmedik. Biz ‘Bir daha girdiğimiz hiçbir seçimi kaybetmeyeceğiz, kaybedersek durmayacağız’ dedik. Biz 47 yıl sonra kurulduğu gün gibi Cumhuriyet Halk Partisi’ni Türkiye’nin birinci partisi yaptık. Biz aynı meydanda Zafer Partisi’nin Genel Başkanıyla, DEM Parti’nin Eş Genel Başkanlarını birlikte alkışladık, birlikte alkışlattık. İkisiyle de danışma gösterdik. Hiçbirinden geri durmadık. Biz bu ülkede meselenin sandığa sahip çıkmak, iradeye sahip çıkmak, diktaya, diktatöre direnmek olduğunu, önümüzdeki seçimlerin aslen bir referandum olduğunu, ya demokrasi ya otokrasi tarafında olduğunu açıkça söyledik.
Evet, biz buradayız. Partimiz burada. İttifakımız burada. Demokratlar burada. Otokratların adayı kimse, korkmasın. Çıksın karşımıza. Tayyip Bey ise Tayyip Bey, TikTok’çu Hakan’sa TikTok’çu Hakan, damatsa damat, evlatsa evlat. Demokrasinin adayı Ekrem İmamoğlu’dur. Hodri meydan. ‘Cumhurbaşkanı İmamoğlu’ diyorsun da, aday içeride ne yapacağız? Adaya bir vekil lazım. Kim vekalet edecek? Bir kaldır el de göreyim Cumhurbaşkanı adaylarını. Jimmy Jib çek bakalım benim adayları. ‘İmamoğlu yoksa kim aday olacak?’ diyorlar, görsünler bakalım kim aday olacak. Görsünler. Kapı kapı gezmeye var mıyız? Partinin vaatlerini anlatmaya var mıyız? Köyde, fabrikada, tarlada, işyerlerinde, kapı kapı ev hanımlarının yanında, aday benim ben anlatacağım. ‘Ben bu partinin Cumhurbaşkanı adaylığına talibim’ diyenlere bir yürekten akış. Hepinize inanıyorum, hepinize güveniyorum. Benim umudum sizdedir. Ben size güveniyorum. Bu yolda hep birlikte yürümeye var mıyız? Çatalca var mısın? Ben sana inanıyorum. Hadi bakalım yürüyelim arkadaşlar.”
(AEK)
