CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bayramın ilk gününde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun memleketindeydi.
Trabzon’un Akçaabat İlçesi, Cevizli (Zanane) Köyü’nde bayram namazı kılan Özel, burada İmamoğlu’na özgürlük ve erken seçim hareketi başlattı. Özel’in hedefinde Erdoğan vardı:
“Tüm Türkiye’nin birleştiği, kucaklaştığı, küslüklerin unutulduğu bu bayram ülkemize büyük bir ayrılık yaşandırılıyor.
19 Mart günü başlayan bir süreçle, bu toprakların, bu memleketin oğlu Ekrem İmamoğlu, Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı olacağına inandığımız, 15,5 milyon kişinin oy kullanarak adaylaştırdığı Ekrem İmamoğlu, kendisini sevenlerden, babasından, evlatlarından, eşinden, dostundan, köylülerinden uzak tutuluyor.
Biz de bugün onun gelemediği köyüne hep beraber geldik, namazımızı kıldık, onun hemşerileriyle bayramlaştık ve buradan bir büyük kampanyayı başlatmaya geldik.”
“Caminin dışına çıktığımda Rukiye Teyzem geldi, 96 yaşında. Rukiye Köroğlu. Dün akşam hiç uyumadım, sabahı bekledim. Seni görmeye, Ekrem oğlum için ilk imzayı ben vermeye geldim dedi. Bu anlamlı, bu önemli imzayı buradan ilk kez Rukiye anneden alacağız. Sonra kendi köylülerinden, Akçaabatlılardan, Trabzonlulardan, dalga dalga bütün Türkiye’ye bu imza kampanyası yayılacak.
Ekrem Başkan’ın özgürlüğü için, Türkiye’nin güzel yarınlara, aydınlık yarınlara, yoksulluğun ortadan kalkacağı, işsizliğin ortadan kalkacağı yarınlara herkesin kavuşması için adayımızı talep ettiğimiz ve önümüze sandığın gelmesini istediğimiz imza kampanyasını başlatıyoruz."
"Yatak odalarından ayakkabı kutularıyla para çıkanlar İmamoğlu'na hırsız diyemez"
Özgür Özel daha sonra Trabzon Meydanı’na geldi. Burada alkışlarla karşılandı. Burada kitleye konuşan Özel’in hedefinde Erdoğan vardı.
“Ekrem İmamoğlu’nun suçu Tayyip Erdoğan’ın rakibi olmaktır” dedi. “Hepimiz biliyoruz ki Ekrem İmamoğlu’nun içeriye atılmasının sebebi geçmişte Tayyip Bey’i yenmiş olması, gelecekte de onu yenecek güçte, dirayette, kararlılıkta bir aday olmasıdır.” diye konuştu. Şunları söyledi:
“Bakanlarının yatak odalarından ayakkabı kutularıyla paralar çıkanlar, kendi çocuğu ile sıfırlamaları konuşanlar, bir yüzükle siyasete girip bugün yedi sülalesini zenginleştirenler Ekrem İmamoğlu’na tutup da hırsız, yolsuz diyemez.
Eğer bir belediyede kent rantını, kişisel ranta çevirmek nedir diye merak eden varsa bunu en başta AKP’nin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığını 25 yıl yapan ve Bülent Arınç’ın deyimiyle ‘Ankara’yı parsel parsel satan’ Melih Gökçek’e sonra İstanbul’u yıllarca yönettirdiklerine soracaklar.
‘Bu kente biz ihanet ettik’ diyen Recep Tayyip Erdoğan’ın Beylikdüzü’nü dört katlık imarla yemyeşil tutan Ekrem İmamoğlu’na söyleyecek tek bir sözü yoktur.
Bu bayram Ankara’daki bütün bayramlaşmalardan çekildik. Bu bayram evlatlarımız hapisteyken, Ekrem İmamoğlu için ‘Her şey çok güzel olacak’ diyen Berkay'ımız hapisteyken, binlerce öğrenci hapisteyken, gözaltındayken, mahkeme koridorlarındayken bu bayram bize bayram olarak değil hüzün olarak gelmiştir."
Erdoğan’ın hasta mahpus Hizbullahçıları affetmesi
Özel’e burada Erdoğan’ın affettiği 10 hükümlü arasında Hizbullahçıların olması da soruldu. “Erdoğan'ın iki Hizbullah hükümlüsünün kalan cezalarını affetmesini nasıl değerlendirdiği" sorusuna Özel, şu yanıtı verdi:
"Cumhurbaşkanının sağlık gerekçeleri ile af yetkisini kullanması Anayasa'da tanımlanan bir hak. Biz bugün Cumhurbaşkanı son günlerde yaşananları, gözü yaşlı anneleri, 16 yaşında çocukları, onları evde bekleyen küçük kardeşlerinin gözyaşlarını görür, babaların bugün bayram sofrasında evladının yerinin boş kalmasına gönüllerinin razı olmadığını görür, hiç olmazsa tutukluluklara itirazlar var bu konuda bir kendi niyetini ifade etse, dese ki ‘gençler bayramda evlerinde olsalar iyi olur’ dese onun talimatıyla iş görenler gereğini yapar diye düşünüyorduk.
Ama maalesef o günahsız, elinde kir, kan olmayan tertemiz evlatları aileleri buluşturacağına; Hizbullahçı terör örgütünün, domuz bağcıların, elinde kan olanların, kir olanların affedilmesini tercih etti bu bayram gününde. Erdoğan’a şu kadarını söylüyoruz; zulüm ile abad olunmaz. Bu kadar zulmün sonu felakettir. Bu ülkeyi bir felakete sürükleme, bu ülkenin gencecik evlatlarına zulmetmeyi bırak. İstediğin kadar kötülük yap bu iyiliğe, annelerin gözyaşlarına, küçük kardeşlerin, ninelerin dualarına yenileceksiniz, yenileceksiniz, yenileceksiniz."
(HA)