*Fotoğraf: Ali Aktaş
Boğaziçi Üniversitesi akademisyenleri, Melih Bulu'nun rektör olarak atanmasının ardından başlattıkları nöbette 39 haftayı geride bıraktı.
Bulu'nun görevden alınmasından sonra 20 Ağustos'ta rektör olarak atanan Naci İnci'yi de istifaya çağıran akademisyenler, rektörlük binasına 182. kez arkalarını döndü.
Akademisyenler, nöbet boyunca ellerinde "Kabul Etmiyoruz", "Vazgeçmiyoruz", "Feyzi Erçin yalnız değildir", "Cemre Baytok işine geri dönsün" yazan dövizler ve üzerinde "Can Candan yalnız değildir" yazan Can Candan fotoğrafları taşıdı.
Akademisyenlerin 36. açıklaması"Bugün 1 Ekim Cuma. Nöbetimizin 182., direnişimizin 271. günündeyiz. Sizlere hâlen basının alınmadığı, çevresinde polisin ağır silahlarla devriye gezdiği, her köşesinin kameralarla, özel güvenlik güçleri ve sivil polislerce denetlenmeye çalışıldığı, girişlerine yüksek demir parmaklıkların yerleştirildiği kampüsümüzden sesleniyoruz. "Yeni öğretim yılının başlamasına beş gün kala, üniversitemizde kampüs hayatının pandemi koşullarına göre düzenlenmesine dair yaşanan yönetim krizi devam ediyor. Kayyım rejiminin akademik işlerden ve öğrenci işlerinden sorumlu rektör yardımcısı Fazıl Önder Sönmez'in; hocaların görüş ve taleplerini, bölümlerin aylar önce titizlikle hazırladıkları ders düzenlerini hiçe sayarak, ilgili komisyonları devre dışı bırakarak, tek başına, gereken bilgi ve birikimden yoksun bir şekilde oluşturduğu programın uygulanabilmesi mümkün değildir. "Bu program, yeterli teknik ve güvenlik altyapısı sağlanamayan sınıflarda; hoca ve öğrencilerin sağlığını riske atıyor, onları mesai dışı saatlerde çalışmaya zorluyor. Dahası, dayatılan bu mantık dışı düzenleme; zorunlu dersler, laboratuvar dersleri, kitle dersleri gibi derslerde çakışmalara yol açıyor, öğrencileri ders programlarını hazırlayamaz hâle getiriyor. Yurt sorunu"Bu zamana kadar, pandeminin ilk haftalarında dahi, ortak bir çalışma ve koordinasyonla sorunsuz bir şekilde gerçekleşen üniversitemizin akademik işleyişi, tek bir kişinin keyfî ve gelişigüzel alınmış kararları nedeniyle büyük zarar görüyor. Bu da yetmezmiş gibi, yeni öğretim yılının başlamasına beş gün kala, yüzlerce öğrencimiz üniversite yurtlarına yerleştirilemedi. "Yurtlar Komisyonu Başkanı olarak; öğrencilerin barınma hakkının sağlanması, yurtların pandemi koşullarına göre güvenli bir şekilde düzenlenmesinden sorumlu olan ve ilgili komisyonu toplamadan süreci yine tek başına yönetmeye çalışan Fazıl Önder Sönmez, elbette bu yaşanan krizin de sorumlusudur. "Cinsel Tacizi Önleme Koordinatörlüğü Ofis Koordinatörü (CİTÖK) Cemre Baytok'un işten çıkarılmasını "radikal feminist" olduğu gerekçesiyle savunabilen Fazıl Önder Sönmez'in kibri, müzakereye kapalı tutumu ve yönetimsel bilgi ve beceri eksikliği, Boğaziçi Üniversitesinin tarihsel, kurumsal kimliğine ve demokratik, özerk üniversite yönetimi anlayışına yakışmıyor. 