Fotoğraf: HDP
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar, partinin Diyarbakır’daki Kriz Koordinasyon Merkezindeki çalışmalara dair basın toplantısı yaptı.
Toplantının açılışını yapan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz, 3 bin 500’den fazla gönüllü ile kriz koordinasyonunda çalıştıklarını söyledi ve şu bilgileri verdi:
“Depremin ilk gününden itibaren Diyarbakır ve Ankara’da 100’ün üzerinde arkadaşımızla birlikte PM üyelerimiz ve MYK üyelerimizin içinde yer aldığı iki kriz merkezi oluşturduk. İlk günden bugüne çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İlk gün bilgi işlem, lojistik, konaklama, barınma, ulaşım, yaralıları takip birimleri ile enkaz ihbarı ve gelen enkazları ilgili birimlere ulaştıracak bir birimimiz oluşturuldu. Yine gönüllüleri organize edecek birimlerimiz oluşturuldu.
Depremden dolayı diğer kentlere göç etmek zorunda kalan insanlarımızla ilgilenen ve oradaki ihtiyaçları karşılayan diğer birimlerimiz, il binalarımızda oluşturulan kriz masaları üzerinden bu ihtiyaçları karşılamaya başladı.
Yemek dağıtımı, çadır
İlçe ve beldelerde de kriz masaları oluşturuldu. Bu kriz masalarına dost kurumlardan ve gönüllülerden oluşan 3 bin 500’den fazla kişi gitti. Oralarda özellikle gelen yardımların dağıtımı, yemek dağıtımı, yaralılara yardım, enkaz alanına yardım, barınma çadırı kurma, köylere yardım götürme gibi birçok çalışmayı yürütüyorlar.
Bugüne kadar TIR, kamyon ve kamyonet gibi araçlarla 700’den fazla araç yardım bölgelerine iletildi, köylere ulaştırıldı. Deprem bölgelerinden Ankara, Mersin, Urfa, İstanbul ve Kayseri'deki hastanelere taşınan ve tedavi gören 827 afetzede ile kriz masamız üzerinden temas sağlanmıştır.
387 aile
Evlerde misafir etme çalışmaları kapsamında 30 farklı ilden aldığımız bilgiler üzerinden 387 aileyi bugüne kadar misafir ettik. Çeşitli illerimizden gönderilen kış şartlarına uygun 496 adet büyük çadır, 1541 ısıtıcı, 1200 ton odun kömür ve 18 adet jeneratör ile 133 tüp deprem bölgelerine ulaştırıldı.
4 merkezde aşevi
Belediyelerimiz bütün imkanlarıyla sahadalar. 4 merkezde aşevi kurdular. Belediyelerimiz dışında Kriz Koordinasyonumuz tarafından da 5 aşevi kuruldu. Urfa üzerinden ilk 5 gün boyunca Antep ve Adıyaman’a sıcak ekmek dağıtımı yapıldı. İhtiyaç olan yerler tespit edilerek çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”
Buldan: İktidara büyük bir öfke var
Ardından söz alan Pervin Buldan da şunları söyledi:
“İnsanlar hem yakınlarına ulaşabilmek için hem de açlıktan ve soğuktan yaşamlarını yitirmemek için büyük bir feryat içerisinde. İktidara büyük bir öfke olduğuna da gördük gittiğimiz her yerde. Fakat bütün bunların yanında belki de bizleri en mutlu eden büyük bir dayanışmanın olmasıydı.
Siyasi görüşü ne olursa olsun, mezhebi ne olursa olsun, insanlar büyük bir dayanışma ruhuyla, bir seferberlik ruhuyla bu yaraları hep birlikte sarmak için depremzedelerin yanında olmaya çalıştı.
İhtiyaçlar çok fazla. Özellikle soba, çadır, battaniye ihtiyacı ve hijyen malzemelerine ihtiyaç var. Her yerde ihtiyaç var. Bütün bu konularda ifade ettiğim ihtiyaçların bir an önce depremzedelere ulaştırılması gerekiyor. Çünkü insanların depremde yaşamını yitirmemiş olsa bile, soğuktan ve başka nedenlerle yaşamlarının risk altında olduğunu unutmamak gerekiyor.
Hukuki hazırlık yapılmadan cenazelerin enkaz altından çıkarılmasının, özellikle delillerin karartılmasına yol açacağı için buna da hazırlıklı olmak gerekiyor. Hukuk Komisyonumuz da bu anlamda büyük bir titizlikle çalışıyor ve hukuki hazırlıklar yapılmadan enkazların kaldırılmaması ve delillerin karartılmaması için de büyük bir çaba sarf ediyor.
İktidara seslenmek isteriz; yapamadığınız, depremzedelerin yanında olmadığınız bir süreci yaşattınız Türkiye halklarına. Ama yardım yapanlara engel olmayın.”
Sancar: Kader planı değil, rant planı
Mithat Sancar’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
“Bu olayı “asrın felaketi” olarak nitelemek sorumluluktan kaçıştır. Kader planı sözleriyle sorumluluğu üzerinden atmaya çalışmanın herhangi bir inandırıcı bir tarafı yoktur. Toplum tarafından da bu gerçek görülmektedir.
Ortada bir kader planı değil bir talan, rant ve sömürü planı söz konusudur. Burada felaketin insani ve toplumsal boyutlarındaki sorumluluğun mutlaka peşine düşmek gerekiyor. Eğer daha önce yaşanan benzer felaketlerde ortaya çıkan felaketlerin sorumlularından hesap sorulsaydı, belki bugün bu tabloyla karşılaşmayacaktık.” (AS)