Yanındaki genç kadın da karısı olmalı... Yüzündeki ifade hiç de çabucak silinecekmiş gibi değil. Patlamanın neden olduğu bir tragedya, Madrid'de "koro" ağıtlar söylüyor o an.
Birkaç kilo dinamitin ettiğine bak! Okula giderken öldüm işte. Maaşımı alamadan, sevgilimle bir yemek daha yiyemeden, bitirme tezimi veremeden, hiç hoşlanmadığım iş arkadaşımla haklılığımı kanıtlayacak ağız dolusu bir münakaşaya giremeden, çocuğumun akşamki doğum günü partisinde pastasını kestiğini göremeden... Tüm insani hasletlerimi elimden aldılar.
Kim öldürdü peki beni? İlk aklıma gelen ayrılıkçı örgüt. Beriki Bask bölgesinden ses veriyor, o da şaşkın: "Biz yapmadık" diyor, "hakikaten". Zaten eylemin yapılış biçimi onlara pek uymuyor.
Ancak İspanyol siyasetçiler seçime çeyrek kala, bir iç politika malzemesi olarak kullanmaktan çekinmiyor ölen onlarca kişinin yarattığı acıyı, ilk ağızdan "Evet onlar yaptı, biliyorum, ETA terörünü lanetliyorum" diyor. Bir anlamda, üstünü örtüyor kendi siyasi falsolarının...
Tamam, genel geçer, evrensel bir sızı duyuyoruz hepimiz. Ve bir ön kabul: Kimden gelirse gelsin vahşet yine vahşettir, onaylanması mümkün olmayan bir terör eylemidir bu...
Ama aslında böylesi sansasyonel, kıyıcı bir eylemin tarzı buram buram İspanya'nın son iki yıldır izlediği "Ortadoğu politikası" kokuyor.
Bağdat'tan yükselen duman gibi kokuyor ortalık sanki, "George double u Bush" kokuyor, Usame'ninkine karışmış...
Irak'ta, Afganistan'da ölen çocukların intikamını, ikiz kulelerdeki sivillerin, İstanbul sinagoglarında dua edenlerin, evine ekmek götürmek için sokaklarda, caddelerde koşuşturan insanların, trenle bir yerlere yetişme çabasındaki sivillerin yitip giden yaşamlarıyla almak isteyen iki çarpık ideolojinin dumanı sardı ortalığı bir perşembe günü... Madrid'de...
Kanlı kundakları toplasak dünyanın dört bir yanından, çocukları ölen adamları, kadınları (eğer sağ iseler hala), onlara anlattırsak; bay Bush, bay Aznar, bay bin Ladin dinlese...
Dünyayı cehenneme çevirmek niyetindeki şakşakçılarına, hâlâ Irak'ta kitle imha silahı bulunacak umuduyla siyasi ikbal peşinde koşturan bay "Blair"a mesela.
Çok uluslu "düzenli ordu"nun Ortadoğu'nun sıcak topraklarında yarattığı terörün, finans kapital terörünün, Avrupa'yı ve dahi İber Yarımadası'nı tahakkümü alan merkez sağ oportünizminin yüzüne ölü bedenlerin gözlerinden bir işaret çakabilir mi acaba tüm bu yaşananlar, ölümler.
Ölü kuşlar uçuyor dünyanın üzerinde, karanlığa karışıyor. Bırakın artık, güneş doğsun, azıcık rüzgar essin denizden, azıcık... (MU/BB)