Milli Güvenlik Kurulunu Perşembe öğleden sonra Beştepe'de Erdoğan başkanlığındaki toplantısının ardından MGK resmi internet sitesinde de yer alan bir bildiri yayımladı.
Bildiri, uzun zamandır hazırlıkları ve ön görüşmeleri yapılan Türkiye, Irak ve Suriye arasında Kürtlerin statü taleplerine son verecek, ekeonomik boyutları da içeren bir pakt arayışının süre gitmekte olduğuna ilişkin işaretler verdi.
Ankara'nın Irak ve Suriye'yle eşgüdümlü bir faaliyet arayışını yansıtan bildirinin paktın Ankara'dan çok Bağdat ve Şam'ın ihtiyaçlarına yanıt vereceğini ima eden bir dille kaleme alındığı görüldü. Bildiri Ankara'nın, üç ülke arasında kurmaya çalıştığı ortaklığa, esasen toprak bütünlüğü, egemenliği ve refahına kalıcı katkıda bulunacağı için Irak ve Suriye'nin ihtiyacı olduğunu vurguladı.
Geçtiğimiz haftalar ve aylarda AKP Genel Başkanı ve Dışişleri Bakanı'nın sıkça telaffuz ettikleri "normalleşme" ve "yumuşama" terimlerinin Şam'da karşılık bulmadığının görülmesinden sonra bu terimlere MGK bildirisinde yer verilmedi. Bunun yerine "nifak girişimleri" ve "iki halkın kadim dostluğunu hedef alan kışkırtmalar" kınandı. Esad'la tırmanan bir tartışmadan kaçınılan bildiri Şam'ı "mantığın sesi"ni dinlemeye davet eden bir söyleme dayandırıldı.
Aynı şekilde Erdoğan'ın 20 Temmuz Kıbrıs çıkartması öncesinde TBMM Başkanlık Tezkeresi'ne içerilen ve Lefkoşa'da gün boyu defalarca tekrar edilen, Kıbrıs'ın mevcut statüsünün tanınmayacağı ve "iki devletli çözüm" için gayret sarf edileceği iddiaları gündeme getirilmedi.
Dokuz maddelik bildirinin bütünü şöyleydi
MGK Bildirisi
1. PKK/KCK-PYD/YPG, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri başta olmak üzere millî birlik ve beraberliğimiz ile bekamıza yönelik her türlü tehdit ve tehlikeye karşı yurt içinde ve yurt dışında azim, kararlılık ve başarıyla gerçekleştirilen operasyonlar ile son dönemde meydana gelen uluslararası gelişmeler hakkında kurula bilgi sunulmuştur.
2. 15 Temmuz ihanetinin faili FETÖ ile mücadelede gelinen aşama ve önümüzdeki süreçte atılacak adımlar değerlendirilmiş; Türkiye’ye hasım odakların güdümünde her türlü menfur eyleme tevessül eden ve mağduriyet kisvesiyle kendisini aklamaya çalışan terör örgütünün tamamen çökertilmesine yönelik sarsılmaz kararlılık vurgulanmıştır.
3. Terörle mücadelede artan gayretlerimizin, bölge ülkelerinin samimi iş birliği ile müşterek güvenlik meselelerinin çözümüne sağlam bir zemin teşkil ederek komşularımız Irak ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne, egemenliğine ve refahına kalıcı katkıda bulunacağına işaret edilmiştir.
4. Meselelerin çözüme kavuşturulması sürecinde, Suriye’de tüm tarafları kapsayan gerçek bir toplumsal mutabakata ulaşılmasına yönelik desteğin sürdürüleceği ve nifak girişimleri ile iki halkın kadim dostluğunu hedef alan kışkırtmalara müsaade edilmeyeceği vurgulanmış; Suriye topraklarının bölücü terörden arındırılmasının, öncelikle Suriye’nin menfaatlerini ve bekasını teminat altına alacağının altı çizilmiştir.
5. Uluslararası toplumun artan tepkisine rağmen gerçekleştirdiği katliamlarla hiçbir hukuk kuralı ve insani değerle ilişkisi kalmadığını açıkça ilan eden İsrail yönetimi’nin gecikmeksizin durdurulması gerektiği belirtilmiş; aksi hâlde, önce mücavir alanlara müteakiben tüm bölgeye yayılacak bir şiddet sarmalının tetiklenebileceği tekrar hatırlatılmıştır.
6. Türkiye’nin uluslararası antlaşmalar çerçevesinde ve garantör ülke sıfatıyla icra ettiği Kıbrıs Barış Harekâtı sayesinde, yarım asırdır Ada’nın tamamında hâkim kılınan barış, huzur ve güven ortamının; harekâtın meşruiyetini ve başarısını tarih önünde tartışmasız bir şekilde teyit ettiği kaydedilmiştir.
Millî davamız olan Kıbrıs meselesinin, Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsü temelinde iki devletli çözüm esasına göre neticelenmesi ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası toplumun eşit bir üyesi olarak tanınması istikametindeki kararlı tutumumuzun muhafaza edileceği vurgulanmıştır.
7. Ege ve Akdeniz’deki meselelerde diyaloğa öncelik veren ve yapıcı yaklaşımımızın istismarına fırsat verilmeyeceği belirtilmiş; hak, alaka ve menfaatlerimizin müdaafasına yönelik tavizsiz uygulamaların sürdürüleceği ifade edilmiştir.
8. Ukrayna’daki savaşa ilişkin gelişmeler ve son dönemdeki diplomatik çabalar ele alınmış; savaşın daha fazla tırmanmadan ve bölgeye yayılmadan adil ve kalıcı bir barışın tesisine yönelik çok taraflı samimi gayretlerin artırılmasına ihtiyaç duyulduğu belirtilmiştir.
9. Somali, Libya, Sudan ve Nijer başta olmak üzere Türkiye ile Afrika ülkeleri arasında uzun vadeli bir yaklaşımla geliştirilen ilişkiler değerlendirilmiş; Türkiye’nin, güven ve istikrarın tesisi hususunda üzerine düşen sorumluluğun gereklerini yerine getirerek kardeş Afrika halklarının huzur ve refahına katkıda bulunmaya devam edeceği kaydedilmiştir.
(AEK)