PKK lideri Abdullah Öcalan’ın Diyarbakır Newroz’unda okunan mesajını Halkların Demokratik Partisi (HDP) Mersin Milletvekili Ertuğrul Kürkçü’yle konuştuk.
bianet’e değerlendirmelerde bulunan Kürkçü, Öcalan’ın mesajının yanı sıra İzleme Kurulu oluşturulması konusunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Ben doğru bulmuyorum” açıklamalarına yönelik Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın “İzleme Kurulu oluşturulacak. (…) Ülkeyi yöneten hükümettir, sorumluluk da hükümettedir” sözlerini de yorumladı:
“Hükümetle Erdoğan arasında kurumsal gerilim doğması kaçınılmazdı.”
“Hükümetin beklediği gibi bir çağrı değil”
“Silahlı mücadelenin yerini politik mücadeleye bırakma çağrısı bakımından 2013’teki çağrıdan herhangi bir farkı yok.
“Fakat Öcalan şimdi PKK’nin önüne somut bir görev koyuyor. PKK'yi ‘Mutabık kalınan çerçeveye bağlı olarak silahları bırakmayı gündeme alacağı bir kongre düzenlemeye' çağırıyor ve bu kongrenin gerçekleşebilmesi temennisinde bulunuyor.
“Bunun hükümetin beklediği gibi bir nizami ordunun başkomutanlığının ‘Silahlar bırakılacak, bırak’ türünden bir emir olmadığı açık. Çünkü PKK böyle çalışmıyor. Öcalan partinin bu şartları değerlendirerek, kendisiyle hemfikir ise ve mutabık kalınan koşullar karşılanmış ise bu yolu tutması gerekeceğinin altını çizdi.
“Sonuçta hükümetin olacağı hayalini pompaladığından farklı bir çağrı geldi. Hükümet, ‘Öcalan bu baharda PKK’ye silah bıraktıracak’ diyordu. Ancak bugünkü çağrı bundan çok daha kompleks ve politik. Hükümetin duymak istediği basitlikten çok uzakta.
“Hükümete de görev veriliyor”
“Öcalan başından beri süreç 'senkronik olacak' yani 'Biz bir adım atarken hükümetin de atım atmasını isteyeceğiz ve gözleyeceğiz diyordu.
“Öcalan hükümetin 10 madde konusunda harekete geçmesini istiyor. 'Bunlar hemen sonuçlansın' değil, 'masaya konsun ve üzerinde çalışmaya başlansın' diyor.
“Öcalan hükümete görev yüklüyor ama hükümet üzerine düşenlerden haberdar değilmiş görünüyor."
“Erdoğan devlet işlerini AKP hukuku içinde çözmeye çalışıyor ama…”
“Erdoğan’ın, öncelikle 'Kürt sorunu yoktur' demesi, arkasından sahici barış görüşmesinde kaçınılmaz olarak bulunması gereken izleme kurulunun gereksizliğinde ısrarı ve 'bu işlerin istihbarat örgütlerine bırakılması' gerektiğine dair güvenlikçi yaklaşımı, onun başında durduğu devletin bu sürece Öcalan’ın yanında eşlik etmede zorlandığını gösteriyor.
“Hükümet ve Erdoğan arasında ideolojik ve manevi bir bağ var. Ama kurumsal ve hukuksal olarak hükümetin herhangi bir şey yapmak için cumhurbaşkanından izin alması gerekmiyor.
“Burada hükümetle cumhurbaşkanı arasında açık fark var. İşin aslı, hükümetin cumhurbaşkanına uyma zorunluluğu yok. Zaten Erdoğan’ın da böyle bir yetkisi yok.
“Ne var ki, Erdoğan, devlet işlerini AKP hukuku içinde görmeye çalışıyor. Fakat kendisi şu anda anayasal olarak yazılı AKP hukukunun bir parçası bile değil. Erdoğan güç durumda.
“Öte yandan, Erdoğan sürecin politik olarak Öcalan’a, HDP’ye, KCK’ye avantaj sağladığını düşünüyor ve 'benim bu işten ne karım var' diye sorguluyor. Son beyanatları bunun acıklı bir ifadesi."
Hükümet vs Erdoğan
“Sonuçta hükümetle Erdoğan arasında kurumsal gerilim doğması kaçınılmaz. Bunun örneklerini görmüştük. En itaatkar kişi olması beklenen Yıldırım Akbulut bile konumu gereği sorumluluklar ve yetkiler bakımından Özal’a itaat etmeyeceğini deklare etmiş ve ikisi de ANAP'lı olan Özal-Akbulut kavgası yaşanmıştı. İkisi de DYP'li olan Demirel-Çiller kavgasının da nedenleri aynıydı.
“Türkiye’deki rejim her ne kadar cumhurbaşkanına olağanüstü yetkiler vermiş olsa da hükümet esasen cumhurbaşkanına değil parlamentoya karşı sorumlu.
“Cumhurbaşkanı hiçbir zaman halka hesap vermeyecek ama başbakan hesap verecek. Bence o açıdan Arınç'ın "izleme heyeti gereklidir" beyanıyla Erdoğan ile hükümet arasında bir gerilim olduğu belgelendi.
“Erdoğan izleme kuruluna tepki gösteriyor ama Arınç da ‘Ülkeyi hükümet yönetir’ diyor. HDP heyetiyle hükümet arasında izleme kurulu konusunda karara varılmştı. İzleme kurulunun oluşturulması önemli. Eğer bu kurul Erdoğan'ın itirazına karşın oluşturulursa müzakere bağlamında işlerin rayında gittiğini göreceğiz. Yoksa heşeyin zıvanadan çıkma ihtimali var.
Eşme ruhu
“Öcalan ‘Eşme ruhu’ derken bunu, Suriye’deki Süleyman Şah türbesinin IŞİD istilası altına girme tehlikesi ortaya çıkınca eski yerinden alınıp Kobane sınırları içerisinde bir bölgeye taşınması için Kobane yerel yönetimiyle Türkiye yönetimi arasındaki zımni anlaşmaya dayandırıyor.
“Sonuçta Eşme ruhuyla anlatılan şey şudur: ‘Bakın gördünüz mü, şartlar zorunlu kıldığında birbirlerine karşı konumlanacağı düşünülen silahlı güçler ortaklaşabilir; Türkiye hükümeti varlığını inkar ettiği Kobane yönetiminin rızasıyla kendisi için önemli bir sembolü onların emanetine bırakabilir; dolayısıyla bu ortaklık ruhu önümüzü aydınlatmalıdır.'"(EKN)