Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ATV ve A Haber kanallarının ortak yayınladığı ''Gündem Özel'' programına konuk oldu, Suriye, Kürt sorunu, Şemdinli, cemevleri konusunda açıklamalar yaptı.
Erdoğan, Star gazetesi yazarları Elif Çakır ve Yusuf Ziya Cömert ile Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erdal Şafak ve Sabah gazetesi yazarı Sevilay Yükselir'in sorularını yanıtladı.
"Bir kısım medya örgüte destek veriyor"
Başbakan Erdoğan, 23 Temmuz'dan bu yana Şemdinli çevresinde yürütülen operasyonlarda 115 PKK'linin öldürüldüğünü açıkladı. Erdoğan, bazı medya kuruluşlarının örgütün propagandasına destek olduğunu vurguladı.
Erdoğan, "bölücü örgütün komşu ülkeler arasında destek aldığı gibi bazı Batı ülkelerinden de destek aldığını" ifade etti.
"Bir kısım medya onlara halen bu desteği vermeye devam ediyor. Yurt içi ve yurt dışında da var ve bu desteği vermeye devam ediyorlar. Zaten terör örgütünün en çok aradığı şey propagandasını yaptırabilmektir."
Daha önce medya yöneticileriyle terör örgütünün propagandasına karşı görüşmeler yaptıklarını ancak bu görüşmelerden olumlu sonuçlar çıkmadığını söyleyen Erdoğan, "Bir defa insanımızın moral değerlerini altüst ettikleri gibi psikolojik üstünlüğü sağlamada da terör örgütüne belli destekleri vermiş oluyorlar. Bunları görmemezlikten gelemeyiz. Bunları gayet iyi görüyoruz. Tabii bunların değerlendirmesini de kendi aramızda ona göre yapıyoruz" diye konuştu.
"Güvenlik güçleri silah bırakamaz"
Diyarbakır Milletvekili Leyla Zana'nın kendisine yaptığı ziyarette, ''tetiklerden parmaklar çekilsin'' ifadesini kullandığını açıklayan Başbakan Erdoğan, kendisinin de ona ''Sizin bu ifadenizi kabullenmemiz mümkün değil. Tetiklerden elin çekilmesi çözüm değil. Silahların bırakılması çözümdür. Silahı terör örgütü bırakacak. Güvenlik güçleri silah bırakamaz. Silah, güvenlik güçlerinin tabi, doğal enstrümanıdır. Zaten güvenlik güçlerini silahını taşıyarak güvenliği teşkil ediyor'' dediğini anlattı.
"Bugün belediyelerin birçoğunda görünen belediye başkanları, belediyeyi yönetmiyor. Bunların tayin ettiği, gönderdiği kişiler belediyeyi yönetiyor ve tabii bunların da sicilleri malum."
"Asker, polis el ele mücadele ediyor"
"Medya Şemdinli'de adeta bir psikolojik harekat başlattı. Çok çirkin bir harekattı ve bu silahlı kuvvetlerimizde gerekse Genelkurmay Başkanımı gerekse diğer arkadaşlarımızı moral noktasında ister istemez etkiliyor. Bizi etkiliyor ama orada karada, havada sürekli bir mücadele sürdüren güvenlik güçlerimiz var ve artık polisle iç içe müşterek bu mücadeleyi yürütüyorlar. Bugüne kadar olmayan bir şeydi bu. Bu da bizim iftihar vesilemizdir."
"Medyayı ismen ifşa mı edelim?"
Erdoğan, daha fazla askerin hayatını kaybettiği ancak gizlendiği yönündeki iddiaları yalanladı.
"Bunların hepsi yalan. Malum onların kendilerine ait özel medyası var ya oralardan, internet sitelerinden, Twit'lerden falan buralardan yapılmış işler. İşte o dediğim bir kısım medya bunu haber yapmak suretiyle 'İşte şu kadar asker şehit oldu gizleniyor. Şu kadar helikopter düştü, gizleniyor' falan. Silahlı Kuvvetler, şehit olan erini gizler mi veyahut da şu kadar düşen helikopterini gizler mi?"
"Ama burada karşı taraf bir psikolojik harekat yapıyor ve bu psikolojik harekata da ne yazık ki bu medya alet oluyor. 'Kimin medyası diye' ben soruyorum bu soruyu. Hani terör örgütünün yayın organları var bunu biliyoruz ama bir de onlarla ilişkisi olmadığını söylediği halde bilerek veya bilmeyerek maalesef onların tezgahına veya onların ocağına odun taşıyanlar var. Bunları nereye kadar kabulleneceğiz. İsmen mi bunları ifşa edeceğiz."
