Gezi direnişinin üzerinden iki yıl geçti.
Direniş süresince yedi kişi öldürüldü, binlerce kişi polis şiddetine maruz kaldı, yaralandı, gözaltına alındı. Ölümlerle ilgili sadece dört dava açıldı, ikisi sonuçlandı.
Polis şiddeti, kötü muamele, işkence, göz kaybı, biber gazı rahatsızlıklarıyla ilgili yüzlerce şikayetle ilgili hiçbir polis ceza almazken, Uluslararası Af Örgütü’nün rakamlarına göre, Türkiye genelinde 5 bin 500’den fazla kişi Gezi direnişine destek vermekten dolayı yargılandı.
Taksim Dayanışması’nın Kasım 2014 raporuna göre de Haziran 2013’teki eylemlere katılanlardan 3 bin 761 kişi gözaltına alındı, 7 bin 987 kişiye soruşturma açıldı, 3 bin 940 kişi yargılandı. Yargılananlardan 764'üne takipsizlik verildi, 854'ü beraat etti. 151'i tutuklandı, 15'i ceza aldı. 345 kişi ise Terörle Mücadele Kanunu’ndan yargılanıyor.
Af Örgütü’nün birinci yıldönümünde hazırladığı raporda, Gezi Parkı eylemleri boyunca 8 bin kişi yaralandığı, polislerin gerçekleştirdiği insan hakları ihlalleri ile ilgili soruşturmaların geciktirildiği, karartıldığı ya da kapatıldığı belirtilmişti.
Polislerle ilgili şiddet, kötü muamele konulu davalarda ceza alan polis memuru olmadı.
Ayrıca, tabip odaları, doktorlar ve diğer memurlar eylemleri destekledikleri iddiaları yüzünden yaptırımlarla karşı karşıya kaldı, sosyal medya kullanıcıları protestolarla ilgili bilgi paylaştığı için mahkemeye çıkarıldı.
Polisler "bulunamıyor" |
3 Haziran 2013’te Hakan Yaman, bir TOMA aracının yakınında görev yapan dört çevik kuvvet polisi ve sivil giyimli bir kişi tarafından dövüldü ve ateşe atıldı. Bir görgü tanığı saldırıyı cep telefonu ile kaydetti. Videoda TOMA aracının numarasının görünmesine rağmen, polis yetkilileri bu aracın yakınında görev yapan polislerin kimliklerini ortaya çıkarmadı. Murat Cantop, 16 Haziran 2013 tarihinde polisin attığı plastik mermi ile sol gözünü kaybetti. 31 Mayıs 2013'te polisin attığı plastik bilye sonucu sol gözünü kaybeden Volkan Kesanbilici’nin şikayeti de iki yıl geçmesine rağmen davaya dönüşmedi. İki yıl sonra açılan tazminat davasının ilk duruşması ise 16 Haziran'da görülecek. Okan Özçelik de 1 Haziran 2013’te Gezi Parkı’nda sol gözünü kaybetti, ateş eden polisler hala tespit edilemedi. İstanbul’da 11-12 Haziran’da polisin attığı gaz fişeğiyle gözünü kaybeden Erdal Sarıkaya’nın yaralanmasına ilişkin görüntü olmasına rağmen polis tespit edilemedi. Burak Ünveren‘in 31 Mayıs 2013’te biber gazıyla fişeğiyle gözünü kaybetmesine ilişkin soruşturma da davaya dönüşmedi. |
Gezi ölümlerinde yargı |
20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş 2 Haziran 2013’te, 22 yaşındaki Abdullah Cömert 3 Haziran 2013’te, 26 yaşındaki Ethem Sarısülük 14 Haziran 2013’te, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım 28 Haziran 2013’te, 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz 10 Temmuz 2013’te, 23 yaşındaki Ahmet Atakan 10 Eylül 2013’te, 16 Haziran 2013’te yaralanan Berkin Elvan, 15 yaşındayken, 11 Mart 2014’te hayatını kaybetti. Mehmet Ayvalıtaş: 2 Haziran 2013 gecesi Ümraniye 1 Mayıs Mahallesi’nde yürüyen grubun üzerine doğru hızla giden aracın çarptığı 20 yaşındaki