Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, 2017 boyunca 173 kişinin kendilerini arayarak sevgilisinin, karısının, kızının ve/veya tanıdığı bir kadının nerede olduğunu, sığınakta kalıp kalmadığını, hangi kurumda kaldığını sorduğunu açıkladı.
Birçok kişinin, mesleğini, bulunduğu makamı ve/veya toplumsal statüsünü, nüfuzunu kullanarak kadınların hangi sığınakta olduğunu öğrenmeye çalıştığını belirten Mor Çatı, sığınakların adresleri, iletişim bilgileri, sığınak çalışanlarına ait bilgilerle sığınakta kalan kadın ve beraberindeki çocukların bilgilerinin saklı kalması gerektiğinin kanunlarla sabit olduğunu hatırlattı.
“Bir kez daha vurgulamak gerekirse, sığınakların adresleri, iletişim bilgileri, sığınak çalışanlarına ait bilgilerle sığınakta kalan kadın ve beraberindeki çocukların bilgileri gizlidir. Bu bilgilere ulaşılamaz, kadınlar istemeden kadının bilgisi dışarıya aktarılamaz, sığınakta kalan kadınlarla şiddet uygulayan arasında ve/veya başka kişiler arasında kadın istemeden görüştürme yaptırılmaz. Elbette akrabaların, arkadaşların ve/veya tanıdık kişilerin başlarına bir şey gelmiş olmasından, zarar görmesinden endişe duymak çok anlaşılır bir durumdur. Ancak sığınağa gittiğini bildiği halde nüfuzunu kullanarak ısrarla bilgi istemek, çocukların bakımını üstlenmeyen babaların sebep olduğu sonuçları bahane ederek kadınları sadece anne olması sebebiyle aramak kadının tek başına saygın bir birey olmasını görmezden gelmek ve toplumsal eşitsizliği yeniden üretmektir.”
“Hukukçular ve polisler yasaları hiçe sayıyor”
Gerek uluslararası sözleşmelere gerekse de 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddettin Önlenmesine Dair Kanun’a göre sığınakların iletişim bilgilerinin gizliliğine dair açıkça ifadeler bulunmasına rağmen, hukukçular ve polislerin bu bilgiyi hiçe saydığını belirten Mor Çatı, yaşananlardan örnekler paylaştı:
“Örneğin 2017’nin Mayıs ayında bir aile mahkemesi hakimi dava üzerine kadının bulunması için ‘sığınağın adres bilgisini’ talep ettiğini bildirmiştir. Özellikle boşanma davalarında avukatlar, müvekkillerinin eşlerinin nerede olduğunu öğrenmek için müvekkilleri adına arayıp sığınakta olup olmadığını öğrenmeye çalışmaktadır.
“Bununla birlikte yine 2017 Mayıs ayında jandarma özel harekattan personel olduğunu söyleyen biri bu bilgiyle aradığı kadına ulaşmaya çalışmıştır. Yine Ekim ayında dayanışma merkezimizi arayan bir polis, kadını MOBESE’den izlediklerini sığınağa gittiğini gördüklerini, kadının nerede olduğunu sormuştur.
“Bir partinin ilçe teşkilatı başkanı olduğunu söyleyen biri, kadının bir sığınağa gittiğini polisten öğrendiklerini ancak hangi sığınakta olduğunu bilmediklerini, bunu öğrenmek istediklerini sordu. Benzer şekilde bir bakanın danışmanı olduğunu söyleyen birisi de bu bilgiyi kullanarak kadın hakkında bilgi almak istemiştir.”
“Kadının kararı yok sayılıyor”
Bu aramalarda kadının kararı, isteği, kimliği ve sahip olduğu özellikler yok sayılırcasına, “anne, eş, kardeş” gibi statülerle değerlendirildiğini belirten Mor Çatı, kadınların birey değil “ailenin kendinden menkul bir parçası” olarak görüldüğünü vurguladı.
“Bir lise öğretmeni öğrencilerden birinin annesinin ‘6 çocuğunu bırakıp’ sığınağa gittiğini, bu çocukların perişan olduğunu ve anneleriyle çocukları görüştürmek istediğini söylemiştir. Anne olması dışında kadının kararını, yaşadıklarını görmezden gelen ve ‘çocukları terk etmek’ üzerinden kurulan yargılayıcı dil kurarak bakım işlerini ve emeğini kadına atfeden toplumsal cinsiyete dayalı iş bölümünü yeniden üretmektedir. Ekim ayında arayan başka bir öğretmen ise sığınağa giden bir veli ile ilgili olarak, ‘10 yaşında çocuğu var, babası sorumsuz’ diyerek yine bakım emeğini ve ‘babanın sorumsuzluğunun sonucunu’ kadına yükleyen bir dil oluştuğu görülmektedir.” (ÇT)