"Başbuğ'a 'örgüt üyesi' demek çirkin"
Erdoğan, Balyoz davasından tutuklu bulunan eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'la ilgili de konuştu.
"İlker paşamızla alakalı olarak ben yapılan benzetmeleri ve yakıştırmaları asla doğru bulmuyorum. Yani bir örgüt elemanıymış, bir örgütün mensubuymuş gibi bu tür yaklaşımları kesinlikle çok çok çirkin buluyorum."
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Genelkurmay Başkanlığı makamına gelmiş bir insan için bu tür bir yakıştırmanın, bu tür bir benzetmenin doğru olmadığını ve insaf dışı olduğunu kesinlikle düşünüyorum. Daha önce de söyledim tutuklu yargılanmasını dahi yargıda olmasına rağmen söylüyorum doğru bulmuyorum, tutuksuz yargılanmasından yana olduğumu da daha başta söyledim."
"Kuzeydeki haritalara göz yummayız"
Erdoğan, "Hükümetinize yönelik eleştirilerden biri de 'Suriye'nin kuzeyinin terör örgütü yahut yandaşlarının etki alanına girmesinden sonra hem Irak hem Suriye'nin kuzeyi Türkiye'ye artık düşman bir bölge oldu, hükümet bunu öngöremedi, şeklinde. Böyle bir şey söz konusu mu?" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Kuzey Irak yerel yönetimi, Türkiye'ye düşman olduysa peki bizim bu kadar ticari ilişkilerimiz, siyasi ilişkilerimiz Kuzey Irak Yerel Yönetimi ile niye bu kadar fazla?"
"Suriye noktasında, özellikle kuzeyde mevcut gelişmeler noktasında söylüyorum, buradaki söylenen şeyler sadece hayali bazı haritalardır. Bu hayali haritalara bizim göz yummamız mümkün değil."
"Esed'in sonu yaklaşıyor"
"Tabii burada Esed aslında buraları oralara bırakarak terk etmiş gibi görünüyor ama Kamışlı ve Haseki'de şu anda Esed'in ordusu, askeri var. Oradan tamamen sıyrılmış, çıkmış değil. O bakımdan öyle çok rahat kararı verilmiş veya verilecek bir şey değil."
"İstanbul Türkiye için ne ise Halep Suriye için odur. Ankara Türkiye için ne ise Şam Suriye için odur. Yani biri siyasi merkez, birisi ticari merkezdir. Bu ticari merkezde Halep de şu anda aldığımız haberlere göre Esed yönetimi bir yığma gayreti içerisinde. Fakat muhalif güçler özellikle kırsaldan kuşatma noktasında çok başarılılar. Çok ciddi bir bölümü onların kontrolü, onların hakimiyeti altında. Zannediyorum ki artık finali oynuyorlar. Durum bu. Her geçen gün Esed'in sonu daha da yaklaşıyor diye inanıyorum."
"Medya Hükümet'le birlikte hareket etmeli"
"Güneydoğu'da PKK'nın korkusu, ürküntüsü onların uzantısı olan partiye oy vermeye itmektedir. Bu ürkme, bu korkma olmadığı anda bu oylar çok ciddi manada eksilir. O zaman bu sayıları, bu rakamları asla göremezsiniz."
Bölge halkı ile kurulan yakın iletişimin bundan sonra da artarak devam ettirileceğini belirten Erdoğan, "İşte bu iletişimde medyanın, yazılı ve görsel, terör örgütünün propagandasını yapmaksızın burada hükümetle beraber hareket etmesi lazım. Yol göstermesi gerekiyorsa yol göstersin. Çünkü onun da düşünen insanları var, kalemşörleri var. Düşünüyorlar. Ama neyi düşünüyorlar? Veya kiminle yer alıyorlar?" dedi.
"Ahmet Türk ne tehditler alıyordur"
"MHP'ye özellikle şükranlarımı bildirmek istiyorum. Çünkü çok açık, net terörle mücadele konusunda hükümetin yanında olduğuna dair bu konudaki tavrını açıkladı birkaç gün önce sayın Genel Başkan. Biz bunu bekliyoruz. Burada bizim yok 'Silah bırakmak', yok 'Parlamentoda özel oturum yapalım'... Bunları çok yaptık. Artık icraat zamanı."
