Fotoğraf: Kaos GL
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kaos GL Derneği, 2019 yılına ait LGBTİ+’ların İnsan Hakları Raporu’nu yayınladı. Avukat Yasemin Öz’ün hazırladığı raporda; 2019 yılında LGBTİ+’ların insan haklarına erişimini engelleyen uygulama ve insan hakları ihlallerine ilişkin vakalar yer alıyor.
90 sayfalık rapor, 17 Mayıs Uluslararası Homofobi, Bifobi ve Transfobi Karşıtı Gün’de düzenlediği online basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaşıldı.
Rapora göre vaka ve ihlallerin hak kategorilerine göre dağılımı şöyle:
“Beş nefret cinayeti, on üç nefret suçu, altı nefret söylemi, iki cinsel şiddet vakası, işkence ve kötü muamele yasağı ihlali ile ilgili on, kişi özgürlüğü ve güvenliğinin ihlali konusunda otuz dört, özel hayatın gizliliğinin ihlali anlamında iki, ifade özgürlüğünün ihlali anlamında on altı.
Toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme haklarının ihlali anlamında on üç, çalışma yaşamında ayrımcılıkla ilgili beş, eğitim alanında ayrımcılıkla ilgili dört.
Seyahat ve yerleşme özgürlüğü ve miras hakları alanında on üç, sağlık alanında ayrımcılıkla ilgili üç, mal ve hizmetlere erişim konusunda ayrımcılıkla ilgili dört.
Cezaevindeki LGBTİ+’lara yönelik hak ihlalleri ile ilgili üç ve mültecilere yönelik hak ihlalleri ile ilgili bir vaka.”
Raporda genel durum ise şöyle özetleniyor:
"LGBTİ+’lara yönelik ihlaller görünürleşmekle ve ihlallere karşı yasal yollara başvurma süreçlerinde artış olmakla beraber, 2019 yılında da olumlu yöndeki gelişmeler sınırlı kalmıştır.
"İhlallerin doğrudan otoriteler ve yasa uygulayıcılar kaynaklı olmasında bir artış görüldüğü gibi, toplumdan kaynaklı ihlal sayısı da yoğunluğunu sürdürmektedir.
"Buna karşın, ihlale uğrayan LGBTİ+’ların adalete erişim ve ihlallerin telafisine yönelik mekanizmalardan yararlanmaları konusunda kayda değer gelişmelerin olması gereken düzeyden çok uzakta kaldığı tartışmasızdır.
“Türkiye hukuk sisteminde LGBTİ+’ları koruyucu hiçbir düzenleme mevcut olmadığı ve bu alanda herhangi bir kamu politikası oluşturulmadığı gibi, bizzat politika yapıcılar ve uygulayıcılar bu alandaki hak ihlallerinin artan şekilde aktörü olabilmekte, ayrımcı söylem üreten otoritelerin yaklaşımları LGBTİ+’lara yönelik ayrımcı uygulamalarda artış şeklinde kamu politikalarına yansıyabilmektedir.”
"İhlal sayısı 2018 yılıyla benzerlik gösteriyor"
Raporda 2019 yılı ile 2018 yılında gerçekleşen ihlaller de karşılaştırılıyor. Buna göre:
*Nefret Cinayetleri, Nefret Suçları, Nefret Söylemi, Cinsel Şiddet Suçları, Özel Hayatın Gizliliğinin İhlali, Çalışma Yaşamı, Eğitim, Sağlık, Mal ve Hizmetlere Erişim, Mülteciler ve Cezaevindeki LGBTİ+’ların durumu alanlarında ihlal sayıları benzer.
*İşkence ve Kötü Muamele Yasağı, İfade Özgürlüğü, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü ile Barınma-Seyahat ve Miras Hakkı alanlarında ihlal sayısı arttı. Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği alanında ihlal sayısında ise yoğun bir artış var.
Raporda bu durum şu şekilde açıklanıyor: "İhlal sayısının 2018 yılıyla benzerlik göstermesi ise, gerek kamu otoriteleri gerekse toplum tarafından LGBTİ+’lara yöneltilen ihlallere ilişkin, LGBTİ+’lara yönelik yasal koruma getirilmemesi de dâhil kamu politikası eksikliğinin bir sonucu olarak okunmalıdır.”
Raporda ihlal kategorileri ve başlıklar şöyle sıralanıyor: *Yaşam hakkı ve LGBTİ+'lara yönelik nefret cinayetleri *Nefret suçları *Nefret söylemi *Cinsel şiddet suçları *İşkence ve kötü muamele yasağı *Kişi özgürlüğü ve güvenliği *Özel hayatın korunması *İfade özgürlüğü *Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı *Çalışma hakkı *Eğitim hakkı *Sağlık hakkı *Seyahat ve yerleşme özgürlüğü – mülkiyet hakkı *Mal ve hizmetlere erişim *Üreme hakkı – intersekslerin hukuki durumu *Evlenme ve aile kurma hakkı *Sosyal güvenlik hakkı *Tutuklu ve hükümlü kişilerin hakları *Yabancılar ile sığınmacı-göçmen-mültecilerin hakları *Siyasi katılım hakkı *Bilimsel ilerlemelerden yararlanma hakkı *Bilgi edinme hakkı *Zorunlu askerlik |
Raporun sonuç bölümünde ise şu değerlendirme yer alıyor:
“Kamu otoritelerince uygulanan yoğun bir baskı ve yasaklama döneminden geçen Türkiyeli LGBTİ+’ların, küresel kazanımların ve iletişim ve ifade alanlarındaki ilerlemelerin de etkisiyle, var oluş alanlarını geliştirme konusunda dirençten vazgeçmedikleri,
"En baskıcı dönemlerde dahi yaratıcı çözümler geliştirerek ayakta kalmaya ve haklarını elde etmeye yönelik inançlarını korumaları, LGBTİ+’larla beraber herkesin özgürleşeceği, daha demokratik ve eşitlikçi bir topluma dair umudumuzu da beslemektedir .
Türkiye resmi tarihinde LGBTİ+’lara yönelik bilgi ne kadar karartılmaya çalışılmışsa da, bu topraklar LGBTİ+’ların çeşitli şekillerde kendilerini var ve ifade ettikleri ve benimsendikleri bir geçmişe sahiptir.
"LGBTİ+’lara yönelik üretmeye çalıştığımız her bilgi, aynı zamanda bilgilerin artık karartılmaması içindir. LGBTİ+ kimliklerin inkâr edilemediği bir Türkiye’de, bugünü kuran LGBTİ+’lar, tüm ayrımcılığa uğrayan kesimler için bir demokrasi, eşitlik ve yol hikâyesidir.” (RT)