2021-10-01 Boğaziçi Üniversitesi Akademisyenleri Nöbeti No. 182 ve Açıklaması (4/4) from Can Candan on Vimeo. Vardar'ın dersinin kapatılması"Ayrıca bu hafta, üniversitemizde Batı Dilleri ve Edebiyatları Bölümüne bağlı olarak uzun süredir açılan Kültür ve Sanat dersleri ile Film Çalışmaları Sertifika Programına yönelik saldırı devam etti. Fazıl Önder Sönmez imzasıyla hazırlanan bir yazıyla, üniversitemizde sekiz yıldır sinema dersleri veren Özcan Vardar'ın dersi, dönemin başlamasına bir hafta kala kapatıldı. Tıpkı Can Candan'ın işten çıkarılmasında, Feyzi Erçin ve Seda Binbaşgil'in derslerine son verilmesinde olduğu gibi Özcan Vardar'ın dersinin kapatılması da üniversitemizin direnişine yönelik bir tasfiye çabasıdır. "Atanmış yönetim akademik gerekçeler uydurmaya çalışsa da bu kararlar, otoriter rejimlerde sıklıkla tanık olduğumuz üzere, muhaliflerin cezalandırılması amacıyla tekil tasarruflara genel kural yaratılmasından ibarettir. Tekrar ediyoruz: 2 Ocak'tan beri, Boğaziçi Üniversitesini itibarlı ve cazip kılan tüm değerlerine saldıran bir yönetimin parçası olan ve akademisyenlerin yüzde 95'inin ret oyu verdiği kayyım rektör Naci İnci tarafından kültür ve sanat derslerine yönelen bu sistematik kıyımı kabul etmiyoruz. "Boğaziçi Üniversitesinin çok yönlü, yaratıcılığa ve disiplinler arası etkileşime önem veren eğitim anlayışını tehdit eden bu tektipleştirici tutumdan derhal vazgeçilmesini, 76 gün önce hukuksuzca işten çıkartılan Can Candan'ın, dersleri kapatılan Feyzi Erçin, Seda Binbaşgil ve Özcan Vardar'ın derslerine dönmesini talep ediyoruz. "Yönetimin savunması utanç verici""Açıkça görülüyor ki kayyım rejimi, üniversiteyi yönetememektedir. Her söz ve eylemi, üniversite tarihine birer utanç vesikası olarak kaydedilmektedir. Bu hafta, hukuksuzca işten çıkarılan hocamız Can Candan'ın İdare Mahkemesinde açtığı davaya rektörlük adına gönderilen savunma, son derece mesnetsiz ve yönetim adına utanç verici bir başka belge olarak tarihe geçmiştir. "Belgede, Can Candan'ın verdiği derslerin herhangi bir bölümde okutulan zorunlu dersler arasında sayılmadığı; seçmeli derslerinse üniversitelerde verilen eğitim hizmetinin asli bir unsuru olmadığı belirtilmiştir. Büyük bir akademik liyakatsizlik örneği olan bu cümleler, Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü tarafından yazılan bir savunma metninde yer almasına rağmen Fazıl Önder Sönmez, bu durumdan atanmış rektörün haberi olmadığını söyleyebilmiştir. "Akademik liyakat ve meslek ahlakına dair umursamaz tavrını kendi sözleriyle ifşa eden kayyım yönetiminin içinde bulunduğu bu esef verici durumdan kurtulmasının tek yolu, gereklerini yerine getiremedikleri ve sorumluluğunu taşıyamadıkları aşikâr olan görevlerinden bir an önce istifa etmeleridir. Eğitim Sen ve KESK'in ziyareti"Geçen haftaki nöbetimize Eğitim Sen ve KESK Genel Başkanları ve yönetim kurulu üyelerinden oluşan bir heyet katılmıştı. Bugün de aramızda Boğaziçi Üniversitesi mezunu akademisyenlerimiz var. Değerli meslektaşlarımıza hoş geldiniz diyoruz. Türkiye'deki tüm üniversiteler için, demokratik, özerk bir akademi ideali için yürüttüğümüz direnişimizde gösterdikleri dayanışma için teşekkür ediyoruz. "Kayyım rejiminin üniversitelere verdiği hasarlara karşı mücadelemizi büyüterek sürdüreceğiz. Üniversitemizdeki tüm birim, fakülte ve enstitülerin müdür ve koordinatörleri seçimle göreve gelmelidir. Şeffaf ve demokratik yollardan belirlediğimiz Sosyal Bilimler ve Fen Bilimleri Enstitüsü müdürleri bir an önce görevine atanmalıdır. "Atanmış Rektör Naci İnci ve yönetimi ile bugüne kadar hukuksuzca kadrolaşmış tüm isimlerin istifasını talep ediyoruz. "Türkiye'de demokratik ve katılımcı ilkelere dayalı bir üniversite ideali gerçekleşene kadar kabul etmiyoruz, vazgeçmiyoruz!" | |
(DŞ)