Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu.
Gündeminde 10 ilde yıkıma neden olan Maraş merkezli depremler vardı. Sancar, “Asla unutulmayacak bir yıkımla, derin bir acıyla karşı karşıyayız” dedi.
Depremin toplumsal etkilerinin onarılmasının uzun yıllar alacağını belirten Sancar, dayanışma ve yardım kampanyalarına yönelik engellemeler ile iktidarın deprem bölgesine dair politikalarını eleştirdi:
Eş Genel Başkanımız Mithat Sancar, Meclis Grup Toplantımızda konuşuyor
— HDP (@HDPgenelmerkezi) February 21, 2023
https://t.co/jOvk9I74xl
“Depremden sonra iktidarın ısrarla ve istikrarla yaptığı bir şey var. Toplumun yardımlaşma ve dayanışma enerjisini büyütmek ve etkili kılmak yerine, bastırmak, etkisizleştirmek ve gasp ya da müsadere etmek. Devletin, iktidarın, toplumun enerjisini bastırması, müsaderesi elbette yeni bir şey değil ama burada yeni bir durumla karşı karşıyayız.
“Toplumun dayanışma enerjisi bastırılmayıp doğru yönlendirilirse, belki de binlerce can enkazdan sağ çıkarılabilecekti. Belki birkaç kişi biraz daha erken yemek, binlerce kişi barınma imkanlarına kavuşabilecekken bunu engellediler. Yaptıklarının faturası çok ağır.”
“Binaların envanteri neden tutulmadı?"
Sancar, Hatay’da ortaya çıkan manzaranın tüm gerçekleri ortaya koyduğunu söyledi. “Bu kadar ağır bir yıkım, bu kadar büyük bir felaket neden yaşandı? On binlerce insanın ölümüne neden olan sorumluluklar zinciri nedir?” diye sordu:
“Öyle ‘asrın depremi’ diyerek geçiştirilecek, üzeri örtülecek, sıradanlaştırılacak bir durum değil. Bunlar ülkeyi yönetenlerin birinci dereceden sorumlu oldukları bir siyasal ve toplumsal felakettir söz konusu olan.
“Depremden öncesine bakalım, Maraş bölgesinin deprem kuşağı olduğu biliniyor. Uzmanlar, meslek kuruluşları, devlet kurumları, halkımız, siyasetçiler bu gerçeği defalarca dile getirdi. Uyarılar neden dikkate alınmadı, neden tedbir alınmadı? Gerekli etütler neden yapılmadı? Denetimsiz ve tehlike arz eden binalara dair neden envanter tutulmadı? Bu binalar için neden bir çalışma yürütülmedi?
"İtiraz ve uyarılara rağmen imar aflarıyla bu bölgedeki yıkıma ve kıyıma adeta davetiye çıkarıldı. Yıkılan binaların dayanıksız ve çürük olduğu ortada. Bu iktidar insan canını güvence altına almayı amaçlayan yapı denetim uygulamasını fiilen ortadan kaldırdı. Böylesi önemli ve kamusal uygulamayı özel sektöre devretti. Uzman meslek kuruluşlarının denetim yetkisini elinden aldı. Binaların malzemesinden çalarak, inşaat yapan müteahhitlere gerekli şirketi kurma yetkisi verdi.
Bu iktidarın en büyük icraatı her alandaki denetimi ortadan kaldırmak ve keyfiliği yaymak oldu. Denetime, denge ve denetlemeye ve bunları sağlayan kurumlara savaş açtı bu iktidar. Keyfilik, bu rejimin temel özelliği haline geldi. Bunun en acı sonucunu depremde yaşıyoruz, büyük kayıplar vererek yaşıyoruz.”
“Sorumluluk kader planı olarak yutturulamaz”
“Bu yıkım öyle ufak tefek eksiklerimiz vardı, biz İstanbul depremi için hazırlandık diyerek hakaretler yağdırarak tehditler savurarak geçiştirilemez. Onbinlerce ölüme, yüz bini aşan yaralamaya neden olan, milyonlarca insanın bugününü ve geleceğini karartan, hayvanların ve doğanın alt üst olmasına sebep veren bu sorumluluk zincirini hiç kimse kader planı olarak yutturulamaz, başka mercilere havale etme hadsizliğinde de bulunamaz.
"Ölümlerin sorumlusu bellidir, çürük ve yozlaşmış enkaz zihniyetidir. Bu rant, talan, yalan ve savaş üzerine varlığını kurmuş iktidarın kendisidir.
"Tüm kurumlar Cumhurbaşkanı’nın ve kendilerinin imajı ve menfaati için çalışıyor. Vatandaşın lehine tek bir kurum çalışmıyor. Bu kıyımın hesabını mutlaka soracağız, bu hesabı mutlaka vereceksiniz."
(HA)