Kobanî davasının 40. duruşma periyodunun 2. oturumu, Sincan Cezaevi Kampüsündeki Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesinde dün görüldü.
TIKLAYIN - Adalet, siyaset ve hukuk: Kobani Davası
Davada, Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) önceki dönem Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ile Selahattin Demirtaş, Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) eski Eş Genel Başkanı Sebahat Tuncel, HDP Onursal Başkanı Ertuğrul Kürkçü ve HDP MYK üyelerinin de aralarında bulunduğu 108 kişi yargılanıyor.
3 bin 530 sayfa ve 324 klasörden oluşan iddianamede 108 siyasetçi için “Devletin birliği ve ülke bütünlüğünü bozma” ile 37 kez “insan öldürme” başta olmak üzere pek çok suçtan ceza isteniyor.
TIKLAYIN - “Mahkeme, iktidarın çizdiği sınırdan çıkamıyor”
TIKLAYIN - “Kobanî davasında mahkeme, kendi yarattığı hukuku uyguluyor”
“Çelişkilerle dolu, kendini tekrar eden bir mütalaa”
MA’nın haberine göre, duruşmada tutuklu siyasetçi Dilek Yağlı’nın avukatları Özgür Yaldız ve Hakan Bozyurt savunma yaptı.
Avukat Yaldız, Yargıtay’ın varsayımlar ile sonuca varılmayacağı yönünde çok sayıda kararının olduğunu da söyleyerek, müvekkilin örgüt üyesi olduğuna tek bir kanıtın olmadığını belirtti. Yaldız, bir örgütün düşünceleri ile bir yurttaşın görüşlerinin paralel olmasının kişiyi kriminalize edemeyeceğini söyledi:
“Siz mütalaanın hiçbir yerinde müvekkil ile örgüt arasında bir organik bağ tartışması gördünüz mü? Çelişkilerle dolu, kendini tekrar eden mütalaaya karşı müvekkilin tüm suçlamalardan beraat edilmesini istiyoruz. Müvekkilin öncelikle tahliyesine daha sonra tüm suçlardan beraat edilmesini talep ediyorum.”
“Tanık dışında başkaca bir delil yok”
Avukat Hakan Bozyurt da dosyadaki tanığın HDP MYK’sına örgütten birilerinin katıldığı yönündeki ifadelerine ilişkin şunları söyledi:
“Şimdi Ankara’nın göbeğinde Türkiye’nin ikinci muhalefet partisinin toplantılarına bir üyenin katıldığı söyleniyor. Tanık dışında başkaca bir delil yok. Yıllar sonra ortaya çıkan ceza tehdidi altında olan birilerinin, çelişkili ifadelerle toplantıya örgüt üyelerinin girdiği söyleniyor. Bu ifade, ‘Biz devlet olarak aciziz, ancak tanıklıklarla bir şeyleri öğreniriz’ anlamına geliyor. Bu kadar Ankara’nın merkezinde, kolluğun gözetiminde olan bir yerde hiçbir delil yok ama tanıkların çelişkili beyanları ile var demek tehlikeli bir ifadedir.”
Mahkemeye: “Siz de dolaylı olarak dosyanın tarafısınız”
Bozyurt, dosyanın taraflarına dikkat çekerek, şunları söyledi: “Şimdi bir savcı talimatı ile kolluk işlem yapar, dosya hazırlar. Bu doğru. Ama bu dosyanın tarafı var. İçişleri Bakanı bu dosyanın tarafı, Adalet Bakanı bu dosyanın tarafı, Emniyet Genel Müdürlüğü bu dosyanın tarafı, Jandarma Genel Komutanlığı bu dosyanın tarafı, MİT bu dosyanın tarafı. Şimdi dosyanın tarafları olan kurumlar ile delil toplanıyor. Aslında baktığımızda siz de dolaylı olarak dosyanın tarafı oluyorsunuz.”
Avukat Bozyurt, 3 yıla yakın süredir duruşmaların görüldüğünü hatırlatarak, “Bu duruşmaların, sürekliliği, bizim dosyayı takip etmemizi imkansızlaştırıyor. Çünkü dosyaya yeni evraklar ekleniyor. Biz de bu dosyada ruhunu kaybettik. Bu kadar hızlı bir şekilde sağlıklı bir yargılama olamaz. Dün meslektaşlarım beyanda bulunmak istediler, sizin meslektaşlara yönelik teknik olarak artık bir savunma almam demeniz aslında sizin de bu dosyadan yorulduğunuzu ve artık dinleyemeyecek bir noktaya geldiğinizi gösteriyor” dedi.
Duruşma bugün devam edecek. (AS)