"Eğer bölücü terör örgütü uzantısı olanlar demokrasiye inanıyorlarsa mücadelelerini sandıkta versinler. Sandıkta oy kullanacak olanları, önümüzde seçim filan yok böyle bir zamanda konuşuyoruz, eğer kendilerine inanıyorlarsa, kendilerine güveniyorlarsa ki, ben aklıselim sahibi olarak onların içinde Ahmet Türk'ü görüyorum. Bakın o bile şu anda dağıtmış durumda. Onun da dağıtmasının altında veya arkasında bazı hikmetler var. Kimbilir ne tehditler alıyordur."
Suriye'ye "sınır ötesi operasyon"
"Şu anda ülkemize bölücü terör örgütünün Suriye'de de yapılanmasına destek veren yine Beşşar Esed ve oradan sızmalar oluyor. Daha önce Beşşar bu noktada onlardan kopma mücadelesi içindeydi, bizlerle iyi niyetli şeyleri olduğu dönemlerde. Ama bizden koptuktan sonra nereyle nasıl paslaştığı ortaya çıktı."
Erdoğan, Suriye'ye de Kandil benzeri bir operasyon yapılıp yapılmayacağı sorusunu, "Uygulanmayacağı ne malum?" diye yanıtladı.
"Selim Ay arkadaşımızı yedirtmeyiz"
Başbakan Erdoğan, İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcılığı görevine atanan Emniyet Müdürü Sedat Selim Ay'a ilişkin de, bu kişinin davalarda suçlu bulunmadığını, mahkumiyetinin de olmadığını belirtti.
"Kaç yıl geçmiş? 14 yıl geçmiş ve 14 yıl içinde bu yazıları yazmayanlar, bu arkadaşımızla ilgili,'işkence yapmıştır, şunu yapmıştır, bunu yapmıştır' diye yazmayanlar, hele hele Diyarbakır gibi terörün kol gezdiği bir ilde görev yaparken bu tür yazıları yazmayanlar, İstanbul'a gelince neden rahatsız oldular, sormak lazım."
"Biz, bazı medya grupları bunları yazacak diye polisimizi, terörle mücadele etmiş bir arkadaşımızı onlara yedirtmeyiz."
Erdoğan, konuyla ilgili ismi geçen kişinin terör örgütünün bir mensubu olduğunu ve pişmanlıktan istifade ettiğini, ardından işkence ile ortaya çıktığını anlattı.
"Karacaahmet'in yanındaki cemevi bir ucube"
Alevilerle ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine de Erdoğan, şunları söyledi:
"Aleviliği Hazreti Ali'yi sevenler olarak biliyorum. Şimdi Hazreti Ali'yi sevmekse diyorum ben, bugünkü 'Alevi'yim' diyenlere baktığım zaman hepsinden daha Aleviyim. Çünkü hiç birisi Hazreti Ali'nin yaşadığı gibi yaşamıyor. Ama ben onun gibi yaşamaya çalışıyorum. Ama onlarda öyle bir yaşam tarzı yok.
Başbakan Erdoğan, Karacaahmet Mezarlığı'ndaki cemevinin "bir ucube olarak yapıldığını" söyledi.
"Şimdi hala olan cemevi ruhsatı filan yoktur, hala kaçaktır. Gidin bakın orada bir ucube olarak Karacaahmet Türbesi'nin yanında durur. Ve hakkımda benim orayı yıkmadım diye dava açıldı. Biz resimleri mesimleri her şeyi ibraz ettik de ben beraat ettim."
"Cemevi ibadethane değil, kültür merkezi"
"Aleviler Müslüman'dır diyen var, 'Aleviler Müslüman değildir' diyen var. Aynı zamanda bir de bunların içinde ateist olan var. Şimdi eğer biz Müslüman'sak, bir Alevi olarak Müslüman'ın ibadethanesinin tek olması lazım. Cemevine karşı olduğumu söylemiyorum. İbadethanesinin tek olması gerektiğini söylüyorum. Aksi takdirde bu ayrımcılık olur, bölücülük olur."
Cemevinin bir ibadethane değil kültürel etkinliklerin yapıldığı bir merkez olduğunu, olayı böyle değerlendirmek gerektiğini ifade eden Erdoğan,''Çünkü ibadethane bizde tektir, mescittir, camidir, burada ibadetimizi yaparız ama cemevinde de Aleviler olarak gideriz kültürel etkinliklerimizi yaparız." (AS)