Ayvalıtaş’ın ölümü kayıtlara trafik kazası olarak geçti. Aracın sürücüsü ifadesinin alınmasının ardından tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Mehmet Ayvalıtaş’ın annesi Fadime Ayvalıtaş da 13 Aralık 2013’te kalp rahatsızlığı nedeniyle hayatını kaybetti. Açılan dava Anadolu 8. Ağır Ceza Mahkemesinde görülüyor. Cumhuriyet Savcısı Müfit Büyükçolpan’ın hazırladığı iddianameye göre davada iki sanık var. Ayvalıtaş’a aracıyla çarpıp ölümüne sebep olan sanıklar Mehmet Görkem Demirbaş ile Cengiz Aktaş, Türk Ceza Kanunu’nun 85/2. maddesi uyarınca “taksirle ölüme ve yaralamaya neden olma” suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanıyor. Mahkeme iki sanığın tutuklanması talebini de görülen dört duruşmada da reddetti. Dava sürüyor. Abdullah Cömert: 22 yaşındaki Abdullah Cömert, 3 Haziran’da Hatay Armutlu’daki eylemde hayatını kaybetti. Soruşturma kapsamında ifade veren görgü tanıkları, polislerin kendilerine Akrep aracından gaz bombası attıklarını, Cömert'e gaz bombası isabet ettiğini söyledi. Otopside ölüm sebebi belirlenemeyince, dosya İstanbul Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Dairesi’ne gönderildi. Nihai raporlar Cömert’in başına isabet eden gaz fişeği nedeniyle öldüğü anlaşıldı. Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edilen iddianameyle, polis Ahmet Kuş’a, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 81/1. Ve 21/1. maddeleri uyarınca “olası kastla insan öldürmekten” dava açıldı. Dava “güvenlik sebebiyle” Balıkesir’e taşındı. Balıkesir 2.Ağır Ceza Mahkemesi sanık polis Kuş’u mahkemeye çağırmadı. Sanığın, yeni görev yeri olan Mersin’deki Ağır Ceza Mahkemesi’nden Sesli Görüntülü Kayıt ve Video Konferans Sistemi (SEGBİS) ile sorgulanması için talimat yazdı. Tanık polislerin de Hatay’dan ifade vermesine karar verildi. Dava sürüyor. Ethem Sarısülük: Ankara'da, 1 Haziran 2013’te polisin açtığı ateş sonucu OSTİM işçisi 27 yaşındaki Sarısülük başından vuruldu. Ağır yaralı olarak Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne kaldırıldı. 14 Haziran’da yaşamını yitirdi. 10 Haziran’da MOBESE görüntüleri ortaya çıktı. Videoda çevik kuvvet polisinin kaçarken ateş açtığı, ardından Sarısülük’ün yere yığıldığı görülüyor. Sarısülük’ü vuran silahın polis Ahmet Şahbaz’a ait olduğu balistik raporuyla kanıtlandı. Ankara 13. Sulh Ceza Mahkemesi, “meşru müdafaa sınırında kalması olasılığının varlığı” gerekçesi ile Şahbaz’ın tutuksuz yargılanmasına karar verdi. 17 Temmuz’da Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Şahbaz’la ilgili yargılanmayı, “izin alınmadığı gerekçesiyle” durdurdu. Üst mahkeme kararı bozdu, davanın ilk duruşması 23 Eylül 2013’te görüldü. Polis Şahbaz Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 81. ve 27/1. maddeleri uyarınca “taksirle insan öldürmek” suçlamasıyla yargılandı. Dava 3 Eylül 2014’te sonuçlandı. Mahkeme heyeti, Sarısülük’ü vuran polis Ahmet Şahbaz’la ilgili önce “kasten öldürmeden” müebbet hapis cezası verdi, sonra olası kastla öldürmek suçundan cezayı 21 yıla indirdi. Suç görev başında işlendiğinden cezada artırıma giderek 28 yıla çıkardı. Ancak dokuz yıl haksız tahrik indirimi, yaklaşık 2 yıl “iyi hal” indirimi ve takdiri indirimde bulundu. Şahbaz’a verilen toplam ceza bu indirimlerle 7 yıl 9 ay 10 gün oldu. Medeni Yıldırım: 28 Haziran’da Diyarbakır Lice ilçesine bağlı Hêzan-Kayacık’ta kalekol yapımını protesto eden ve “Barış İstiyoruz” pankartıyla yürüyen kalabalığa askerler ateş açtı, 18 yaşındaki Medeni Yıldırım öldürüldü. Olayla ilgili önce Lice’de soruşturma açıldı. Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, Yıldırım’la ilgili dosyanın görevsizlik kararıyla Lice Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderildiğini, dosyaya gizlilik kararı konulduğunu belirtti. Olaydan bir yıl sonra, Mayıs 2014’te Yıldırım’ın vurulduğu görüntüler ortaya çıktı, jandarmaların kalabalığa ateş açtığı kesinleşti. Buna rağmen Yıldırım’ın ölümüyle ilgili henüz hiçkimse suçlanmadı. Öldürülmesinden yaklaşık iki yıl sonra olay yerinde keşif yapıldı. Halen dava açılmadı. Ali İsmail Korkmaz: Eskişehir’de 3 Haziran günü polis ve sivil giyimli eli sopalı kişilerce dövülen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Korkmaz 10 Temmuz’da hayatını kaybetti. Tedavi için gittiği hastanede ortopedi servisine yönlendiren ve kas gevşetici ilaç veren doktor Hasan Gülcü hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildi. Soruşturma kapsamında savcının istediği, Korkmaz’ın darp edildiği yeri gören üç kameradan ikisinde kayıt yokken, görüntülerin olduğu tek kayıt ise savcılığa “tahrip olmuş" halde ulaştı. Görüntülerin silindiği anlaşıldı. Güvenlik gerekçesiyle Kayseri 3. Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşınan davada 3 Mart’ta karar çıktı. Tutuklu polis sanık Mevlüt Saldoğan 10 yıl 10 ay, tutuksuz polis Yalçın Akbulut 10 yıl, tutuklu sanıklar İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever altışar yıl sekizer ay ceza aldı. Üç yıl dört ay hapis cezası alan tutuklu sanık Ebubekir Harlar eylemi yardım derecesinde kaldığı ve tutuklu kaldığı süre sebebiyle tahliye edilirken tutuksuz polis sanıklardan Şaban Gökpınar ve Hüseyin Engin'in atılı suçu işledikleri sabit olmadığından ayrı ayrı beraat etti. Mahkeme gerekçeli kararında Akbulut ve Saldoğan’ın Ali İsmail Korkmaz’ın peşinden koştukları sırada Ebubekir Harlar’ın kendilerine doğru ve duvara yakın koşan Korkmaz’a çelme-tekme atarak duvara sıkıştırıp düşmesini sağladığı belirtildi. İsmail Koyuncu, Ramazan Koyuncu, Muhammet Vatansever, Yalçın Akbulut ve Mevlüt Saldoğan’ın Ali İsmail Korkmaz’ı darp etmeye başladıkları, Korkmaz yere düştüğünde uzaklaştırdıkları sırada Saldoğan’ın geri dönerek tekmeler attığı ifade edildi. Ahmet Atakan: Hatay Antakya’da 10 Eylül’de hayatını kaybeden 23 yaşındaki Atakan’ın nasıl öldüğü, ölümüne neyin sebep olduğu hala meçhul. Atakan’ın ölümünün ardından Hatay Devlet Hastanesi’nde yapılan ön otopsiye giren ve olay yerinde de incelemelerde bulunan Dr. Matkap, ilk açıklamasında Atakan’ın vücudunda kırık olmadığını, kafa travması olduğunu söyledi. Ardından ortaya çıkan videodaki yüksekten düşen kişinin Atakan olduğu iddia edildi. Matkap, videoyu izleyince düşen kişinin Atakan olduğunu düşündüklerini söyledi. Görgü tanıkları ise Atakan’ın gaz bombasıyla