Medeni Yıldırım Diyarbakır, Liceli. 18 yaşındaydı. Barışa destek amacıyla katıldığı eylemde asker kurşunuyla hayatını kaybetti. İki yıldır dava açılmadı.
28 Haziran 2013’te Diyarbakır Lice ilçesine bağlı Hêzan-Kayacık’ta kalekol yapımını protesto eden ve “Barış İstiyoruz” pankartıyla yürüyen kalabalığa askerler ateş açtı, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım öldürüldü.
Olayla ilgili önce Lice’de soruşturma açıldı. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Yıldırım’la ilgili dosyanın görevsizlik kararıyla Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğini, dosyaya gizlilik kararı konulduğunu belirtti.
Olaydan bir yıl sonra, Mayıs 2014’te Yıldırım’ın vurulduğu görüntüler ortaya çıktı, jandarmaların kalabalığa ateş açtığı kesinleşti. Buna rağmen Yıldırım’ın ölümüyle ilgili henüz hiçkimse suçlanmadı.
Öldürülmesinden yaklaşık iki yıl sonra olay yerinde keşif yapıldı. Halen dava açılmadı.
Yıldırım için adalet talebi
Yıldırım’ın vurulduğu yerde ve İstanbul’da yapılan anmalarda, “adaletin yerini bulması” talep edildi.
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Diyarbakır il ve ilçe yöneticileri, Mezopotamya Yakınlarını Kaybedenlerle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (MEYA-DER) ve Barış Anneleri temsilcileri ile kitlenin katıldığı anmada konuşan MEYA-DER Eş Başkanı Mehmet Yaşar, “2012’den bu yana Kürdistan’ın birçok noktasında kalekol ve barajların yapıldığına” dikkat çekti.
Lice halkının tüm demokratik tepkilerinin şiddetle karşılaştığını hatırlatan Yaşar, “Devlet şiddetini tekrar kınıyoruz. Adaletin yerini bulmasını talep ediyoruz” dedi.
Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım da “demokratik haklarını kullanmak için Medeni ile alana geldiklerini, oğlunun bilinçli olarak hedef gözeterek katledildiğini” anlattı. (AS)
Gezi ölümlerinde yargı |
20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş 2 Haziran 2013’te, 22 yaşındaki Abdullah Cömert 3 Haziran 2013’te, 26 yaşındaki Ethem Sarısülük 14 Haziran 2013’te, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım 28 Haziran 2013’te, 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz 10 Temmuz 2013’te, 23 yaşındaki Ahmet Atakan 10 Eylül 2013’te, 16 Haziran 2013’te yaralanan Berkin Elvan, 15 yaşındayken, 11 Mart 2014’te hayatını kaybetti. Mehmet Ayvalıtaş: 2 Haziran 2013 gecesi Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde yürüyen grubun üzerine doğru hızla giden aracın çarptığı 20 yaşındaki Ayvalıtaş’ın ölümü kayıtlara trafik kazası olarak geçti. Aracın sürücüsü ifadesinin alınmasının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi Fadime Ayvalıtaş da 13 Aralık 2013’te kalp rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybetti. Açılan dava Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Cumhuriyet Savcısı Müfit Büyükçolpan’ın hazırladığı iddianameye göre davada iki sanık var. Ayvalıtaş’a aracıyla çarpıp ölümüne sebep olan sanıklar Mehmet Görkem Demirbaş ile Cengiz Aktaş, Türk Ceza Kanunu’nun 85/2. maddesi uyarınca “taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme iki sanığın tutuklanması talebini de görülen dört duruşmada da reddetti. Dava sürüyor. Abdullah Cömert: 22 yaşındaki Abdullah Cömert, 3 Haziran’da Hatay Armutlu’daki eylemde hayatını kaybetti. Soruşturma kapsamında ifade veren görgü tanıkları, polislerin kendilerine Akrep aracından gaz bombası attıklarını, Cömert'e gaz bombası isabet ettiğini söyledi. Otopside ölüm sebebi belirlenemeyince, dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi’ne gönderildi. Nihai raporlar Cömert’in başına isabet eden gaz fişeği nedeniyle öldüğü anlaşıldı. Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianameyle, polis Ahmet Kuş’a, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 81/1. Ve 21/1. maddeleri uyarınca “olası kastla insan öldürmekten” dava açıldı. Dava “güvenlik sebebiyle” Balıkesir’e taşındı. Balıkesir 2.Ağır Ceza Mahkemesi sanık polis Kuş’u mahkemeye çağırmadı. Sanığın, yeni görev yeri olan Mersin’deki Ağır Ceza Mahkemesi’nden Sesli Görüntülü Kayıt ve Video Konferans Sistemi (SEGBİS) ile sorgulanması için talimat yazdı. Tanık polislerin de Hatay’dan ifade vermesine karar verildi. Dava sürüyor. Ethem Sarısülük: Ankara'da, 1 Haziran 2013’te polisin açtığı ateş sonucu OSTİM işçisi 27 yaşındaki Sarısülük başından vuruldu. Ağır yaralı olarak Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. 14 Haziran’da yaşamını yitirdi. 10 Haziran’da MOBESE görüntüleri ortaya çıktı. Videoda çevik kuvvet polisinin kaçarken ateş açtığı, ardından Sarısülük’ün yere yığıldığı görülüyor. Sarısülük’ü vuran silahın polis Ahmet Şahbaz’a ait olduğu balistik raporuyla kanıtlandı. Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi, “meşru müdafaa sınırında kalması olasılığının varlığı” gerekçesi ile Şahbaz’ın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. 17 Temmuz’da Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Şahbaz’la ilgili yargılanmayı, “izin alınmadığı gerekçesiyle” durdurdu. Üst mahkeme kararı bozdu, davanın ilk duruşması 23 Eylül 2013’te görüldü. Polis Şahbaz Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 81. ve 27/1. maddeleri uyarınca “taksirle insan öldürmek” suçlamasıyla yargılandı. Dava 3 Eylül 2014’te sonuçlandı. Mahkeme heyeti, Sarısülük’ü vuran polis Ahmet Şahbaz’la ilgili önce “kasten öldürmeden” müebbet hapis cezası verdi, sonra olası kastla öldürmek suçundan cezayı 21 yıla indirdi. Suç görev başında işlendiğinden cezada artırıma giderek 28 yıla çıkardı. Ancak dokuz yıl haksız tahrik indirimi, yaklaşık 2 yıl “iyi hal” indirimi ve takdiri indirimde bulundu. Şahbaz’a verilen toplam ceza bu indirimlerle 7 yıl 9 ay 10 gün oldu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi geçen hafta kararı usul yönünden bozdu. Mahkeme, “Şahbaz'ın Sarısülük'ü vurmasına ilişkin görüntülerin izlenmesi sırasında mahkeme heyetince tutanak tutulmamasını ve altısı müdahil tarafın gösterdiği 16'sı mahkemece dinlenilmesine karar verilen 22 tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmesine ilişkin ara karar verilmemesini” bozma gerekçesi yaptı. Medeni Yıldırım: 28 Haziran’da Diyarbakır Lice ilçesine bağlı Hêzan-Kayacık’ta kalekol yapımını protesto eden ve “Barış İstiyoruz” pankartıyla yürüyen kalabalığa askerler ateş açtı, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım öldürüldü. Olayla ilgili önce Lice’de soruşturma açıldı. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Yıldırım’la ilgili dosyanın görevsizlik kararıyla Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğini, dosyaya gizlilik kararı konulduğunu belirtti. Olaydan bir yıl sonra, Mayıs 2014’te Yıldırım’ın vurulduğu görüntüler ortaya çıktı, jandarmaların kalabalığa ateş açtığı kesinleşti. Buna rağmen Yıldırım’ın ölümüyle ilgili henüz hiçkimse suçlanmadı. Öldürülmesinden yaklaşık iki yıl sonra olay yerinde keşif yapıldı. Halen dava açılmadı. Ali İsmail Korkmaz: Eskişehir’de 3 Haziran günü polis ve sivil giyimli eli sopalı kişilerce dövülen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Korkmaz 10 Temmuz’da hayatını kaybetti. Tedavi için gittiği hastanede ortopedi servisine yönlendiren ve kas gevşetici ilaç veren doktor Hasan Gülcü hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Soruşturma kapsamında savcının istediği, Korkmaz’ın darp edildiği yeri gören üç kameradan ikisinde kayıt yokken, görüntülerin olduğu tek kayıt ise savcılığa “tahrip olmuş" halde ulaştı. Görüntülerin silindiği anlaşıldı. Güvenlik gerekçesiyle Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşınan davada 3 Mart’ta karar çıktı. Tutuklu polis sanık Mevlüt Saldoğan 10 yıl 10 ay, tutuksuz polis Yalçın Akbulut 10 yıl, tutuklu sanıklar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever altışar yıl sekizer ay ceza aldı. Üç yıl dört ay hapis cezası alan tutuklu sanık Ebubekir Harlar eylemi yardım derecesinde kaldığı ve tutuklu kaldığı süre sebebiyle tahliye edilirken tutuksuz polis sanıklardan Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin'in atılı suçu işledikleri sabit olmadığından ayrı ayrı beraat etti. Mahkeme gerekçeli kararında Akbulut ve Saldoğan’ın Ali İsmail Korkmaz’ın peşinden koştukları sırada Ebubekir Harlar’ın kendilerine doğru ve duvara yakın koşan Korkmaz’a çelme-tekme atarak duvara sıkıştırıp düşmesini sağladığı belirtildi. İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever, Yalçın Akbulut ve Mevlüt Saldoğan’ın Ali İsmail Korkmaz’ı darp etmeye başladıkları, Korkmaz yere düştüğünde uzaklaştırdıkları sırada Saldoğan’ın geri dönerek tekmeler attığı ifade edildi. Ahmet Atakan: Hatay Antakya’da 10 Eylül’de hayatını kaybeden 23 yaşındaki Atakan’ın nasıl öldüğü, ölümüne neyin sebep olduğu hala meçhul. Atakan’ın ölümünün ardından Hatay Devlet Hastanesi’nde yapılan ön otopsiye giren ve olay yerinde de incelemelerde bulunan Dr. Matkap, ilk açıklamasında Atakan’ın vücudunda kırık olmadığını, kafa travması olduğunu söyledi. Ardından ortaya çıkan videodaki yüksekten düşen kişinin Atakan olduğu iddia edildi. Matkap, videoyu izleyince düşen kişinin Atakan olduğunu düşündüklerini söyledi. Görgü tanıkları ise Atakan’ın gaz bombasıyla vurulduğunu iddia ediyor. Soruşturma sürüyor. Berkin Elvan: 16 Haziran 2013’te Okmeydanı’nda gaz fişeğiyle vuruldu, 269 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 15 yaşındayken hayatını kaybetti. Dosyaya atanan dördüncü savcı olan Mehmet Selim Kiraz, gaz fişeğinin atıldığı sırada olay yerinde bulunan polislerin kimlik bilgilerini Emniyet Müdürlüğü'nden istedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü polislerin kimlik bilgilerini vermedi. Polislerin kimliğinin belirlenmesi için dosya Adli Tıp Kurumu’na yollandı. Buradan yanıt gelmedi. Savcı Kiraz, bir polisin de Memur Suçlarına Soruşturma Bürosu’na giderek soruşturma kapsamında ve “şimdilik tanık olarak” 30 Eylül 2014’te ifade vermesini istedi. Polis ifade vermeye gitmedi. Soruşturma sürüyor, halen dava açılmadı. |