"Gelişmiş demokrasilerdeki en önemli özgürlüklerden biri, ifade ve haber alma özgürlüğüdür. Hükümetimiz, basın özgürlüğünün teminatı olan ifade özgürlüğü üzerindeki engelleri tek tek kaldırmıştır."
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Basın Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajdan...
Neredeyse her konuşmasında, o günün konusu ne olursa olsun, mutlaka medyaya da geniş yer ayıran Başbakan Erdoğan'ın söylemi bu.
Peki eylemi ne?
Son bir yılda birçok gazeteciyi ekranlarda göremez olduk, birçok yazar, muhabir, editör işinden oldu.
İşinden olan son yazar da, Hükümet'i eleştiren yazısı gazetede yayınlanmayan Yıldırım Türker'di.
Erdoğan'a bugün bir soru önergesi veren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran da Başbakan'a, "gazetecilerin işini kaybetmesinde dahli olup olmadığını" sordu:
"Geçen hafta 'yapılanları not ediyoruz' diyerek işaret ettiğiniz Akşam gazetesi yazarı Serdar Akinan'ın üç gün önce işine son verilmesinde sorumluluğunuz var mı? Benzeri biçimde Bekir Coşkun, Cüneyt Ülsever, Emin Çölaşan'ın eski gazetelerinden ayrılmasında; Ayşenur Arslan ve Can Dündar'ın TV'lerdeki programlarının kaldırılmasında bir dahliniz var mı?"
Daha fazla gazeteci ve yazarın işinin kaybetmemesi için, haber yazmaktan, haber konusu seçimine dek birçok konuda gazetecilere "yol gösteren" Başbakan'ın sözlerinden faydalanarak hazırladığım "mini kılavuzu" okumanızı öneririm.
İşte Başbakan'ın gazetecilik üzerine kelamları ve çıkarılması gereken dersler:
"O medya patronuna yazıklar olsun"
(11 Ağustos 2012, Cüneyt Özdemir'e)
"Şimdi çıkmış birileri köşesinde yazıyor. Ne diyor? 'Dışişleri Bakanı'nın Myanmar'da ne işi var? Başbakan'ın kızının, hanımının gidişini anlıyorum da Dışişleri Bakanı oraya niye gidiyor?' Ben buradan o medya patronuna yazıklar olsun diyorum."
"Bu adamları köşe yazarı olarak nasıl tutuyorsunuz? Bu tür hedefi olmayan, bu tür aşkı, heyecanı olmayan insanların eline kalem vermişsin, köşe teslim etmişsin. Bunlar millete yabancı, bunlar tarihine yabancı, bu milletin derdiyle dertlenen kalemler değil bunlar."
DERS: Myanmar'ın tarihi, bizim de tarihimizdir.
"İsmen mi ifşa edeceğiz?"
(5 Ağustos 2012)
"Hani terör örgütünün yayın organları var bunu biliyoruz ama bir de onlarla ilişkisi olmadığını söylediği halde bilerek veya bilmeyerek maalesef onların tezgahına veya onların ocağına odun taşıyanlar var. Bunları nereye kadar kabulleneceğiz. İsmen mi bunları ifşa edeceğiz."
"Bir kısım medya hala teröre destek vermeye devam ediyor. Bu propagandaya yazılı ve sözlü destek veren maalesef medyadır. Bu kesimlerin teröre verdikleri destek gözardı edilemez. Bunları görmemezlikten gelemeyiz. Bunları gayet iyi görüyoruz. Tabii bunların değerlendirmesini de kendi aramızda ona göre yapıyoruz."
DERS: Gözüm üstünüzde.
"Kaleminden pislik akıyor"
(8 Mayıs 2012, Bekir Coşkun'a)
"Orada yapılan benzetme talihsiz bir benzetmedir. Ama bu zat, ne yazık ki bütün kaleminden hep pislik akan bir zat olduğu için, bu tür şeyleri yapıyor. Bence şu anda paşaların bu işin hukuki yönünde de haklarını aramaları lazım."