vurulduğunu iddia ediyor. Soruşturma sürüyor. Berkin Elvan: 16 Haziran 2013’te Okmeydanı’nda gaz fişeğiyle vuruldu, 269 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra 15 yaşındayken hayatını kaybetti. Dosyaya atanan dördüncü savcı olan Mehmet Selim Kiraz, gaz fişeğinin atıldığı sırada olay yerinde bulunan polislerin kimlik bilgilerini Emniyet Müdürlüğü'nden istedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü polislerin kimlik bilgilerini vermedi. Polislerin kimliğinin belirlenmesi için dosya Adli Tıp Kurumu’na yollandı. Buradan yanıt gelmedi. Savcı Kiraz, bir polisin de Memur Suçlarına Soruşturma Bürosu’na giderek soruşturma kapsamında ve “şimdilik tanık olarak” 30 Eylül 2014’te ifade vermesini istedi. Polis ifade vermeye gitmedi. Soruşturma sürüyor, halen dava açılmadı. |
Taksim Dayanışması davası |
Taksim Dayanışması üyeleri 8 Temmuz 2013'te İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun Gezi Parkı'nı açması sonrası gözaltına alınmışlardı. Taksim Dayanışması üyesi beş kişinin de aralarında olduğu 26 kişi hakkında “örgüt kurmak ve yönetmek” ile “toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet” suçlamasıyla hazırlanan ikinci iddianame İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nce 17 Mart 2014 kabul edildi ve dava açıldı. İlk duruşma 12 Haziran 2014’da yapıldı. Savcı Nazmi Okumuş’un 26 şüpheli hakkında hazırladığı ilk iddianame, “Şüphelilerin hangi kanundaki hangi suç veya suçları işlemek için örgüt kurdukları veya yönettikleri anlaşılmadığından, şüphelilerin savunmalarının alınabilmesi için iddianamede açıklanması gerekir” denilerek 10 Şubat 2014 tarihinde reddedilmişti. Soruşturmayı Okumuş’tan devralan Savcı Mesut Erdinç Bayhan ise iddianamedeki “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasını değiştirmeyerek yine aynı mahkemeye sundu. İkinci iddianamedeki fark, “görevli memura mukavemet” suçlamasının çıkarılmış olması. İlk iddianamenin ana ret gerekçesi, örgüt kurmak ve yönetmekle suçlanan kişilerin, bu örgütü neden kurduklarının belirtilmemiş olmasıydı. İkinci iddianamede de bu gerekçe belirtilmedi. Ancak mahkeme bu kez iddianameyi kabul etti. İddianamede, Mimarlar Odası İstanbul Şubesi Genel Sekreteri Mücella Yapıcı, İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Ali Çerkezoğlu, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Başkan Yardımcısı Ender İmrek, Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Beyza Metin ve Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyesi Haluk Ağabeyoğlu hakkında, Türk Ceza Kanunu’nun 220/1. maddesi uyarınca “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla 17 yıla kadar hapis cezası isteniyordu. Diğer 21 şüphelinin ise 10'ar yıla kadar hapis cezasına çarptırılması talep ediliyordu. 26 sanığın da ayrıca, 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçlamasından cezalandırılması isteniyordu. İddianamede Taksim Dayanışması’nın çağrısıyla insanların alana toplanması “halkı kışkırtmak” olarak değerlendirilmişti. Mahkeme 29 Nisan’da kararını açıkladı. İstanbul 33. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada tüm sanıklar beraat etti. |