DERS: Kimse benim paşamın hakkını yiyemez.
"Gazeteci değil silahlı saldırgan"
(7 Mart 2012, tutuklu gazetecilere)
"Tutuklanan kişiler ruhsatsız ateşli silah bulundurmak, bir kişinin kaçırılıp örgüt evine götürülmesi, örgüt adına para toplamak, polis aracına silahlı saldırıda bulunmak, terör örgütüne üye toplamak gibi şeylerle suçlanıyor."
DERS: Masumiyet karinesi diye bir şey yoktur.
"Bu nasıl gazeteciliktir?"
(8 Şubat 2012, yine Özdemir'e)
"Tinerci bir nesil mi yetiştireceğiz dediğim de bakıyorsunuz bir televizyon kanalında bir tanesi çıkmış, bir tinerci çocukla söyleşi yapıyor. Şu gazeteciye bak. Gazetecilik bu mu? Görsel medya bu mu? Yazılı medya bu mu? Sen bir tinerci çocuğu oraya çıkarmakla, ona bu soruyu sormakla bir defa tiner kullanmaya meşruiyet kazandırıyorsun. Bu nasıl bir gazeteciliktir."
DERS: Medya tinere ve konser gibi faaliyetlere gençleri özendirmesin.
"Herhalde yüzde 50'den akıllı değilsin"
(3 Ocak 2012, Mehmet Baransu'ya)
"Kuzu postu altında, çok bilmiş edası içinde millete istikamet çizmeye çalışıyor. 'Ben eli silahlı olandan korkmadım Kasımpaşalı Tayyip'ten mi korkacağım' diyor. Bu ülkede yüzde 50 bize oy verdiyse ona bakın. Herhalde yüzde 50'den akıllı değilsin."
"Bunların taşeron fikirlerini alacak, vicdan kisvesi altındaki fitnelerine boyun eğecek, çanak dikecek değiliz."
DERS: Kasımpaşalıyım.
"Köşe yazarı sıfatlı cambazlar var"
(30 Aralık 2011, yine Baransu'ya)
"Köşe yazarı sıfatıyla bilir bilmez yazan çizen bazı cambazlar var. İstihbarat örgütlerimizi daha iyi biliyorlarmış. Güya böcekleri var."
DERS: İki cambaz bir ipte oynamaz.
"Yazarın maaşını sen veriyorsun"
(26 Şubat 2010, medya patronlarına)
"Şimdi o gazetelerin patronlarına sesleniyorum, 'Ne yapayım, köşe yazarı, hâkim olamıyorum' diyemezsin. Köşende yazı yazanın maaşını sen veriyorsun. Yarın feryat etmeye geldiği zaman da feryat etmeye hakkın yok... Kusura bakma kardeşim bizim dükkânda sana yer yok."
DERS: Parayı veren düdüğü çalar.
"Almayacağız bu gazeteleri"
(19 Eylül 2008, Deniz Feneri e.V.'yi yazan gazetelere)
"Bu ülkede medya güvenilirliğini yitirmiştir, kendini bitirmiştir. Partimin mensupları olarak yalan yanlış haberleri yapan medyaya karşı sizler de kampanyanızı yapın, bu gazeteleri evlerinize sokmayın, bu kadar açık konuşuyorum. Biz ülkede bu hizmetleri canla başla sürdürürken bir de sizinle mi uğraşacağız ya, bizim işimiz gücümüz var."
DERS: Bizim işlerimize çomak sokmayın.
"Ben de seni hedef gösteririm"
(7 Eylül 2008, Doğan Medya Grubu'na)
"Tabii diyecek ki, 'Başbakan beni hedef gösterdi' veya 'Başbakan benim grubumu hedef gösterdi.' Sen Ak Parti'yi hedef göstereceksin olacak! Başbakan partisine saldırı yapan bu gazeteyi hedef gösterdiği zaman olmayacak ha... Bal gibi olur."
DERS: Hedef göstermek doğal bir eylemdir. (AS)